Enflasyondayım deva bulmam
Özellikle ay içerisinde gelen vergi düzenlemeleri sonrasında merakla beklenen temmuz ayin enflasyonu -5.49 ile beklentilere paralel geldi. Ancak esas sorun daha iki hafta önce TCMB enflasyon raporunda aktarılan %58 yıl sonu tahmininin bir anda boşa çıkması.
Zira bu öngörünün gerçekleşmesi için kalan beş ay içinde enflasyonun toplam 20.5 düzeyinde kalması bekleniyor. Sadece ağustos ayında bile kur ve enerji sokunun dolaylı etkileri ile beraber %6-%7 civarında bir aylık enflasyon şaşırtıcı olmayacaktır. Kendi modelimi güncellediğimde yıl sonu için %65 ve gelecek sene sonu için de %40 rakama rina ulaşıyorum.
Bu rakamlarda da olası bir dışsal sok fiyatlamasının bulunmadığını ve dolayısıyla yukarı yönlü risklerin ihtiva edildiğini söylemeliyim. Çekirdek enflasyonda ve üretici fiyatlarda başlayan hareketlilik, manşet enflasyonu gelecek yılın ilk çeyreğinde rahatlıkla yıllık bazda %70”lerin üzerine atacak bir döngünün ilk adiminim oluşturuyor. Şunları da söylemek gerekiyor, yeni oluşan kabine ile beraber piyasanın ekonomi yönetimine tanıdığı kredi sonsuz değil, kredi temerrüt risk priminde gördüğümüz yükseliş ile yeniden 400 esiğinin üzerine çıkmamız bunun bir kanişti.
Oldukça kademeli olacağını anladığımız politika faizindeki artış patikasına karşın kur tarafında ek bir yükseliş gelmemesi adına TCMB rezervlerinin yeniden kullanılmaya başlandığını gözlemliyoruz. Biz ev ödevimizi düzgün yaparsak yabancı yatırımcı mutlaka gelir derken, ABD 10 yıllık tahvil faizi %4 üzerine yerleşirse ya da daha kısa vadeli faizler %5 üzerinde kalırsa sermaye neden başka ülke ve onun para birimini alma riskini taşısın sorusu da akıllarda tutulmalı.
Son olarak dış ticaret verilerine bakarsak, ihracatın artmasıyla ovunup, daha hızlı artan ithalatı ve dolayısıyla genişleyen açığı yok sayarak neyi hedefliyoruz gerçekten anlamak zor. Kurun rekabetçi olması ile rekabetçi olunmadığını ve enerji fiyatlarındaki olası artışların da bu rakamları bile arayabileceğimiz bir noktaya bizleri götürebileceği gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor.
Piyasalara değinmeden de olmaz, mevduat faizinin politika faizine yakınsaması ile avunulduğu ve enflasyon en az 1.5 yıl daha mevduatın üzerinde kalacak denen yerde, getiri arayışının yine hisse senetleri ile sonlanması makul. Dolayısıyla bilanço sezonu sonrası aracı kurumlardan gelen hedef fiyat güncellemelerini takip etmekte fayda var. Günümüzün paradoksu da bu, paranın alım gücünü korumak için bile risk almak gerekiyor, muhafazakârlık bile risk almadan mümkün değil.