Enflasyonda kendimizi “düşük çift hane”ye hazırlamakta yarar var

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türkiye’nin yıllık enflasyon hedefi neredeyse hep sabit; yüzde 5. Ancak orta vadeli programlar kapsamında biraz farklı oranlar öngörülebiliyor. Nitekim, 2014-2016 dönemini kapsayan orta vadeli programda, bu yıla ilişkin enfl asyon hedefi yüzde 5.3 olarak yer aldı. Ama yıla öyle tuhaf bir başlangıç yaptık ki, henüz 2014’e ilişkin ilk ayın enflasyon oranı bile açıklanmamışken yıllık beklentiyi yukarı çekmek durumunda kaldık. 

Ocak ayının enflasyon gerçekleşmesi şubatta belli olacaktı, ama görünen köy kılavuz istemiyordu anlaşılan. Merkez Bankası elindeki veri setine baktı, gidişatı değerlendirdi, yüzde 5.3’ün gerçekleşebilir bir oran olmadığını gördü. Merkez Bankası, 28 Ocak’ta açıkladığı yılın birinci enfl asyon raporunda, 2014 yılına ilişkin enfl asyon tahminini yüzde 6.6’ya çekmişti bile. Hem zaten bu tahminin açıklanmasından birkaç gün sonra gelen ocak ayı enflasyonu, yüzde 1.98 ile, söz konusu tahminin neden yukarı çekildiğini tüm açıklığıyla izah eder nitelikteydi. Yüzde 1.98, ocak aylarında karşılaşılan en yüksek oran olmanın ötesinde, 2003 bazlı TÜFE’de o döneme kadar geçen 132 ay içinde en yüksek artışın gerçekleştiği 6’ncı ay olma özelliğini de taşıyordu. 

2014’e ilişkin bir tek ayın enflasyonu bile açıklanmadan, yıllık enflasyon tahminini yukarı çekmiş olduk böylece. Peki yüzde 6.6 tutturulabilir bir oran mıydı? Değildi de, o dönem için daha ötesi de yapılamamıştı belli ki. 

Enflasyon iyi gitmiyordu. Yüzde 6.6 çoktan gerçekleştirilebilir bir oran olmaktan çıkmıştı. Merkez Bankası bu kez nisan ayındaki enflasyon raporu çerçevesinde tahminine 1 puan daha ekledi. Artık 2014’ün enfl asyon tahmini yüzde 7.6 olmuştu. 

24 Temmuz’a geldik, yılın üçüncü enflasyon raporu açıklandı, yıllık tahmin değiştirilmedi ve yüzde 7.6’da bırakıldı. Yılı yüzde 7.6’da tamamlayabilmek için mucizeden de öte bir gerçekleşme gerekiyordu. Ancak, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bu kez yüzde 7.6’nın sapabileceğine ilişkin açık kapı bırakmış, bu oranın gıdadaki enflasyonun yüzde 9’da kalması kaydıyla tutabileceğine vurgu yapma gereği duymuştu. Yani gıdadaki artış yüzde 9’u aşarsa, genel oran da yüzde 7.6’nın üstüne çıkabilirdi. 

Peki gıdadaki yıllık artışı yüzde 9’da tutma şansımız var mıydı, ne gezer! TÜİK’in dün yaptığı açıklamaya göre, TÜFE’de ağustos ayı artışı yüzde 0.09 olurken, gıdada yüzde 0.89’luk artış kaydedilmişti. Gıda maddelerindeki sekiz aylık artış, yıllık umut çizgisi olan yüzde 9’u aşarak yüzde 9.22’ye ulaşmıştı. Yıllık artış da yüzde 14.44 düzeyinde bulunuyordu. Yani artık yüzde 7.6’lık genel oranın olmazsa olmazı şeklinde nitelendirilen gıdada, kalan dört ayda fiyat düşüşü yaşanması gerekiyordu. Bu da olamayacağına göre! 

Sinyali Babacan verdi 

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yıllık enfl asyonun son tahmin olan yüzde 7.6’nın biraz üstünde gerçekleşebileceğini, bunun da kuraklığın yıllardır görülmedik boyuta ulaşmasının gıda maddelerinin fiyatını yukarı çekmesinden kaynaklandığını söyledi. Babacan, enflasyonun yılsonunda çift haneye çıkmayacağını da ifade etti. Anlaşılan, ekonomi yönetimi enflasyonda eşik olarak çift haneyi almış, kırmızı çizgiyi oraya çizmişti. Yüzde 7.6’nın revize edileceği, zaten edilmesi gerektiği açık. Merkez Bankası yılın son enfl asyon raporunu ekim ayının sonunda açıklayacak. Bu rapor açıklanmadan önce eylülün enflasyonu da görülecek. Merkez Bankası ayrıca ekimdeki gidişatı da raporu açıklamadan önce büyük ölçüde görme şansına sahip olacak. Böylece Merkez’in, raporu açıklamadan önce yeni tahminle ilgili sağlıklı bir değerlendirme yapma şansı edineceği çok açık. Ancak, sağlıklı değerlendirme yapabilme olanağı, gerçekçi değerlendirme yapmaya dönüşür mü, işte orası bilinmez. 

Yüzde 10’un altı çok zor 

2004-2013 yıllarını kapsayan on yılın son dört ay ortalamasındaki TÜFE artışı yüzde 4.3 düzeyinde. Bu oranı bu yıla uyguladığımızda karşımıza çıkan yıllık artış yüzde 10.5 dolayındadır. Söz konusu on yıllık dönemde son dört ay itibariyle en düşük fiyat artışı görülen yıl yüzde 2.8 ile 2010’dur. Bu yılın son dört ayındaki artış da yüzde 2.8’de tutulabilse, yıllık artış yine de yüzde 9.3 olacaktır. Kaldı ki, yüzde 2.8 bu yıl için mucize sayılabilecek bir orandır. 

Dolayısıyla bu yıl için kendimizi yüzde 10’un, en azından “az üstünde” bir orana hazırlamamızda yarar bulunmaktadır.

aktas-009.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar