Enflasyonda gıda faktörü Temmuz’da da öne çıkınca düşündüklerim...
Uzun bir süreden beri Merkez Bankası enflasyon raporlarında gıda ve tarım fiyatlarındaki katılığa dikkat çekiyor. Açıklanan Temmuz ayı enflasyon rakamlarına baktığımızda yine bu konunun önde olduğunu görüyoruz. Arkadaşımız Hüseyin Gökçen'in haberinde fiyatı en çok artan 10 üründen 9’unun tarım ürünü olduğunu, bunların ilk sırasında yüzde 40.5 artışla limonun yer aldığını belirtiliyor. Ama diğer taraftan fiyatı en çok düşenler arasında yine mevsim meyveleri tarımsal ürünler yer alıyor. Fiyatı en çok gerileyenler arasında yer alan Erik fiyatlarındaki düşüş yüzde 37.6. Yine en çok ucuzlayan ilk on arasında beş tarım ürünü yer alıyor.
TÜİK’in enflasyon sepetinde yer alan 426 ürün 12 kalemde içerisinde toplanarak değerlendiriliyor. Temmuz ayında bu 12 kalemden en yüksek artışı gösteren yüzde 24.25 ile gıda ve alkolsüz içecekler kalemi. Yüzde 5 civarında ve onun üzerinde artış gösteren beş kalemdeki artışlar ise sırasıyla şöyle: Konut yüzde 15.79, Ulaştırma 15.38, Giyim ayakkabı 7.38, Lokanta otelcilik 6.98, Alkollü içecekler tütün yüzde 4.82.
Görüldüğü gibi enflasyonun kontrol altına alınmasında en büyük payı alan kalemler bunlar. Ve bunların başında da tarım ürünlere ve gıda fiyatları geliyor. Zaten toplumun düşük gelirli kesiminin harcaması içerisinde de en büyük payı gıda fiyatları ile, konut ve ulaştırma alıyor.
Temmuz ayında TÜFE’de enflasyonun 26 ay sonunda yüzde 7’nin altına düştüğünü aylık 0.09 artışla yıllık 6.81’e gerilediğini görüyoruz. Ama detaya indiğimizde yine gıda fiyatlarının buna olumsuz etkilediğini saptıyoruz. Gıda fiyatlarında artış 0.28 ile enflasyonu aylık olarak yukarı çekmiş durumda. Yıllık bazda ise yüzde 9.25 artış gösteren gıda fiyatlarından da enflasyona gelen katkı olumsuz.
Enflasyonu yıllık yüzde 5’ler ve altına çekmek isteyen ülkemiz enflasyonun dörte birini oluşturan gıda fiyatları enflasyonunu kontrol altına alabildiği oranda bu konuda başarılı olabilecektir. Bunun için bir yandan tarımsal üretimi verimli kılmamız, bir yandan sistemdeki aracı sayısını en aza çekmemiz, bir yandan da üretim alanından, tüketim alanlarına taşımada karayolu yerine raylı sisteme geçmemizin yollarını aramalıyız. Bu da çok yönlü bir yeniden yapılanmayı gerekli kılacaktır.
Giderek bölünen ve verimi düşen alanlarda üretim yerine, daha büyük alanlarda daha verimli ve daha ucuz üretim için ürün kooperatifleri kurulması bunun bir yolu olabilir. Bu şekilde hem tarlalar arası sınırlar kaldırılarak yüzde 10’a varan ekim alanı artışı sağlanabilir. Hem ortak alımlar, ortak araç kullanımı ile girdilerin azaltılması, maliyetler aşağıya çekilmesi söz konusu olur Böylece hem verim ,hem üretici kazancı artar, hem de tüketiciye daha ucuza ürün satılabilir. Müsteşarken Mirmahmutoğlu böyle “Sınır kaldıran ortak alanda üretim yapan” deneyden söz etmişti. Bunun sonuçlarının ne olduğu bilgisine ulaşamadım.
Uzun lafın kısası enflasyonda bu kadar önemli yer tutan gıda ve tarım ürünlerinin ucuzlatılması için yapılacak çok şey olduğunu düşünüyorum. Bunların içerisinde, ürününün değerini elde edemedikleri için ekimden vazgeçilen alanların bulunduğu bilgisine de sahibim. Bu alanda yapılabilecek çok şey olduğuna inandığımı söyleyerek yazıma noktayı koyayım...