Entegre raporlama: Geleceğe bakan şirketler
Doğal kaynakların azaldığı, sosyal eşitsizliklerin arttığı günümüz dünyasında, yalnızca kısa vadede kâr elde etme odaklı, salt pay sahiplerinin menfaatlerine hizmet eden ve bir tek onlara hesap veren şirket yönetimi anlayışı terk ediliyor. Bunun yerine, gelecek kuşaklara karşı sorumluluk alan ve uzun vadede sürdürülebilirliği hedefleyen, bu amaçla finansal bakış açısı ile yetinmeyip, şirketin sosyal, çevresel ve ekonomik etkilerini yöneten bir kurumsal sürdürülebilirlik yaklaşımı benimseniyor.
Birleşmiş Milletler’in (BM) öncülüğünde hükümetler, şirketler, sivil toplum kuruluşları ve diğer birçok tarafın katılımıyla belirlenen 17 adet sürdürülebilir kalkınma hedefi Ocak 2016’da yürürlüğe girdi.
- Yoksulluğa son,
- Açlığa son,
- Sağlıklı bireyler,
- Nitelikli eğitim,
- Toplumsal cinsiyet eşitliği,
- Temiz su ve sıhhi koşullar,
- Erişilebilir ve temiz enerji,
- İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme,
- Sanayi, yenilikçilik ve altyapı,
- Eşitsizliklerin azaltılması,
- Sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları,
- Sorumlu üretim ve tüketim,
- İklim eylemi,
- Sudaki yaşam,
- Karasal yaşam,
- Barış ve adalet,
- Hedefler için ortaklıklar.
Bu hedeflerin sadece hükümetler ve sivil toplum tarafından değil şirketlerce de sahiplenilmesi bekleniyor. Günümüzde, toplumun birer parçası konumunda olan, hatta kimi zaman devletlerden daha etkili olabilen şirketlerin, operasyonlarını iyi birer “kurumsal vatandaş” olarak yürütmeleri; iş yapış biçimleri, ürün ve hizmetleriyle toplumsal gelişimi desteklemeleri bekleniyor.
Şirketler artık yalnızca kendi pay sahiplerine karşı değil, sivil topluma, hükümete, yatırımcılara, müşterilere, tedarikçilere, çalışanlara, yani “paydaşlarına” karşı sorumlu. Paydaşlar, şirketlerin çevre ve toplum üzerindeki etkilerini ve bunlara ilişkin hedeflerini görmek istiyor. Bu talep ise finansal performansın paylaşıldığı faaliyet raporlarıyla karşılanamıyor. Artık, şirketlerin faaliyetlerinin ekonomik, çevresel ve sosyal etkilerinden ve bu alanlardaki gelecek projeksiyonlarından oluşan bütünleşik resmi gösterecek araçlara ihtiyaç duyuluyor.
Bu ihtiyaç karşısında şirketler, yıllık faaliyet raporlarının yanı sıra, “sürdürülebilirlik raporları” yayımlamaya başladılar. Sürdürülebilirlik raporları, dünya çapında kabul gören ve büyük ölçüde Global Reporting Initiative tarafından yayımlanan GRI Standartları takip edilerek hazırlanan, şirketlerin ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik performanslarını gösteren raporlar.
Sürdürülebilirlik raporlarının ve dolayısıyla şirketin sürdürülebilirlik performansının yatırım kararlarında giderek daha fazla kullanılan bir araç olarak ortaya çıkması, farklı ihtiyaçları da beraberinde getirdi. Şirketin sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerinin finansal performans bağlamında nasıl değerlendirileceği sorusunun cevaplanması bunların başında geliyor. Böylece, sürdürülebilirlik performansını finansal bir bakışla yorumlayabilme olanağı sunarak günümüzün ihtiyaçlarına cevap veren “entegre raporlama” uygulaması başladı. International Integrated Reporting Council (IIRC), entegre raporlamayı “kurumların stratejisi, yönetimi, performansı ve gelecekten beklentilerinin kısa, orta ve uzun vadede nasıl değer yarattığının kısa ve öz bir sunumu” olarak tanımlıyor. Konseyin 2013 yılında Entegre Raporlama Uluslararası Çerçevesi’ni yayımlamasıyla birlikte, uygulamada izlenecek temel ilkeler belirlendi ve öncü şirketler bu ilkeleri raporlama uygulamalarında kullanmaya başladı.
Entegre rapor, şirketin finansal tablolarının da paylaşıldığı yıllık faaliyet raporuna geniş bir sürdürülebilirlik raporu eklenmesinden ibaret değil. Kullanıcı için değer oluşturan bir entegre raporun, şirket iş stratejisi ve sürdürülebilirlik etkileri ile bunların şirket finansal sonuçları üzerindeki mevcut ve gelecekteki etkilerini bütüncül bir yaklaşımla sunması gerekir. Bunun için öncelikle, geçmiş dönemlerin bilindik iş uygulamalarının aksine, sosyal, çevresel ve ekonomik etkiler tespit edilerek şirketin ana iş stratejilerine dahil edilmeli ve değer üretme süreci bu bakışla geliştirilmeli.
Entegre raporun; raporu hazırlayan şirketlere büyük getirileri var. Şirketler finansalları ile çevresel, ekonomik ve sosyal risk ve fırsatları arasındaki bağlantıları ölçme ve yönetme imkânı elde ediyor. İş süreçlerini gözden geçiren şirketler, çok çeşitli iyileştirmeler yapabiliyor, plan ve stratejilerini şekillendirebiliyor. Raporlama aracılığıyla gösterilen şeffaflık ve hesap verebilirlik şirketlerin kurumsal itibarını artırıyor, marka değerini yükseltiyor. Bu şirketler rakiplerine nazaran fark yaratmış oluyor, müşterilerinin güvenini kazanıyor. Entegre raporlamanın yatırım kararları üzerindeki etkisi ise başlı başına bir başka yazının konusu.
Küresel olarak değişen koşullara uyum sağlayan, proaktif davranarak doğru zamanda harekete geçen öngörü sahibi şirketler, şüphesiz, bir adım öne geçiyor. Entegre raporlama da bu anlamda şirketlerin dikkatle takip etmesi gereken önemli bir konu.