Erciyes’e parantez
Müsaadenizle bu hafta karı ölçülemeyen kurumlar yazı dizisine bir ara vererek ilişkili bir başka konuda parantez açmak istiyorum. Geçen hafta Kayseri Ticaret Odası’nın davetlisi olarak bu kentimizde bir istişare toplantısına katıldım. Sebebi ziyaretimiz bu kentimizin hizmetler sektöründe ve bu kapsamda özellikle turizm sektöründe yapmak istediklerini masaya yatırmaktı. Bu bağlamda Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin Erciyes Master Planı başlığı altında bir projeyi de dinlemek fırsatı bulduk. Her ne kadar bu proje Erciyes dağında bir kayak, spor ve dinlence merkezi projesiyse de katılımcılar Kayseri’nin genelde Kapadokya’yı da içeren bir turizm potansiyeli olduğunda hemfikirdiler.
Gazetemiz yazarlarından dostum Sn. Ergönül, bir başka değerli yazar dostum Dr. Bozkurt’un “Yazmadım, söylemedim dememek için yazıp, konuşuyorum, yoksa kim okuyup, dinleyip ne yapıyor o da şaibeli ya“ dediğini nakletmiş. Ben söyledim ama yazmadın denmesin diye de yazıyorum. Kapadokya’yı da içeren geniş Kayseri turizm projesi veya düşüncesi konusunda fazla bilgim olmadığı için bu yazıda sadece Erciyes projesine değineceğim ama söyleyeceğim her şey her proje için geçerlidir.
Defalarca yazdım. Önce bir iş tanımlanır. Yani proje kime ne satacak tanımlanır. Bu konudaki ısrarımı ve konunun önemine verdiğim ağırlığı okurlarım hatırlayacaklardır. Bundan sonra bu iş tanımına uygun, rakipleri ya ekarte edecek ya da rakiplerin yok veya zayıf olduğu pazarlarda hakimiyet kurulmasına olanak verecek bir strateji tasarlanır. Bu strateji hangi ürün/servisin üretileceğini ve hedef pazarlara nasıl tanıtılacağını özetler. Daha sonra bu üretimi yapmak ve pazarlamak için, yani stratejiyi uygulamak için, gereken insan gücü, finansman, enformasyon ve know-how, fiziki tesisler ve alt yapı, bağlantılar ve stratejik ilişkiler kaynaklarından hangisine ne zaman ve ne kadar gerek bunlar teker teker ve simultane olarak hesaplanır, tedariki konusunda en azından güvenceler alınır. Sonra da işe girişilir. Bu iş mutlaka ve mutlaka bu sırayla yapılır.
Şimdi Erciyes projesine bir bakalım. Bu girişimi yönetmesi için kurulan Kayseri Erciyes AŞ’nin değerli genel müdürü Dr. Cıngı’ya göre hedef “Büyük çapta ulusal ve uluslararası spor müsabakalarına ve uzun vadede Dünya Şampiyonası ve Olimpiyatlara ev sahipliği yaparak şehrimizi ve ülkemizi dünyada kış ve doğa sporları merkezi haline getirmek.” Bu, tam olmamakla beraber bir iş tanımına yakın. Projenin sahibi Kayseri Belediyesi’ne göre amaç “Kayseri ekonomisi açısından sürekli bir gelir kaynağı yaratmak, 5 bin kişiye iş, 5 bin kişiye konaklama, 200 milyon euro (sanıyorum yıllık) gelir sağlamak.” Bu iş tanımı değil. Başka bir tanım da duymadım.
Proje 2005 gibi başlamış. Bize söylendiğine göre 300 milyon euro harcanarak pistler, teleferikler filan bitirilmiş, 21 yatırımcı otel inşasına başlamış. Yani Erciyes’in bana göre ‘tanımlanmamış işinin’ fiziki tesis ve altyapı kaynakları sağlanmış. Sizin anlayacağınız tanımlanmamış iş için gerekeceği sanılan kaynaklardan biri benim anlamadığım bir nedenle ilk iş olarak ele alınmış, ya bitmiş ya da ihalesi yapılmış işe girişilmiş. Şimdi yıl neredeyse 2014. Ben soruyorum “İş ne? İş her neyse onun insan gücü gereksinim planları yapıldı mı? İş her neyse gerektireceği stratejik işbirlikleri ve ilişki ağları düşünülüp bu konularda planlar ve girişimler yapıldı mı? İş her neyse lazım olacak olan enformasyon ve know-how konularında planlar yapıldı mı? Bu kaynakların temini, iş her neyse istenilen hizmet üretiminin sağlanması ve üretilen hizmetlerin pazarlanması için gereken planlar ve bütçe hesaplanıp tedariki yönünde ne yapıldı?” Kayserili dostlar ne olur küsmesinler. Ben cevap alamadım ve “Mutlaka bir araya gelin. Belediye, odalar, mülki ve idari yetkililer, ajanslar, hizmet sektörü temsilcileri işi bir tanımlayın. Değindiğim konularda bir eylem planı hazırlayın. İş bölümü yapın. Tüm bunları ve işi kim yönetecek yetkilendirin. Yoksa büyük olacak şey küçük kalır, küçük olacak şey israf olur. Yazıktır. Rahmetli dedemin deyimiyle Türk gibi başlayıp, Alman gibi götürün, İngiliz gibi bitirin.
Sağlıcakla kalın.