EPK'da altı yılda dokuz değişiklik
ANKARA'DAN/Taylan ERTEN "Bir yasa dokuz kez değişirse o yasadan, o piyasadan bazı tereddütler duyulması gerekir" diyen, Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Önder Karaduman haksız mı? Sözünü ettiği yasa 2001 yılında TBMM'de kabul edilen, 2002 yılında yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Kanunu (EPK). 2002-2008 yılları arasında 8 kez değiştirildi. 9'uncu değişiklik tasarısı halen TBMM Genel Kurulu'nda. Eli kulağındadır! Tasarı, çok büyük ihtimalle, muhalefetin tekrarlayacağı eleştiri ve öneriler AKP çoğunluğunca dikkate alınmayacak ve Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan geldiği şekilde kabul edilecek. Yasalar gerektiğinde elbet değiştirilebilir. Nitekim 9'uncu değişikliğin gerekçesinde de bu "gerekten" söz ediliyor: "Kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana piyasanın gelişiminden gelinen durum, 4628 sayılı kanunun uygulanması esnasında karşılaşılan aksamalar, arz-talep dengelerindeki değişmeler ve yatırımların gerçekleşmesinde karşılaşılan güçlükler, hidrolik kaynakların ve kömür sahalarının enerji amaçlı olarak özel sektöre açılması ve 2001 yılından sonra çıkartılan YEK (Yenilenebilir Enerji Kanunu) doğrultusundaki uygulamalar ile değişen piyasa şartları mevcut kanunda değişiklik yapılması ihtiyacını doğurmuştur." Eminim, önceki değişiklik tasarılarının gerekçe bölümlerinde de aşağı yukarı aynı şeyleri okuyabiliriz. Değişen şartlar, başta hesap edilmeyen sorunlar vs... Ama, galiba asıl sorun şu: Elektrik piyasasıyla ilgili temel yasa ikide bir değiştirilirken, elektrik enerjisiyle doğrudan ve dolaylı ilgili diğer yasalarla kurulan; fakat tüm yasalar arasında "bütüncül" bir "uyum" gözetilmediği için sorun çözen değil, sorun yaratan bir yasa ve mevzuat yapısı... Elektrik var da... EPK, "temel yasa" niteliğinde... Türkiye'de işleyen, verimli, tüketici dostu, rekabetçi bir elektrik piyasası oluşturmak amacıyla çıkarıldı. Bu sayede enerji yatırımlarını bu piyasa yapısı içinde sadece özel sektör gerçekleştirecekti. Özel sektör kamu ile "imtiyazlı" anlaşmalar ve "garantili alım fiyatlarıyla" elektrik satma ilişkisine girmeyecekti. Kamu, sadece "düzenleyici" role çekilecekti. Daha da önemlisi neydi biliyor musunuz? 4628 ile birlikte öyle bir dönem açılacaktı ki, özel sektör projeleri peşpeşe devreye girecek; resmi projeksiyon ve açıklamalara göre, 2002-2008 yılları arasında elektrikte "arz fazlası" oluşacak; bu da piyasanın "oturması" için gerekli zamanı sağlayacaktı. Hesap buydu... Ancak, bugün; yani 6 yıllık bir uygulamadan sonra herkes biliyor ki, elektrik "henüz" var ama kurumlaşmış, işleyen, dengelerini bulmuş, rekabetçi, işleyen bir elektrik piyasası yok! 2002 yılında "arz fazlası" oluşmuş bir 2008 hayal edilirken, 2008 yılı 2002'yi aratır halde... Elektrik sektörü bugün devleti, özeli ve kamu otoriteleriyle birlikte "arz yetersizliğini" tartışıyor! Bu durum, son derece dramatik bir fiyaskoyu anlatmıyorsa, başka ne anlatıyor? Peki, EPK'de yapılacak 9'uncu değişiklik isabetli mi, yeterli mi? Tasarı gerekçesinde belirtildiği gibi, önceki 8 değişikliğe rağmen uygulama aksaklıkları giderilememiş; hayal edilen, öngörülen yatırımlar gerçekleştirilememişse 9'uncu değişiklik bu sorunların tümünü çözecek anlayış ve içerikte mi? Yoksa, Karaduman'ın dediği gibi bu değişiklikler de "arz güvenliği" sorununu çözümüne "kayda değer" bir katkıda bulunmayacak mı? Bunları herhalde EPK'da yapılması kuvvetle muhtemel 10'uncu değişiklik sırasında öğreneceğiz. Şimdi her an kesilebilir korkusuyla yüreklerimiz ağzımızda, yüzde 42 zamlı, her dört ayda bir daha da zamlı elektrik faturalarını beklemekten başka çare yok.