Enflasyon üzerine
Şant MANUKYAN / İŞ YATIRIM Global yüksek enflasyon korkuları şüphesiz yersiz değil ancak gelişmekte olan piyasalar ve gelişmiş piyasalar arasında ve gelişmiş piyasalarla ABD arasında enflasyonda yaşanan gelişmeler ciddi şekilde ayrışıyor. Öncelikle eğer enflasyonun Milton Friedman'ın söylediği gibi parasal bir sorun olduğunu kabul ediyor isek ABD'de bir stagflasyon korkusunun yersiz olduğunu görüyoruz (aksine deflatif güçler daha fazla). FED'in direk olarak müdahale edebildiği tek parasal büyüklük olan para tabanı 2007 başından bu yana sadece yüzde 2.86 artmış durumda. Daha hızlı arttığını bildiğimiz M2 ve tahmin ettiğimiz M3 gibi geniş bazlı parasal büyüklüleri genişleten ise FED'den ziyade finansal sistemin kendisi(idi). Ancak bankalar başta olmak üzere sistem ciddi anlamda hırpalandığı için artık kredilerde, borçlanma senetlerinde vs önemli daralmalar görüyoruz. Dolayısı ile önümüzdeki aylarda hatta yıllarda parasal göstergelerde daralma görmek şaşırtıcı olmayacaktır. 1970-80 döneminde yani gerçek stagflasyonun yaşandığı dönemde ABD'de enflasyon yüzde 12.3 (Aralık 1974) ve yüzde 14.8 (Mart 1980) zirvelerini görmüştü, işsizlik oranı ise mart 1975'te yüzde 9.0 kasım 1982'de ise yüzde 10.80'idi. Şu anda söz konusu oranlar sırası ile yüzde 4.2 ve 5.5. Yani her yüksek enflasyon, işsizlik ve düşük büyüme stagflasyon olarak adlandırılamaz. Aynı dönemde 'cost of living adjustment' (COLA) adı verilen enflasyon ayarlamaları nedeni ile ücretlerde ciddi yükselişler yaşanıyor ve fiyat kontrolleri uygulanıyor. 1982'lerde yüzde 20 olan sendikalaşma oranı yüzde 12.5 seviyesinde olduğundan olsa gerek artık insanlar "COLA"yı sadece bir içecek olarak biliyor. Fiyat kontrolleri ise tamamen gündem dışında. Konut piyasasında bir yıla yakın stok olması sadece konut fiyatlarını değil enflasyon endeksinde yüzde 40'a yakın ağırlığı olan kira kalemini de bastırıyor. Öte yandan enflasyon beklentilerinde ciddi bir yükseliş olduğunu da gözardı etmemek gerek ancak bu yükseliş emtia kaynaklı. Şayet Bernanke 1970'lerde görev yapan Arthur Burns gibi yanlış bir politika uygulamaz ise ABD'de enflasyonun ciddi bir tehlike olması söz konusu değil. Gelişmekte olan ülkelerde ise durum tamamen farklı bir noktada.