Erciyes Teknopark’ta yeni dönem
Süreç değişim süreci. Değişim esintilerinden hemen her alanda Kayseri’nin de etkilendiği bir gerçek. Pozisyonları gereği süreçle iç içe olması gerekenler, örneğin ticari alandaki gelişmeleri birebir izleyen, sanayi sektöründe ‘kalite’ odaklı, ‘marka’ öngörülü üretimi gözlemleyen, kalite arayışına yönelerek ürüne yeni imaj halkaları eklemeyi kendine ilke edinen kuruluşlarımız var. Tıpkı, Erciyes Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi, yani Erciyes Teknopark gibi… Erciyes Teknopark, ‘teknoparklar bir ülkenin en değerli insan kaynağı olan girişimci, yaratıcı genç beyinlerin ve deneyimli sermaye sahiplerinin bir araya gelerek buluş yaptıkları, ileri teknoloji üreten ortamlardır’ görüşünden hareketle yola çıkılarak kurulan bir teknoloji üretim üssü. Öncelikli amacı, bilime dayalı teknoloji yoğun üretime destek vererek, içinde bulunduğu havzaya endüstriyel alanda yeni bir kimlik kazandırmak…
Erciyes Teknopark 2007 baharında açtı kapılarını bilim ve iş dünyasına. Şu sıralar 20 bin 300 metrekarelik ‘nitelikli ofis’ alanları ve de 300 çalışanı ile ev sahipliği yapıyor 140’dan fazla Ar-Ge firmasına. Kısaca, ileri teknoloji ürünü yazılımlardan robotik sistemlere, savunma sanayi ürünlerinden, medikal cihazlara, kapsamı hayli geniş bir faaliyet alanı üzerinde, işlevini yerine getirmeye çalışıyor teknopark.
Erciyes Teknopark’ta başkanlık görevini Prof. Dr. Abdulhakim Coşkun üstlenmiş. Selahattin Gönülateş ile Bilgin Yazlık genel müdür yardımcısı olarak görev yapıyor. Park’ın AB’den finans destekli Bölgesel İnovasyon Merkezi Teknik Destek Projesi’ni Leif Grahm, Mustafa Hilmi Çolakoğlu, Duygu Yazıcı üçlüsü yürütüyor. Çalışanlar kıpır kıpır. Aktiviteyi, omuz omza en üst düzeye çıkarma uğraşı veren akademisyenler, bilinçli teorisyenler var teknoparkta. Kendine güvenen, ne yaptığının bilincinde bir kadronun Erciyes Teknopark’ta işbaşına geldiğine tanık olmak, doğrusu gelecek için umut verici bir gelişme.
”Uzman kadrolarla çalışıyoruz. Güçlü bir ekibimiz var. Hedef daha fazla proje, daha fazla ürün geliştirmek. Somut hedefler koyduk kendimize. Bunları önemli ölçüde yakalamış durumdayız. İki yıl öncesine kadar 32 teknopark vardı Türkiye’de. Sayı bugün 50’ye çıktı. Performans endeksi olarak ilk 8’deyiz. Hedefimiz ilk 5’e girmek. Sosyal ağlarda aktifiz. Bugüne kadar akademisyen sanayicilere konuştuk. Şimdi üniversite öğrencilerine geldi sıra…” Böyle diyor Prof. Dr. Abdulhalim Coşkun ve ekliyor: “Onların da ‘iş fikirlerini’ alıyor, jüriler oluşturarak önemli projelerin değere dönüştürülmesi için çalışma imkanı ve finans desteği sağlıyoruz.”
Evet… Denir ki; teknokentler ideal ortamlar hazırlayarak ileri teknolojiye ulaşmanın yolunu açmak için vardır. Girişimcinin kolay iletişim kurabileceği, sağlıklı şekilde ve de düşük maliyetle üretim yapabileceği ortamlar yaratmanın yanı sıra, asıl hedeflerinden biri de, bilgi toplumu olmanın temel koşulu olan bilgi teknolojisini özümsemiş bireyler yaratmak olmalıdır. Dileriz, boşluğu çok hissedilen bu gereksinime bundan böyle teknokentlerimiz çare olur.