Enflasyonda bu yılı geride bıraktık, önümüzdeki yıllara bakalım

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Futbolda klasikleşen bir değerlendirme vardır: "Bu maç geride kaldı, önümüzdeki maçlara bakacağız." Bizim enflasyondaki durumumuz da biraz bu benzetmeyi andırıyor. 2014 yılını bir anlamda geride bıraktık sayılır. Her ne kadar yılın tümüne ilişkin rakamları görmeye daha bir ay varsa da, yıllık gerçekleşmeye ilişkin "tahminler" ve gidişat ortada. 

"Tahminler" diye vurgulama gereği duymamızın nedeni belli. 2015-2017 dönemi orta vadeli programına göre 2014 yılı TÜFE gerçekleşme tahmini yüzde 9.4 düzeyinde. Merkez Bankası'nın son enflasyon raporunda dile getirdiği tahmin ise yüzde 8.9. Diyeceksiniz ki, "Ha yüzde 8.9, ha yüzde 9.4, aralarında çok fark mı var sanki", haklısınız. Yarım puan da önemsenecek bir fark ama, asıl önemli olan öngördüğümüz hedefin ne kadar uzağına düştüğümüz.

Yıla yüzde 5.3'lük enflasyon hedefiyle başlayıp, Merkez Bankası'nın tahmini tutarsa üçte iki, OVP çerçevesindeki tahmin gerçekleşirse daha da yukarıda bir sapmayla yılı kapatmış olacağız. Kaldı ki, yüzde 9.4'ün üstünde bir gerçekleşme olasılığı da hiç yok değil. Her ne kadar böyle bir olasılık petrol fiyatlarındaki hızlı düşüşten dolayı pek gündemde değilse de, bunun kesinlikle söz konusu olmayacağı söylenemez.

2014'e yüzde 5.3'le başladık, yılı yüzde 9 dolayında bir oranla kapatacağız. TÜİK'in dünkü açıklamasına göre kasımda yüzde 0.18, ocak-kasım döneminde yüzde 8.65, kasım ayı itibariyle son bir yılda ise yüzde 9.15 artış gerçekleşti. Aralıktaki artışın yüzde 0.23'te kalmasıyla Merkez Bankası'nın tahmini tutacak. Aslında yılın bitmesine şunun şurasında bir ay kalmış, kıl tefsiri gibi ince hesaplara girmenin de pek alemi yok. Hedefin en az üçte iki uzağında bir gerçekleşme söz konusu. Yılı 5.3 enflasyonla tamamlarız diye düşünmüşüz, 9 dolayına çıkmışız; durumun özeti bu...

Ya önümüzdeki maçlar? 

2015 yılı için iki enflasyon hedefi olduğuna geçtiğimiz günlerde bu köşede yer vermiştik. 2015-2017 dönemi orta vadeli programına göre yüzde 6.3'lük, Merkez Bankası'nın son enflasyon raporunda dile getirdiği öngörüye göre yüzde 6.1'lik bir hedef söz konusu. İki oran olması bir yana, herhangi bir yıla başlarken ilk kez moda ya da saplantı haline gelen yüzde 5'lerden sıyrılmış olmamız önemli. 2015 için en azından daha gerçekçi oranlarla yola çıkılıyor.

Aslında yüzde 9'lardan yüzde 6'lara düşmek de pek kolay değil. Şu aşamada en büyük umut, kuşku yok ki petrol fiyatlarında pek de hesapta olmayan hızlı düşüş. Ama unutmamak gerekir, petrol fiyatlarındaki düşüş, akaryakıt fiyatlarına aynı ölçüde yansımayacaktır. Böyle bir yansıma gerçekleşirse, bu sefer de dolaylı vergilerdeki kayıptan dolayı maliye politikası pot verecektir. Ekonomiyi bir bileşik kap gibi düşünmek durumundayız. Dolayısıyla, "Petrol fiyatları düştü, oh ne ala, enflasyon da hızla gerileyecek"  beklentisi içinde olamayız.

Kaldı ki, bizde enflasyonu biçimlendiren tek etken petrol değil ki... TÜFE'de gıda ve alkolsüz içeceklerin yaklaşık dörtte bir payı var. Bu yıl enflasyonun öngörülenin çok uzağında gerçekleşecek olmasında da zaten bu tüketim grubu büyük etki yaptı. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda kasım ayı itibariyle yıllık fiyat artışı yüzde 14.37 oldu. TÜFE'de ortaya çıkan yıllık yüzde 9.15 artışın 3.52 puanı gıda ve alkolsüz içecekler grubundan kaynaklandı. 

Varsayalım 2015'te gıda ve alkolsüz içecekler grubunda fiyat artışı yüzde 10 oldu, endeksin yaklaşık yüzde 75'ini oluşturan diğer tüm mal ve hizmetlerin fiyatı ise hiç değişmedi. Bu durumda bile TÜFE yüzde 2.5 artacaktır.

Şu durumda 2015'te tarımda üretimin ve bağlı olarak fiyatların nasıl gelişeceği sorusunun yanıtı önem kazanıyor. Elbette petrol fiyatlarının düşmesi maliyet anlamında bir avantaj sağlayacaktır. Ama tarım üretimindeki maliyette temel belirleyicinin girdi fiyatları kadar, hatta kimi üründe ondan daha fazla üretimin miktarı olduğu ortada. 

Bu yıl, tarım üretimi, özellikle bazı ürünlerde adeta hiç yoktu. Ama üretimi düşük ürünlerin neler olduğu da önemli. Bir kayısı, bir dut üretiminin düşük gerçekleşmesiyle, bir buğday üretiminin düşük gerçekleşmesi aynı kefeye konulamaz elbette. Neyse ki, buğdayda da üretimin düşük kalması durumunda devreye güçlü yapısıyla TMO giriyor. Dolayısıyla, tarımda fiyatların bir yılda nasıl olup da yüzde 15'e yakın arttığını irdelerken, ürünlerin tarladan tezgaha geliş zincirini gözden geçirmek gerekiyor. Ama bunu yaparken, bu durum sanki yeni ortaya çıkmış gibi bir yapaylık sergilemekten ya da bunu yeni fark etmiş gibi davranarak cehalet ortaya koymaktan kaçınmakta yarar bulunuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar