Enflasyonda tepe ne zaman görülecek
Yıllık enflasyon belirlenirken açıklanan son ay TÜFE rakamı dahil edilip, önceki yılın aynı ayı hesaplamadan çıkarılır. Bu şekliyle baktığımızda Türkiye’de geçen yılın en yüksek enflasyon rakamları temmuz ve ağustos aylarında gerçekleşmiştir.
Rakamla ifade edecek olursak; geçen yıl bu aylarda sırasıyla TÜFE %9,49 ve %9,09 artış göstermiştir. Eylül ayında da %4,75 ile yılın kalan dönemi için en yüksek üçüncü TÜFE artışını oluşturmuştur. Yarın 2024 Nisan ayı enflasyon rakamları açıklanacak. Ortalama beklenti %3,22 artış şeklinde. Geçen yılın nisan ayında ise enflasyon %2,39 gerçekleşmişti.
Dolayısıyla normal şartlarda nisan ayında da yıllık enflasyonda bir puan civarında bir artış görülebilecektir. Geçen yıl en düşük TÜFE artışının açıklandığı ay binde 4 ile mayıs ayı olmuştur. Normal şartlarda bu yıl mayıs ayı enflasyondaki tepe noktanın görüldüğü ay olacaktır. Şayet kamu elektrik gibi ürünlerde zam yapmazsa haziran ayından itibaren aylık TÜFE artışının geçen yılın altında gelmesi bekleneceğinden, baz etkisi nedeniyle enflasyon düşmeye başlayacaktır.
Bütçe üzerindeki yükler hafifletilebilir
Baz etkisinin yüksek olduğu temmuz ayı, bazı KİT zamlarının yapılabilmesi için de kamunun elinde ciddi bir imkan sunmaktadır. Elektrik örneğinden gidecek olursak; 2022 yılından bu yana elektrik neredeyse aynı fiyatla kullanılmaktadır. Bunun anlamı reel olarak elektrik ciddi olarak ucuzlamıştır.
Enflasyon ektisi yansıtılmadan elektrik fiyatlarının sabit tutulması sonuç olarak kamunun elektrik üretim şirketi EUAŞ tarafından finanse edilmektedir. Bunun sonucu KİT zararı ve dolayısı ile de bütçeye yük oluşmasıdır. Önümüzdeki dönemlerde yenilenebilir kaynaklardaki yatırımların artmasına bağlı olarak elektrik fiyatlarının ucuzlayacağı bu nedenle elektrik zammı ertelenebilir gibi bir çıkarım doğru değildir.
Ekonomik büyüme ve teknolojik gelişmenin artması ve özellikle yapay zekâ kullanımı ciddi enerji sarfiyatı gerektirdiğinden, elektrik tüketiminin ciddi oranlarda artması daha doğal bir sonuç olacaktır. Geçmiş dönemlerde de ertelenen KİT zamlarının bütçeye getirdiği yükün ötesinde daha sonra çok büyük oranlarda zam yapılması gibi nedenlerle iktidarların kendini iyice köşeye sıkıştırdığı sonuçlar yaşanmış gerçeklerdir.
Bu nedenle hem bütçeyi gereksiz yükün oluşmaması hem de elektrik zammının fazla biriktirilerek daha sonra daha büyük oranda yapılması gibi bir mecburiyetle karşı karşıya kalınmaması bakımından temmuz ciddi imkan veren bir ay durumundadır. Elektriğin enflasyon sepetindeki ağırlığının %2’ler civarında olduğu değerlendirilirse yapılacak %100’lük zammın enflasyona yansıması, yapıldığı ay itibarıyla ancak %2 olacaktır. Bu da her şeye rağmen enflasyonun temmuz ayında yine geçen yılın altında kalması ve yıllık bazda düşüşe devam etmesi sonucunu değiştirmeyecektir.
Kaldı ki, yaz ayları turizm gelirleri ile de beraber döviz kurunun nispeten daha stabil kalacağı ve enflasyon üzerindeki kur baskısının olmayacağı bir dönem olacağından, bekletilmiş olan bu tür zamların yapılması için fırsat verecektir. Yabancı yatırımcının ülkeye girişinde biriktirilen riskler olup olmadığına bakmakta olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır.
Beklenti yönetimi
Sonuç olarak, olağanüstü bir durum olmadığı sürece uygulanan sıkı para politikasının daha rahat devam ettirilebileceği, ekonomideki manuel dokunuşların her geçen gün daha azaltılarak otomatik mekanizmalarla devam mümkün olacaktır. Merkez Bankası gösterge faiz üzerinden piyasaya yaptığı fonlamayı çok sınırlı tutmakta kredi kartları ve karşılıklarla ilgili yaptığı düzenlemelerle tüketim eğilimine önemle ölçüde sınırlayabilmektedir.
Önümüzde, normal şartlarda seçim olmayan dört yıllık bir dönem bulunduğundan ve rasyonel politikalarla yılın ikinci yarısından itibaren de enflasyondaki düşüş trendinin başlamasıyla beraber psikolojik baskının yavaş yavaş azalarak beklentinin olumluya dönmesiyle enflasyonun katılaşması veya kalıcı hale gelmesi ciddi ölçüde engellenmiş olacaktır