Enflasyonda ‘adaleti’ neye borçluyuz?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) en çok tartışılan verilerinden birisi enflasyondur. Açıklanan rakamı düşük bulanlar, yapılan enflasyon hesabından kuşkuyla söz eder.
Bunun iki temel nedeni var. Birincisi enflasyon hesabına tüm Türkiye’de ailelerin bir yılda tükettikleri her türlü harcama kaleminin dahil ediliyor olması. Bu durumda ailelerin satın alıp da yıllarca kullandığı otomobil, buzdolabı, televizyon, mobilya, halı, perde gibi mallar da hesaba giriyor. Bu malların fiyatı yüksek olduğu için enflasyon hesabında hatırı sayılır bir etkisi oluyor. Oysa bu ürünlerdeki fiyat artışı, satın alındığı yıl dışında ailenin yaşadığı enflasyona bir etkisi olmuyor.
İkinci neden ise farklı gelir gruplarındaki ailelerin tüketim kalıplarının da farklı olması. Bu durum, gelir düzeyine göre herkesin fiilen maruz kaldığı enflasyonun farklı düzeyde olmasına neden oluyor. Özellikle gıda fiyatlarındaki artış yüksek olduğunda, yoksul kesimin gerçek hayatta yaşadığı enflasyon, TÜİK’in açıkladığından daha yüksek oluyor.
Ortalama asgari ücret düzeyinde bir gelirle geçinen ve Türkiye’nin en yoksul yüzde 20’si içinde yer alan ailelerin bütçesinde gıdanın payı yüzde 33.1 iken, en zengin yüzde 20’nin bütçesindeki payı yüzde 16.1. Gıdadaki fiyat artışı, en yoksulun enflasyonunu, en zenginin 2 katı etkiliyor. Zenginin enflasyonu ise otomobil ve akaryakıt fiyatlarından, eğitim, kültür ve eğlence fiyatlarından daha fazla etkileniyor.
TÜİK’in açıkladığı yüzde 20’lik gelir gruplarına göre tüketim harcamalarının ağırlıklarını dikkate alarak yaptığımız hesaplamaya göre 2013’te enflasyonda zengin ile yoksul arasında bir fark oluşmamış. TÜİK, 2013 enflasyonunu yüzde 7.4 olarak açıkladı. Bizim yaptığımız hesaplamaya göre asgari ücretle geçinen en yoksul yüzde 20 içinde yer alan ailelerin yıllık enflasyonu, yüzde 7.47 oldu. En zengin yüzde 20’nin enflasyonu ise yüzde 7.51 ile en yoksulun kıl payı üzerinde yer aldı. Buna göre sadece en yoksul ile en zenginin enflasyonu, genel enflasyonun üzerine çıktı.
Gelir dağılımında ikinci yüzde 20’lik grupta yer alan yoksulların enflasyonu yüzde 7.34 ile genel enflasyonun birazcık altında. Orta gelir grubunu oluşturan üçüncü yüzde 20’nin enflasyonu da yüzde 7.32 ile genel enflasyonun çok az altında. Orta-üst gelir grubundaki 4. yüzde 20’nin enflasyonu ise yüzde 7.41 ile genel enflasyona denk bir düzeyde gerçekleşti.
Enflasyonda zengin ile yoksul arasında, daha önceki yıllardan farklı olarak “eşit” bir durum ortayaçıkmasının nedeni, bir yandan gıda fiyatları ortalama enflasyondan daha fazla artarken, diğer yandan da otomobil, akaryakıt ve servis fiyatlarının kur artışı yüzünden göreli olarak daha hızlı yükselmesi.
Gıdadaki artış en yoksulun enflasyonuna 3.23 puan katkı yaptı. Yoksulun enflasyonunun yüzde 43’ü, yani neredeyse yarısı gıdadan kaynaklandı. Buna karşın en zenginin enflasyonuna da, 2.15 puanı özel otomobil harcamaları olmak üzere ulaştırma 2.42 puan katkı yaptı. Zenginin enflasyonuna en büyük katkıyı yüzde 32 ile ulaştırma yapmış oldu.
Enflasyonda gelir grupları arasında 2013’te ortaya çıkan adaleti, akaryakıt ve otomobil zamlarına borçluyuz. Yani ortada, yoksullar açısından umutlanacak bir durum yok.