Enflasyonu alttan ıskalama olasılığı kalmadı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası geçen yıl, "enflasyon öngördüğümüz sınırların altında kaldı" diye hükümete mektup üstüne mektup yazdı. Yani Başkan Durmuş Yılmaz'ın ifadesiyle enflasyon alttan ıskalanıyordu hep. Başkan'ın "ıskalama" sözcüğünü kullanmasından da anlaşılacağı gibi, bu pek arzu edilen bir durum değildi kuşkusuz. Ama konjonktür öyle bir sonuç vermişti.

Yıllık bazda 2009 gerçekleşmesiyle artık bu alttan ıskalama döneminin sonuna gelindiği görüldü. Dün açıklanan 2010'a ilişkin ilk ayın verisiyle de artık enflasyonda öngörülen sınırın altında kalma döneminin neredeyse tümden kapandığı anlaşıldı.

TÜİK'in dün açıkladığı verilere göre tüketici fiyatları ocak ayında yüzde 1.85 arttı, ocak sonundaki yıllık oran da yüzde 8.19'a ulaştı. Bu oranlarda bir sürpriz olmadığını vurgulamak gerekiyor. TÜFE 2009 sonunda yüzde 6.53 düzeyinde gerçekleştikten sonra özellikle Merkez Bankası cephesinden gelen değerlendirmelerde, vergi artışlarından kaynaklanan bir etkiden söz edilmiş ve bu etkinin ocak enflasyonuna 1.5 puanlık bir yansıması olabileceği dile getirilmişti. Başkan Durmuş Yılmaz tarafından ifade edilen bu görüşü esas alarak bir hesap yapmış ve yıllık TÜFE'nin ocak sonunda yüzde 8'i bulabileceğini bu köşede 7 Ocak'ta yazmıştık. Yani, ne ocak ayındaki yüzde 1.85 sürpriz oldu, ne ocak sonunda gelinen yüzde 8.19'luk düzey. Şimdi merak edilen önümüzdeki aylarda nasıl bir gelişme yaşanabileceği ve 2010 için Merkez Bankası'nın son tahmini olan yüzde 6.9'un hangi koşullarda tutabileceği.

2010 yılının resmi enflasyon hedefi yüzde 6.5 olmakla birlikte Merkez Bankası'nın tahmini yüzde 6.9. Merkez Bankası, orta noktası yüzde 6.9 olmak üzere yüzde 5.5 ile yüzde 8.3 arasında bir enflasyon tahmin ediyor. Ocak sonundaki oranın üst sınıra gelip dayanması, önümüzdeki dönemde enflasyonun hep bu sınırın üstünde seyredeceği anlamına gelmiyor tabii ki. Basit hesaplamalarla mevcut durumu ve Merkez Bankası'nın yüzde 6.9'luk tahminini irdeleyelim.

Ocak ayındaki yüzde 1.85'lik gerçekleşmeden sonra yüzde 6.9'luk tahminin aşılmaması, bundan sonra aylık ortalama yüzde 0.44'lük artışta kalınmasına bağlı. Elbette her ay aynı oranda artış gerçekleşmesi söz konusu değil. Ama bir varsayım olarak her ay yüzde 0.44'lük bir gerçekleşme olacağı öngörülürse karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. Geçen yıl şubatta TÜFE gerilemiş olduğu için, bu yıl şubat sonu itibariyle yıllık oran yüzde 9'u aşıyor; izleyen dört ay 8.5 ile 9 arasında geçiliyor; temmuzla birlikte yeniden yüzde 9'un üstüne çıkılıyor. Hatta ağustos ve eylül aylarında yüzde 10'a dayanan oranlar görme olasılığımız bulunuyor, ekimle birlikte yıllık oran yeniden geriliyor ve yıl yüzde 6.88 ile tamamlanıyor.

Her ay yüzde 0.44'lük artış yaşanmasının tümüyle bir varsayım olduğunu ve bunun gerçekleşme olasılığı bulunmadığını bir kez daha özellikle vurgulayalım. Yalnızca bir fikir edinmek ve eğilimi görebilmek için böyle bir varsayımda bulunduk.

Alkolsüz içecekler ve tütünde vergi düzenlemesinden kaynaklanan ve TÜFE'nin ocak ayında böylesine yüksek oranda artmasına yol açan zamların etkisi endekste bir yıl boyunca hissedilecek ve ancak 2011'in ocak ayında yıllık enflasyona olan etki sıfırlanacak. Kuşkusuz bu süreçte şimdi hiç hesapta olmayan yüklü zamlar da gündeme gelebilecek. Dolayısıyla ocak ayı sonunda oluşan tablo artık şunu çok somut olarak gösteriyor; enflasyonu alttan ıskalama dönemi sona erdi. Merkez Bankası bu gerçeği çok önce gördü ve enflasyon tahminini enflasyon hedefinin üstüne çıkardı. Merkez Bankası'nın yüzde 6.9 olarak belirlediği tahmin, daha önce yüzde 5.4'tü, yani tahmin 1.5 puan yukarı çekildi.

Yıllık TÜFE'nin yüzde 8.19'a yükselmesi ve şubatta yüzde 9'un da aşılacak gibi görünmesinin akla getirdiği ilk soru, gecelik faizlerin artıp artmayacağı. Merkez Bankası'nın, enflasyonda çok belirgin bir yön değişikliği, bir tırmanış ortaya çıkmadan faizleri artırmasını kimse beklemiyor. Üstelik ocak ayı için bu artışın olacağının ilk sinyalini veren de zaten Merkez Bankası. Yani bu oranın Merkez Bankası için sürpriz bir tarafı hiç yok ki...

Ocaktaki bu tablo zaten beklendiği ve ocak ayında ortaya çıkan oran çok güçlü ve kırılması zor bir eğilimi yansıtmadığı için Merkez Bankası elbette faize bir süre dokunmayacaktır. Ama kabul etmek gerekir ki faizin daha da aşağı çekilmesi olasılığı da artık hiç kalmamış görünmektedir.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar