Enflasyonda gidişat endişe verici

Seyfettin GÜRSEL
Seyfettin GÜRSEL Seyfettin GÜRSEL seyfettin.gursel@dunya.com

Ocak TÜFE enflasyonu yüzde 5 geldi. Baz etkisi de 1,7 puanla sınırlı kalınca (2024 Ocak yüzde 6,7) yıllık enflasyon da ancak yüzde 42’ye geriledi. Yüksek artışın sorumlusu hizmetlerde gerçekleşen yüzde 10,3’lük artış. Alt kalemlere bakıldığında en çarpıcı artış sağlıkta: Yüzde 23,6. TCMB muayene katılım paylarına yapılan zamdan kaynaklandığını söylüyor.

Sağlıkta artçı artışlar şubat ayında da gözlemlenecekmiş. Kiralarda artış yüzde 8,7, eğitimde yüzde 7,6, lokanta otelde yüzde 6,5. Açıkçası ocak ayında fiyat artışlarının bu kadar yüksek olmasını beklemiyordum.

TCMB yüksek artışın “yönetilen fiyatlarda güncellemeler, ücret artışları ve vergi düzenlemeleri sonucu” olduğunu söylüyor ve bir defalık geçici artış demeye getiriyor. Sağlık, eğitim gibi kalemler için bu doğru olabilir ama bu aynı zamanda gelecek yılın ocak ayında da enflasyon yine yüksek çıkacak demektir. Ayrıca lokanta otel fiyatlarında görülen yüksek artışı bu şekilde açıklayamayız.

Enflasyonda düşüşü frenleyen etkenler

 Aslında ocak zamları, enflasyonu bir an önce ve olabildiğince hızlı bir şekilde aşağıya çekmek amacıyla kamunun bazı fiyatları baskılamasının ürünü. Yayı bir süre bastırabilirsiniz ama eninde sonunda yay boşalır. Bunun en iyi örneği seçimlere gidilirken kira artışlarının yüzde 25 ile sınırlandırılmasıdır. Kiraların bu şekilde bastırılması o kadar olumsuz yan etkiler yarattı ki sonunda “Yeni İktisat Programı” çerçevesinde baskıya son verilmek zorunda kalındı.

Halen kira artışları Yargıtay kuralına göre ortalama yıllık enflasyona göre yapılıyor. Ocak ayında bu oran yüzde ancak 56’ya indi; yıllık enflasyonun 14 puan üzerinde. Bu gidişatla bu fark çok yavaş bir tempoyla azalacak ve uzun süre kira artışları aylık enflasyonun çok üzerinde olacaktır. Dezenflasyonu frenleyen başka etkenler de gündemde. Yurtiçi üretici enflasyonu (Yİ-ÜFE) uzun süredir hızlı bir tempoyla düşüşteydi. Özellikle kasım ve aralık aylarında ortalama artış yüzde 0,5 civarına yıllık enflasyon da yüzde 28,5’e gerilemişti.

Dolayısıyla maliyet baskısı önemli ölçüde hafiflemişti. Ocak ayında üretici fiyatları yüzde 3,1 oranında arttı. Yıllık enflasyon da ancak yüzde 27,2’ye inebildi. Önümüzdeki aylarda üretici fiyat artışlarının yeniden hızlı düşüş temposuna dönmesi şüpheli görünüyor. Üretici fiyatlarında gerçekleşen güçlü dezenflasyonun başlıca nedeni döviz kurlarının baskılanmasıydı. Dostum ve değerli meslektaşım Haluk Tükel reel kuru ve başka göstergeleri yakından takip ederek düzenli raporlar yayınlıyor. Son raporunun girişinde şöyle diyor: “ Sadece aşırı değerli kura dayanarak enflasyon düşürmenin sınırına geldik gibi…”. Ben de böyle düşünüyorum. Haluk’un hesaplamalarına göre Türk Lirası tüketiciye göre yüzde 37 üreticiye göre yüzde 66 “aşırı değerlenmiş” durumda.

Türk Lirası’nın bu ölçüde “aşırı” değerlendiği fikrine katılmıyorum ama ihracatı zora sokacak kadar değerlendiğine de şüphe yok. Bunu en iyi ihracatçılar biliyor. Bir süre daha belli ki TCMB döviz kurunu baskı altında tutmaya diğer ifadeyle döviz kurunda artışı enflasyonun altında kalacak şekilde tutmaya devam edecek. Ancak ne zamana kadar? Bu zaman Türk Lirası cinsinden varlıklarının getirsinin döviz cinsinden yüksek kalmaya devam ettiği sürece uzayıp gider. Ama Türk Lirasında değerlenme de dış dengeleri dolayısıyla beklentileri bozmadan sonsuza kadar devam edemez.

Enflasyon tahminimde bayağı yanılmışım

Dünya Gazetesi’nde yazmaya Ocak ayının başında başladım (2025: Enflasyonla mücadele versus ekonomik büyüme). Bu yazımda özetle 2025 yılında enflasyonla başarılı bir mücadele için ekonomik büyümden feragatin kaçınılmaz olduğundan söz etmiştim.

Dezenflasyon sürecinin yılın ilk yarısında geçen yılın aynı döneminin yüksek enflasyon artışlarının sağladığı baz etkisin de katkısıyla güçlü bir şekilde devam ederek Haziranda yüzde 30 civarına kadar gerileyeceği ama ikinci yarıda mücadelenin çok daha zorlaşacağı tahmininde bulunmuştum. İlk yarı için bayağı iyimser bir tahminde bulunduğum bariz bir şekilde ortada. İyimserliğimin bir nedeni baskılanan fiyatlarda yayın boşalacağını gözden kaçırmış olmam bir diğer nedeni de hala bazı mal ve hizmetlere yönelik talepte direnişi (tipik örneği lokanta ve oteller) küçümsemiş olmam. Bir başka neden de, böyle hassas konularda tahmin yaparken bilinçaltının yangına körükle gitmeyi reddetmesi olabilir. Her neyse, yeni bir tahmin yapmak farz oldu.

Şubat enflasyonunun yüzde 3, Mart-Nisan-Mayıs enflasyonlarının yüzde 2 civarında, Haziranın da yüzde 1,5 gibi olacağı varsayımı altında Şubat-Haziran birikimli enflasyon yüzde 11 oluyor. Geçen yılın aynı döneminde bu oran yüzde 17 olmuştu. Fark sadece 5 puan. Bu durumda Haziran sonunda yıllık enflasyon yüzde 42’den ancak yüzde 37’ye iniyor. Umarım bu kez kötümser bir tahmin yapmışımdır. Aksi takdirde bu yılın hatta gelecek yılın ekonomik ve siyasal senaryolarını yeniden düşünmek gerekecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar