Enflasyonda TÜİK-İTO farkı normal fark olmazsa şaşırmak gerekir
Vatandaş ekonomide en çok iki göstergeye karşı hassas. Bunlardan biri döviz kuru, diğeri enflasyon.
Döviz kuru, ekonominin nasıl gittiğinin temel göstergesi sayılıyor adeta. Kur yükseldi mi, işler kötü yorumları ağır basıyor. Kur düştüğünde ya da yatay seyrettiğinde ise temkinli ve biraz da kötümser olanlar “Bu böyle gitmez, hızlı bir artış bizi bekliyor” diyor. İyimser bakışa sahip olanlarda ise işlerin iyiye gittiği algısı pekişiyor.
Ekonominin diğer temel göstergesi enflasyonda ise kafamız öylesine karışık ki, sormayın!
Vatandaş açıklanan enflasyon oranlarına neredeyse hiç inanmıyor. Oranlara müdahale edildiği, gerçeğin aslında çok farklı olduğu kanısı fena halde yaygın.
Bu algının iki önemli nedeni var.
Birincisi ve en temel olanı Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı TÜFE’nin yapısı. TÜFE ile Türkiye’deki bütün hanelerin toplam harcamasındaki değişim ölçülüyor. Bu endeks, memurlar için ayrı, işçiler, emekliler, esnaf için ayrı ölçüm yapmıyor. Endekste dar gelirlinin, belki on yılda- yirmi yılda ancak bir kere alabileceği ya da hayatı boyunca para ayıramayacağı otomobil de var, sekiz-on yılda bir değiştirilebilecek televizyon da, beyaz eşya da, mobilya da. Ama dar gelirli ister istemez zorunlu harcamaya ağırlık veriyor ve o harcama grubundaki artış genel artışın üstüne çıkınca da “TÜFE gerçek artışı yansıtmıyor” diyor.
TÜİK-İTO farkı
TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının inandırıcı bulunmamasının bir başka nedeni de İstanbul Ticaret Odası'nın açıkladığı oranın zaman zaman daha yüksek çıkması.
Aslında TÜİK’in tüketici fiyat endeksi ile İTO'nun ücretliler geçinme endeksini karşılaştırmak temelden yanlış. Bu yanlışa yeni düşülüyor da değil. İki oranı karşılaştırma yanlışı zaman zaman alevleniyor. Tabii ki İTO’nun oranı yüksek çıktığında.
Yıllar önce bu konuyu ele almışız. Demek ki o zamanlarda da bu konuşuluyor, tartışılıyormuş.
Tarih 2 ve 4 Mart 2016. Bakın aradan üç buçuk yıl geçmiş. O gün yazdıklarımız neredeyse bugün de geçerli.
İki yazımızda da bu konuya değinmiş, iki kuruluşun oranlarının tutmamasının gayet normal olduğunu belirterek bunun nedenlerini sıralamışız:
■ TÜİK toplam 418 mal ve hizmetin fiyatını dikkate alarak hesaplama yapıyor, İTO ise 242 mal ve hizmeti kapsıyor.
■ Madde sayısı o kadar da önemli olmayabilir. Maddelerin ne olduğu ve bunların tüketimdeki ağırlığı daha önemli.
■ TÜİK’in endeksi 2003 bazlı ve TÜİK tüketim anketi yaparak madde sepetini her yıl güncelliyor. İTO’nun endeksi ise 1995 bazlı.
■ İTO'nun endeksi yalnızca İstanbul'u kapsıyor, TÜİK’in endeksi ise tüm Türkiye’yi.
■ İTO haftada bir fiyat derliyor. TÜİK ise madde özelliğine göre daha sık fiyat derlemesine gidiyor. Örneğin akaryakıt fiyatları TÜİK tarafından gün ağırlıklı olarak dikkate alınıyor.
Hep TÜİK düşük değil ki
Ağustos ayında İTO’nun yüzde 2.53 olarak açıkladığı ücretliler geçinme endeksindeki artışa karşılık TÜİK’in tüketici fiyat endeksindeki artış yüzde 0.86 olunca klasik hale gelen bu tartışma bir kez daha alevlendi.
İyi ama tüm aylarda benzer bir farklılık görmüyoruz ki...
Çok geriye gitmeye gerek yok, bir önceki ay, temmuz... İTO'ya göre artış yalnızca yüzde 0.04, TÜİK’e göre artış yüzde 1.36.
Haziran; İTO’ya göre yüzde 0.98 düşüş var, TÜİK’e göre yüzde 0.03 artış.
Yani bir aya bakarak bir yargıya varmak doğru değil. Kaldı ki yukarıda izah ettiğimiz nedenlerle iki endeksin farklı sonuçlar vermesi zaten kaçınılmaz. Hatta iki endeks aynı oranı vermiş olursa o zaman şaşırmak gerekir.
İki endeks ay bazında farklı sonuçlar verecektir, bu normal. Ama yıllık bazda birbirine yaklaşmış oranlar beklenir. Bu da gerçekleşiyor zaten.
TÜİK soru işaretlerini giderecek adım atmalı
Ekonomi yönetimi geçen yıl 3 Ekim’de çok ama çok yanlış bir karar aldı ve TÜİK’e bakışı bir anda değiştirdi.
O gün eylül ayının yüzde 6.30’luk rekor fiyat artışı açıklanmıştı. Sanki bu oranla bağlantılıymış izlenimi yaratan bir görev değişikliğine gidildi.
Fiyat endekslerinin oluşturulduğu birimden sorumlu başkan yardımcısı görevden alındı. O başkan yardımcılığı görevine Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın arkadaşı olduğu belirtilen bir isim getirildi, daha sonra bu kişi başkanlık koltuğuna oturdu.
Zamanlamadaki hataya bakar mısınız; yüzde 6.30 artışın açıklandığı gün bu yapılır mı? Adeta “Biz yaptık oldu” denildi ve yapıldı. Vatandaş zaten enfl asyon verilerine oldum olası kuşkuyla bakıyor, bu kuşku pekiştirildi.
Artık TÜİK’in ürettiği hemen hiçbir veri inandırıcı bulunmuyor. Enfl asyona büyüme de eklendi, istihdam verileri de.
TÜİK sessiz... Eleştiriler umursanmadığı için mi, yoksa verilecek bir yanıt bulunamadığı için mi, bilemeyiz. Suskunluk giderek eleştirileri kabullenme olarak yorumlanıyor.
Bu yüzden TÜİK’in soru işaretlerini giderecek organizasyonlar yapmasında yarar var.
Medya mensuplarının, akademisyenlerin verilerle ilgili olarak aslında kuşku duyulacak bir durum olmadığı yönünde bilgilendirilmesi için adım atmak giderek kaçınılmaz hale geliyor.
Yoksa bir süre sonra tüm verilerin “TÜİK’e göre şu veri şöyle, ama" diye başlayan şekilde yazıldığına, konuşulduğuna tanık olabiliriz.
Bu adımın atılması için İTO enflasyonuyla olan farkın böylesine çok gündemde kalması belki de fırsattır.