Enflasyonda yılı tek hanede kapatmak büyük başarı olacak gibi
Merkez Bankası’nın savunduğu görüşü artık ezberlemiş durumdayız. Yıllık TÜFE, baz etkisine bağlı olarak mayıs sonuna kadar artacak, sonrasında ise yine baz etkisi sayesinde gerilemeye başlayacak. Böyle olması da normal, oranlar da zaten bu görüşü doğruluyor.
TÜFE, mayıs ayında yüzde 0.72 artarsa, yıllık bazda çift haneyi göreceğiz. Mayıs için yüzde 0.72 artış da doğrusu çok şaşırtıcı olmaz. Yani bizi mayıs sonunda çift haneli bir enflasyon bekliyor. Bu kaçınılmaz gibi. Ama, mayıs sonu için zirvede bir enflasyona zaten hazırlıklıyız, önemli olan sonrası. Haziranla birlikte düşecek olan enflasyon hangi düzeye inecek, bu düzey ne kadar süreyle korunabilecek, daha da önemlisi korunabilecek mi?
Merkez Bankası baz etkisine dayalı senaryoyu, aylara göre ortalama enflasyonla geçen yılın enflasyonu arasındaki farka dayandırıyor. Biraz açmaya çalışalım. 2004-2012 döneminde her ay için ortaya çıkan ortalama artışla, 2103’ün ilgili ayları arasındaki artış arasında kimi zaman önemli farklar oluştu. Yani bir anlamda denildi ki; örneğin nisan-mayıs aylarında geçmiş yıl ortalamaları yüksek, yani bu aylarda görece yüksek artışlar gerçekleşiyor, oysa 2013’ün bu aylarındaki oranlar düşük, dolayısıyla bu yıl da geçmiş yıllardaki gibi yüksek artışlar geldiğinde 2013’e göre yıllık oran yukarı gidecek. Nitekim bu oldu ve olmaya da devam ediyor.
Geçen yılın oranları mayıs sonuna kadar, ocak ayı hariç, ortalamadan genel olarak düşüktü. Haziranda ise durum tersine dönüyordu. Yani bu kez geçen yılın oranları genel ortalamanın üstündeydi; özellikle de haziranda.
Bu yılın kalan aylarına, 2004-2012 dönemindeki oranları uyguladığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Mayıs sonunda çift haneyi görüyoruz, haziranla birlikte yeniden tek hane, beş ay boyunca, yılın son iki ayı yine çift hane ve yılın yüzde 10.45 düzeyinde bir oranla kapatılması... Böylesine küsuratlı oranlar vermemizin altında 2004-2012 dönemindeki oranların aynen gerçekleşeceği varsayımı yatıyor, onu da belirtelim. Yoksa, böylesine iddialı oranlarla ortaya çıkmanın anlamsızlığı ortada.
Bu tablo daha da kötüleşebilir
Geçmiş yıl eğilimlerinin bizi nereye götüreceği üç aşağı beş yukarı belli. Mayıs sonunda yüzde 10’u aştıktan sonra, izleyen üç ay yüzde 8.5-9.0 arası oranlarda geçilecekmiş gibi görünüyor. Ama, “gibi görünüyor”!
Dedik ya, bu eğilim geçmiş yıl ortalamalarının bu yıl da gerçekleşeceği varsayımına bağlı. Ancak, yaz aylarının göreli olarak düşük enflasyonla geçilmesini sağlayan büyük ölçüde tarımdaki fiyat eğilimi. Oysa bu yıl tarım kesiminde belirgin bir sıkıntı var. Gıda ve alkolsüz içeceklerde nisan sonu itibariyle yıllık bazda yüzde 13’ün üstünde fiyat artışı ortaya çıkmış durumda. Dolayısıyla tarımın olumsuz etkisi daha da belirginleşerek sürerse, haziran, temmuz ve ağustos aylarını da yüzde 9’un üstünde geçirme olasılığımız artır. Bağlı olarak yılı yüzde 10.5 dolayında değil, belki daha yukarıda bir oranda kapatırız.