Enflasyona bir de yaz sonunda bakmak lazım

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Fiyat hareketlerine ilişkin yeni veriler açıklandı. Haziran ayı enflasyon rakamları fiyat artışlarının hafifçe hız kestiğini söylüyor. Bir süredir yüksek dozundan ve hızından şikayet ettiğimiz enflasyonun bir tür düşme kulvarına girdiği izlenimi veren bu hareket kuşkusuz olumlu bir gelişme. Tadınızı kaçırmak istemem ama fiyat hareketlerinin değerlendirilmesinde biraz daha ihtiyatlı olmamız gerektiği kanısındayım. Bu gün gerilemiş gibi görünen enflasyonun encamı hakkında daha gerçekçi bir algıya sahip olmak için yaz sonunu beklememiz gerekir diye düşünüyorum.

Aslında yaz başlangıcı ekonomi açısından görece olumlu oldu denilebilir. Yılın ilk üç ayındaki tereddütlü tablo biraz toparlandı. Veriler sanki düzeliyor gibi bir izlenim verdi. Bu tabloya ısrarla ters düşen gelişmeler ise fiyatlarda oldu. Aylık bazda ölçülen enflasyon hızı bir önceki yılın son ayında başladığı yükselişini bu yılın mart ayına kadar sürdürdü, nisan ayında ise çok minimal bir düşüş görüldü. Birkaç senedir bu trend önemli bir değişiklik göstermedi. Kendi adıma bu gelişmeyi enflasyonun direnç kazandığı şeklinde yorumladım. Son olarak haziran ayı tüketici fiyatlarında görece daha yüksek dozlu (yüzde 10.9) bir düşüş olduğu açıklandı. Bu gelişme öne sürdüğüm katılaşma savının söylendiği anda geçerliliğini kaybettiği izlenimi verse de görüşümü koruyorum.

Türkiye ekonomisinin son yıllarda öteki ülkelerden negatif ayrıştığı en önemli (ve büyük alan) fiyatlardaki hareket deseni. Bu küresel krizden önce de böyleydi ama kriz sürecinde ve sonrasında ayrışma daha da vurgulu hale geldi. Ekonominin yapısı ve piyasa katılıkları göz önüne alınırsa fiyat hareketleri açısından gelişmiş ülkelerle farklı kulvarlarda yol alıyor olmamız sanırım anlaşılabilir bir durum. Buna karşılık ekonomik yapı, rekabet düzeyi ve piyasaların işleyişi açısından bize benzeyen gelişmekte olan ülkeler ile grubu fiyat hareketleri açışından aramızda büyük bir fark olmayacağını düşünmek mümkün. Ama, durum hiçbir zaman böyle olmadı sanırım. Belki arızi yıllar ya da aylarda aradaki ayrışma dozu biraz azalır gibi oldu ama bu süreklilik kazanamadı. Dahası, özellikle küresel kriz sürecinde ve sonrasında bu ülke grubu ile enflasyon hızı açısından aramızdaki açıklık hızla genişledi.

Özellikle küresel kriz ve sonrasında fazlasıyla belirgin hale gelen bu ayrışmanın araştırılması hem fiyat hareketlerinin karakterini anlamak hem de çareleri üzerinde kafa yormak açısından yararlı olabilirdi. Nedendir bilinmez işin bu yanına pek meraklı olmadık. Ayrışma mekaniğinin nereden kaynaklandığını bilimsel metotlarla pek irdelemedik. Enflasyonun aileler üzerindeki etkilerini irdeleyen birkaç araştırma ve yayın dışında ben de bu işe meraklanmadım doğrusu. Belki işin bu yanını ayrıntısıyla araştıranlar olmuştur ve benim gözümden kaçmıştır. Ayrışmanın daha belirgin hale geldiği küresel kriz ve sonrasında mekanik enflasyon değerlendirmeleri dışında fazla bir şey yapılmadı diye düşünüyorum. Bu tür araştırmalar daha yaygın ve derin biçimde yapılabilse Türkiye ekonomisinde fiyatların hareket desenini belirleyen etkenleri ve enflasyondaki katılaşmanın nedenleri hakkında da bilgi üretilebilirdi kuşkusuz.

Yazık ki bunları yapamadık. Genellemelerden kaçınamadık. Yine de bu genellemelerden bir tanesinin, en azından mevsimlik hareketlerin ayırt edilmesi açısından, işe yarar bilgi verdi düşünülebilir. Üstelik bu pek çok ülkede yaygın olarak kullanılan bir genellemedir. Kabaca şöyle özetlemek mümkün. Fiyat endekslerinin hesaplanmasında kullanılan mal gruplarının tüketiciler açısından bileşimi yıl içinde değişir. Buna tüketim kalıplarının mevsimler arasında değişmesi deriz. En basitinden, insanların tükettiği mallar arasında görece daha büyük ağırlıkla yer alan, yani daha çok tüketilen tarımsal gıda ürünlerinin nitelikleri ve dolayısıyla endekse giren fiyatları yaz başından itibaren geriler. Bunlar genellikle taze sebze-meyve niteliğindeki ürünlerdir. Tüketim desenindeki bu mevsimlik değişmenin fiyatlara yansıması sonucunda yaz aylarında hesaplanan fiyatlar ortalaması (enflasyon) önceki aylara göre daha düşük olur. Bu gelişme enflasyonun düştüğü şeklinde bir algı yaratır. Eğer bu mevsimlik hareket deseni ıskalanırsa "enflasyon düştü" diye mesnetsiz bir yargı çıkar ortaya. Oysa yaz dönemi bitip, insanların tüketim deseni bu kez ters yönde değiştiğinde fiyatlar ortalamasının hareket yönü de yukarıya döner, yani enflasyon yeniden hızlanır. Yıldan yıla hareket dozu farklı olmakla birlikte bu tür oynaşmalar her yıl tekrarlanır. Biz de bunu yaz başında "enflasyon düştü işte" diye sevinçle karşılarız, yaz sonunda süreç tersine dönüp, fiyat artışı (enflasyon) hızlanınca da kaçacak yer ararız. Oysa mevsimlik hareketleri nesnel olarak değerlendirip, bu oynaşmayı enflasyondaki katılaşma devam ediyor diye açıklasak bir adım daha atma imkanımız olacak. Algı ve çözümlemelerimiz daha açıklayıcı bir yöne devinecek, sorunu somut olarak tanımlayabileceğiz, olası çözümler hakkında bilgi üretmemiz de daha kolaylaşacak. Lafazanlıkla vakit kaybetmeyeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018