‘En’ler ülkesi
Şöyle bir haftanın ekonomik gündemine bakıyorum da; her şeyin biraz var olduğunu görüyorum canım ülkemde. Bir tarafta Ekonomi Bakanlığı’nın himayesinde düzenlenen ve TİM’in ana rolü üstlendiği İhracat Zirvesi sürerken; diğer yandan yirmialtı farklı ülkeden katılımcının yer aldığı ve ülkemizde organize edilen Logitrans Fuarı sürüyor. Yani her iki organizasyona da baktığımızda; hep ilerici, ekonomiyi geliştirici ve artık dilime peleseng olmuş haliyle, dış ticaretimizi geliştirmeye çalışan girişimler. Her biri keyif verici. Ancak öbür yandan, piyasada yeni bir endişe konusu olan; motorlu taşıtların ÖTV oranlarının yeniden belirlenmesine dair tasarının Meclis’te kabul edilmesinin yarattığı; merak ve endişe. Bir başka habere bakıyorum TABA Am- Cham Başkanı (Türk Amerikan İşadamları Derneği) Bora Gürçay’ın sözleri; Gürçay, yabancı yatırımcı için Türkiye’de tüm koşulların uygun olduğunu ve ülkenin cazibesini kaybetmediğini her kuruluş ve mecrada yinelediklerini belirtmiş. Öbür yandan da TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin İhracat Zirvesi’ndeki sözleri ilginç. Büyükekşi: “Madem asgari ücret işi enflasyon oranından kurtarıldı, bu sene geçen seneki zammı da gözeterek, enflasyonun altında bir rakamla geçen senenin dengelenmesini gündeme getirmek istiyoruz. Rekabet gücümüzün geriye gitmesini biraz olsun kompanse edebilelim. Çünkü asgari ücrete verilen zam oranı, diğer yüksek ücretli olanları da yukarı itiyor. İşsizlik rakamları açıklandı. Biz iş konusunda büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle eleman aradığımızda yeteri kadar kalifiye eleman bulamıyoruz. Zaten istediğimiz işe istediğimiz kişiyi bulduğumuzda asgari ücretin üzerinde istihdam ediyoruz. Bunun enflasyondan koparılıp 2017 yılına yönelik rekabet edebileceğimiz bir şekilde uygulamasını arzu ediyoruz.” demiş ve aslında bazı çelişkili durumları, son derece pozitif ve gerçekçi bir yaklaşım ile dile getirmiş.
İhracat Zirvesi son derece başarılı bir içeriğe sahip olmuş; bir yandan global dünya ve global ekonomiye değinilirken, diğer yandan finansman konularına değinmek; öbür taraftan da ihracatta yeni pazar fırsatlarına göz atmak son derece renkli olmuş. Yine lojistik ve gümrük konularının da ele alınması resmin bütününü incelemek açısından önemli ve doğru bir tercih olarak göze çarpıyor.
Neden “en”ler ülkesiyiz, niye böyle bir başlık attım. Gelişmeye yönelik pek çok hamleyi aynı anda yapmaya çalışan bir ülkeyiz; büyük ve adından söz ettirecek işlere imza atmayı seven bir toplum olarak kararlı bir duruş sergiliyoruz; en büyük havalimanı, en büyük köprü gibi, büyüklüğe tabi konular ile adımızdan söz ettirmeyi seviyoruz; ancak asıl odaklanmamız gereken ekonominin tümüyle sağlıklı hale getirilmesi, lojistik ve dış ticarete dair konularda daha programlı ve uzun soluklu projeler üretilmesi, geleceğe dair daha kalıcı ve uzun ömürlü stratejiler oluşturulması yönünde ise, ne yazık ki, bütünleşik çözümler üretmekte zorlanıyoruz. Oysa ki uzun ve sağlıklı bir ekonomik düzen, sürdürülebilir yapılar kurmak için, pek çok konuda master planlara ve uzun dönem stratejilerine ihtiyacımız olduğunu hep aklımızda tutuyor olmalıyız. Bürokrasi ile özel sektör işbirliklerini ilgi ve takdir ile izliyoruz, ancak iş dünyasının daha çok dinlendiği, daha çok fikrinin alındığı ve kalıcı çözümler üretir bir hale gelebilmek hepimizin arzusu. Şimdi görün seyleyin, bir tarafta pozitif gelişmeleri konuşurken, diğer tarafta ÖTV’nin piyasalar üzerinde yaratacağı olumsuz etkiyi en geç hafta başında tartışmaya başlıyor olacağız. Gündemi sürekli değişen, her gün yeni bir konunun gündem olabildiği bir ülkeye “en”ler ülkesi denmez de ne denir.