Engelli ayıbı
Geçtiğimiz dönemde benzer bir yazıyı yazmıştım ama maaleef değişen bir şey olmaması bir yana durum giderek kötüleşince yeniden kaleme sarılmak farz oldu. İnşallah az da olsa biraz iyileşme yakalarız. Konu engelli vatandaşlarımız.
Ve tabii ki bizim duyarsızlığımız. Daha geçen hafta bir vatandaşımız, tekerlekli sandalyesini kaldırıma çıkaramadığı için yoldan gitmek zorunda kaldı ve maalesef bir çöp kamyonunun çarpması sonucu hayatını kaybetti. İşin daha acısı bu kazanın, asıl sorumlularının maalesef halen hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor olmaları. Bu sorunun çözümünde bence iki çok önemli
ayak var.. Birincisi cezai yaptırım. İkincisi ise insanların bilinçlendirilmesi.
Bu konuya ilişkin daha önce bir yazdığım yazıda, ailesinde engelli (amcamın bir bacağı protezdir) birisi olmasına rağmen yaptığım duyarsızlığa değinmiştim. Fiyakalı otomobilimi gelip, tekerlekli sandalye iniş rampası önüne parketmiştim. Bu durumu bilinçli bir şekilde yapmamıştım. Lakin, kaldırımdan inmek için beni bekleyen engelli bir vatandaşımızın bakışları karşısında düştüğüm pişmanlığın kesinlikle tarifi yoktu. Onların yaşadığı sorunlara vakıf olan ben, istem dışı da olsa bir engelliyi çok güç durumda bırakmıştım. Direksiyona oturduğumda gözlerimiz aynı seviyeye geldi, o ana kadar zaten tek kelime bile etmemişti ama o bakışları, benim yerin dibine girmeme yetti. Çizgi filmlerdeki gibi o giderek büyürken ben ise küçülüyordum.
Guliver ve Liliputlular gibi… Ben başımı öne eğdim ve aracımı onun yolundan çektim. O gün bugündür otomobil park ederken bu rampalara çok dikkat ediyorum.
Mümkünse de eğer görürsem de engelli araçlarına ayrılan yerlere park edenleri uyarıyorum.
Lakin nafile…
Geçtiğimiz hafta üç farklı AVM’de engelli araçlara ayrılan yerlerin, zihinsel, vicdansal engelli sürücüler tarafından işgal edildiğini görünce çileden çıktım. Mağazalardan bir tanesinde plakayla anons yaptırmamıza rağmen bu şahsiyet, üç adım fazla yürümemek adına işgal ettiği yerden aracını çekmedi. Bir ülkenin medeniyet seviyesini belirten en önemli gösterge bence engelli vatandaşlarına yaptığımuameledir. Bunun parayla pulla alakası yok. Ne kadar zengin olduğunuzla alakalı değil, ne kadar insan olduğunuzla alakalı bir durum bu. Vicdanla alakalı…
Koltuk değneği ile karşıdan karşıya geçene, korna çalınan bir ülkede yaşıyoruz. Hem de pazarlama biliminde “A plus” diye adlandırılan, parası pulu eğitimi olduğu varsayılan insanların yaşadığı bölgede oluyor bu… Şimdi bu insanları nasıl bilinçlendireceğiz. Bana göre cevap basit. Her tarafa kurulan kamera sistemi bu işi çözer. Kurun kameraları, aracıyla, engellilere, engel yaratan tüm otomobillere hakikaten ağır ceza kesin. Otomatik olarak, hiç acımadan, hiçbir tolerans göstermeden. Vicdani rahatsızlık duymayanlara, cüzdani rahatsızlık versek belki ilerleme kaydedilir.