Enflasyonun yönü aşağı avuntusu

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

"Gıdayı ayrı tutarsanız oran bu, çekirdek enflasyona bakarsanız şu…" Bu değerlendirmeler, makro açıdan bir anlam ifade edebilir. Yoksa, vatandaş için, böyle arındırılmış enflasyonların ne anlamı olabilir ki. Enflasyon enflasyondur ve yüzde kaç olduğu ve nereye doğru gittiği önemlidir.

Arındırılmış oranlara ilişkin değerlendirmelerde "kontrol edilebilir olup olmama" durumu önemlidir elbette. Örneğin tarımdaki üretim durumuna bağlı olarak gıda fiyatlarının başını alıp gitmesi karşısında kimsenin yapacağı bir şey yoktur. Ama siz vergiye yüklenerek fiyatların artmasına yol açar, sonra dönüp "bu artışlar geçici" derseniz, söylediğiniz doğru olmasına doğrudur; ama, kabul etmek gerekir ki içi pek dolu değildir.

Tüketici fiyatlarında şubatta kaydedilen yüzde 1.45'lik artış, genellikle olduğu gibi "çekirdek enflasyon düşük, dolayısıyla yön aşağı" gibi değerlendirmelere konu oldu. Oysa vatandaş çekirdek enflasyonla ya da enflasyonun çekirdeğiyle değil, enflasyonun tümüyle ilgili.

Gıda enflasyonu yüzde 5

TÜFE'de harcama gruplarının ağırlığında gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 27.6 ile ilk sırada. Bir başka ifadeyle Türk halkı her 100 liralık harcamasının 27.6 lirasını gıda ve alkolsüz içecekler için yapıyor. Dolayısıyla bu gruptaki harcamanın ne kadar arttığı büyük önem taşıyor. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda fiyatlar şubat ayında tam yüzde 5.01 artmış. İki aylık artış yüzde 6.67, yıllık artış ise yüzde 14.84 düzeyinde.

Vergi düzenlemesiyle fiyatları şaha kaldırılan alkollü içecekler ve tütünde ise fiyatlar şubatta yüzde 3.72, iki ayda 26.58, son bir yılda yüzde 52.88 artış göstermiş.

Çekirdeğini bulmak uğruna bunları dikkate almazsak enflasyon düşük ve yönü aşağı. İyi de, bu iki harcama grubunun toplamdaki ağırlığı yüzde 32.91, yani üç liranın bir lirası bu harcamalara gidiyor. Bunların fiyatındaki artışı neredeyse görmezden gelerek çekirdekle uğraşmak, ne kadar doğru…

Şubattaki oran sürpriz mi?

Şubattaki yüzde 1.45'lik artışın şaşırtıcı bir yönü yok. Merkez Bankası'nın, bir ayın oranları açıklandıktan sonra, gelecek aya dönük değerlendirmesi ve yaptığı tahminler, zaten olacaklar hakkında ipucu veriyor. Ayrıca Merkez Bankası, aylardır enflasyonun 2010 yılının ilk yarısında yüksek seyredeceği uyarısında bulunmuyor muydu ki yıllık oranın yükselmesi karşısında şaşırılıyor?

Biraz da matematik… Geçen yılın şubat ayında fiyatlar yüzde 0.34 gerilemişti, bu yıl ise gerileme beklenmiyordu. Dolayısıyla daha bir ay öncesinden, şubat sonunda yüzde 9.5'in aşılacağı kesin gibiydi, hatta çift hane riski vardı. Nitekim bu köşede 5 Şubat'ta yıllık TÜFE'nin şubat sonunda yeniden çift haneli olabileceğine dikkat çekmiştik.

Yıllık orandaki yükselme martta hız kesecek, çünkü geçen yılın oranı da yüzde 1.1 gibi yüksek sayılabilecek bir düzeyde oluşmuştu. Ancak daha sonra yeniden yükselme eğrisi bizi bekliyor gibi. Nisanda geçen yıl neredeyse hiç artış yoktu, artışlar ekime kadar da bindeli düzeylerde kalmıştı, hatta ağustosta gerileme vardı. Dolayısıyla, bu yıl biraz da talep canlanırsa sonbahara, hatta kışa kadar yükselen bir enflasyon görebiliriz.

Şimdi daha iyi anlaşılıyor olmalı Merkez Bankası'nın 2010 yılı enflasyon tahminini yüzde 5.4'ten neden yüzde 6.9'a çıkardığı. Ancak, gerçekleşme yüzde 6.9'u da zorlarsa şaşırmamak gerek.   

Bir önceki aralık ayına göre değişim   
Ocak1.850.290.80
Şubat3.32-0.062.11
Mart 1.053.09
Nisan 1.074.82
Mayıs 1.716.38
Haziran 1.836.00
Temmuz 2.086.61
Ağustos 1.786.35
Eylül 2.186.83
Ekim 4.649.60
Kasım 5.9610.52
Aralık 6.5310.06
Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim   
Ocak8.199.508.17
Şubat10.137.739.10
Mart 7.899.15
Nisan 6.139.66
Mayıs 5.2410.74
Haziran 5.7310.61
Temmuz 5.3912.06
Ağustos 5.3311.77
Eylül 5.2711.13
Ekim 5.0811.99
Kasım 5.5310.76
Aralık 6.5310.06
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar