Enflasyonu düşürmek…
Enflasyon, pandemi dönemindeki parasal genişlemenin bedeli olarak küresel bir olgu olarak karşımızda. ABD ve AB’de yüzde 10’ları gören tüketici fiyat artışları bir miktar gevşemiş olsa da tarihi ortalamalara göre oldukça yüksek seyrediyor ve “yapışkanlığından” bahsediliyor: Düş(ürül)mesi kolay olmayabilir.
“Her yerde her zaman parasal bir olgu” olan enflasyon, sonuçları itibariyle bir servet transferi mekanizması. Fiyatlama gücü zayıf olandan, fiyatlama gücüne ve reel varlıklara sahip olanlara transfer. Fiyatlama davranışlarındaki bozulma, gelir dağılımında ve nihayetinde toplumsal ahlakta bozulma ile sonuçlanıyor. Müdahale ise (başta kamuoyu baskısını önemsemek zorunda olan politikacılar olmak üzere) karar alıcılar için hayli maliyetli. Bundan dolayı merkez bankalarının bağımsızlığı önemseniyor zira maliyetlere bakarak görevlerini (fiyat istikrarını sağlamak) yerine getirmekten imtina etmemeleri bekleniyor. Fiiliyatta ise merkez bankalarının yönetimleri ekonomik aktörlerin ve ‘piyasa oyuncularının’ görüşlerini dikkatle izliyor. Para politikası konusunda bir oydaşma yine söz konusu, ancak (siyasiden ziyade) iktisadi bir düzlemde.
Günümüzde gelişmiş ekonomilerde enflasyon lehine çalışan bazı yapısal eğilimler söz konusu:
· Yaşlanan nüfus emek arzını kısıtlıyor. Arzı göçmenlerle kapatmanın sosyal ve politik bedelleri var.
· Küreselleşmenin getirdiği bölgesel kümelenmeler yüksek verimli ancak bu verim, tedarik zinciri risklerini artması pahasına elde ediliyor. Pandemi bitmiş olsa da politik kriz riskleri tedarik zincirinde B planına sahip olmayı gerektiriyor. Bazı bölgelerde bazı ürünler için söz konusu yoğunlaşmaya alternatif yaratmak yeni yatırımları ve ek maliyetleri gerektiriyor. Örneğin Amerikalı markalar için ayakkabı ve terlikleri Çin/Vietnam yerine Karayipler’den, çipleri Tayvan yerine Arizona’dan tedarik etmek daha hızlı, ancak daha maliyetli: Fiyatlar artıyor.
· Artan askeri güvenlik harcamaları, enerjide dönüşüm için gereken yatırımlar, kritik sektörlerde kendine yeterli hale gelme arzusu önemli düzeyde yeni yatırım gerektiriyor. Talebi kalıcı şekilde kısabilmek kolay değil.
· Talebi kısmanın en etkili yolu, paranın maliyetini artırmak. Ancak gelişmiş ekonomilerde hem kamu hem de hane halkı borçluluğu yüksek. Faizi hızla yükseltmenin bankalar ve gayrimenkul yatırımcılarının bilançolarında yarattığı etkiler korkutucu.
· Siyasette popülizm zengin ülkelerde de yükselişte. “Piyasa” vergileri artırmadan harcamaları artırmaya meyledenleri (Birleşik Krallık örneğinde Başbakan Liz Truss) cezalandırsa da, sıkı maliye politikalarını uygulama imkânı geçmiş dönemlere göre kısıtlı.
Kalıcılaşabilecek enflasyon, emeklilik fonları, sigorta şirketleri, yatırım fonları, bireysel ve kurumsal yatırımcılar gibi portföy yönetenler için önemli bir baş ağrısı. Tahvil faizlerinin artması, değerlerini düşürdüğünden portföylerdeki mevcut tahviller için negatif. Enflasyonun daha uzun süre yüksek kalması beklentisi artarsa, uzun vadeli tahviller için vade primi de yükselecek ki bu özellikle emeklilik fonları için olumsuz bir gelişme. Enflasyona endeksli tahvillere yönelmek ancak yeni ve hacimli tahvil arzlarının gelmesi ile mümkün zira mevcut stok böylesi bir geçişi kaldırabilecek hacme sahip değil.
Hisse senetlerinin portföylerdeki payını artırmak ilk akla gelen çözüm olsa da, enflasyondaki volatilite bu varlık sınıfının getirilerini de sınırlayabiliyor. Tarihsel veri seti, gelişmiş piyasalarda hisse senedinin uzun vadede enflasyonu yendiğini, ancak kısa vadede güvenilir bir koruma aracı olamayabildiğini gösteriyor. Enflasyona düşük büyüme eşlik ettiğinde, sabit maliyetlerin toplam maliyetler içindeki payı düşük olan şirketler, giderlerini daha etkili yöneterek daha iyi performans gösteriyor.
Gayrimenkul, özellikle imar plan değişikliği yoluyla ek arz yaratılamayan ülke ve bölgelerde etkili bir koruma aracı. Ancak gayrimenkulde sürdürülebilir reel kazanç, (i) kiraların enflasyona bağlı olarak artırılabildiği (ii) özellikle ticari gayrimenkulde perakende sektörü (ve ekonominin genel) büyüme oranının gelecekte tarihsel ortalamalarına yakın seyretmesinin beklendiği (iii) nüfus artışının sürdüğü vakit mümkün.
Emtia, yüksek enflasyon ortamında tarihsel olarak yüksek getiriye sahip bir alternatif sunuyor. Ancak burada da hacim sorunu var zira vadeli emtia piyasasının büyüklüğü hisse senedi piyasasının ancak yüzde 1’i kadar. Emtia, enflasyona büyüme de eşlik ettiğinde, arzın ise sınırlı arttığı ortamda kalıcı bir alfa yaratabiliyor. Büyüme konusunda kafalar karışık ise, bu yılın ilk yarısında olduğu gibi, emtia bekleneni vermekte zorlanıyor.
Enflasyondan kazanç ancak bir diğerinin zararı ile mümkün. Yeni borçlanmanın maliyetini artırsa da, enflasyon yüksek kamu borcu stoğuna sahip ekonomilerde borç stoğunu eritmenin en kolay yolu. Gelişmiş ekonomilerde bir süre için “tercih edilecek” ise, bunun için edilecektir. Bedel listesinin başında ise tasarruf sahibinin tasarrufları yer alır.