Enflasyonda düşüşe iç talep direnci
Enflasyonu üç yılda tek haneye indirme hedefiyle geçen yıl temmuzda uygulamaya konulan ekonomik program kapsamında gidilen parasal sıkılaşmanın etkisiyle ekonominin üretim ayağında giderek güçlenen fren eğilimine karşılık, tüketim eğilimi canlılığını koruyor. Hayata geçirilen radikal tedbirlere rağmen iç talepte devam eden katılık enflasyonda düşüşe direnç oluşturuyor.
Program döneminde, faizlerin kısa süre içinde hızla yükseltilmesi ve kredi kanallarının daraltılması sanayi üretiminde düşüşe yol açarken, önceleri hız keserek devam eden iç tüketim artışı son dönemde ağırlıkla kredi kartı borçlanmasına kayarak ivme kazandı.
Enflasyonun ve cari açığın temel kaynağı görülen iç talebin barometre göstergesi perakende satışlarda yıllık artış oranı ağustosta yeniden çift haneli düzeye geldi ve bu seyir eylülde güçlenerek devam etti. Programın ilk 15 aylık döneminde üretim-tüketim makası tüketim lehine açıldı. 2024 için öngörülen yıllık yüzde 41,5’lik “revize” enflasyon hedefinin sapması ve yeni revizyon ihtiyacı doğmasında iç talepte devam eden canlılık etkili oldu.
Tüketim artışında yeni ivme
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre sıkılaşma önlemlerinin devreye alınmaya başladığı Temmuz 2023 başından bu yıl eylül sonuna kadar olan dönemde toplam sanayi üretim endeksi yüzde 3,6 gerilerken, perakende satış hacim endeksinde yüzde 14,5 artış yaşandı.
Gelir İdaresi Başkanlığı’na KDV beyannamesi veren tüm girişimlerin dahil olduğu ve perakende ticaret sektöründe farklı tür ve büyüklükteki girişimlerin satışlarını her ay düzenli olarak ölçen endeksin “takvim etkisinden arındırılmış” serisine göre perakende satışlar başlarda hız kesmekle birlikte bu yıl mayısa kadar yıllık bazda çift haneli oranlarda artmaya devam etti.
Perakende satışlarda aylar itibarıyla yıllık artış mayısta yüzde 6,5’le tek haneye indi. Haziranda yüzde 9,1, temmuzda yüzde 5,8 olan perakende satışlardaki yıllık artış ağustosta yüzde 13,7 ile yeniden çift haneli düzeyle eski ivmesini kazanmaya başladı. Bu eğilimin devam etmesiyle satışlarda yıllık artış eylül ayında yüzde 15,9’a yükseldi.
Toplam sanayi üretimi ise bu yıl şubat ayına kadar olan dönemde giderek hız kesen bir seyirle yıllık bazda tek haneli artışını sürdürdü. Büyük depremlerin etkisiyle sanayi üretiminde sert düşüş yaşanan Şubat 2023’ün baz etkisiyle bu yıl aynı ayda yıllık yüzde 11,1’le çift haneli artış kaydeden sanayi üretiminde, izleyen aylardaki değişimler ise genelde negatif seyretti. Sanayide kan kaybı, bu yıl hazirandan itibaren hızlanarak süreğen hale geldi.
Anılan ayda yıllık bazda 5 düşüş kaydeden sanayi üretiminde, temmuzda yüzde 3,9, ağustosta yüzde 5,2 ve eylülde yüzde 2,4 düşüş yaşandı. Sanayi üretiminde son dört aydır yaşanan kesintisiz düşüşte, yüksek faiz ve sıkılaşma önlemleri nedeniyle sanayicilerin krediye ulaşamaması, düşük kur nedeniyle ihracatçı sektörlerin sıkıntı yaşaması gibi progragram döneminde Türkiye, giderek artan oranda ürettiğinden daha fazla tüketti.
Bu yıl mayısa kadar olan dönemde iniş ve çıkış bazında genelde paralel seyir izleyen perakende satış ve sanayi üretim endeksleri izleyen dönemde ayrıştı. Hazirandan itibaren perakende satışlarda yukarı, sanayi üretiminde aşağı yönlü seyir güçlendi, makas giderek açıldı.
Bilgisayar ve iletişim aygıtlarında hızlı artış
Temmuz 2023 başından bu yılın eylül sonuna kadar olan dönemde tüketimde yaşanan artışlar harcama alanlarına göre farklı bir seyir izledi. Bu dönemde en yüksek oranlı artış yüzde 50,3’le bilgisayar, kitap ve cep telefonu gibi iletişim aygıtları grubundaki satışlarda yaşandı.
Bu harcama grubunu yüzde 38,3 artışla posta yoluyla veya internet üzerinden satışlar, yüzde 22,1 artışla eczacılık, tıbbi, optik, kozmetik ve kişisel bakım ürünleri, yüzde 21,4 artışla gıda dışı tüketim maddeleri izleAğırlık açısından en büyük paya sahip olan gıda, içecek ve tütün grubunda satışlar bu dönemde yüzde 10,2 artarken, ses ve görüntü cihazları, hırdavat, boya, cam, elektrikli ev aletleri, mobilya grubunda yüzde 0,7, tekstil, giyim ve ayakkabıda yüzde 5,9, akaryakıtta yüzde 6,3 geriledi.
Tüketim eğilimi - enflasyon ilişkisi
Fiyatlar genel seviyesinin sürekli artması anlamına gelen enflasyonun; mal ve hizmetlere olan talebin üretilenden fazla olması (talep enflasyonu), girdi maliyetlerinin yükselmesi (maliyet enflasyonu) ve enflasyonun artacağı beklentisi (psikolojik faktör) olmak üzere başlıca üç kaynağı bulunuyor.
Ekonomide üretilip satışa sunulan ürünlerin (arz) toplam talebi karşılayamaması durumunda fiyatlar yükseliyor. Talep enflasyonu genellikle para arzının artmasının tüketimi artırması sonucu ortaya çıkıyor.
Program döneminde kurların yatay seyri (TL’nin reel değerlenmesi) gerilettiği, vergi artışlarının ise tersine etki yaptığı maliyet enflasyonu belli bir düzeyde kalırken, enflasyonda düşüşün öngörülen hızda olmamasında, asıl talepteki canlılığın devam etmesi ve negatif bekleyişlerin yeterince kırılamaması etkili oldu. Üretim-tüketim makasının tüketim lehine açılması, yarattığı enflasyonist etki ile mücadelenin başarısını azalttı. Geçmiş deneyimler dolayısıyla enflasyonun düşeceğine inancın yeterince güçlenememesi de bir diğer olumsuz faktörü oluşturdu.