Enflasyon söylenecek söz bırakmadı, gerçeklere bakalım
Birinci gerçek; enflasyon tüm tahminleri boşa çıkaracak boyutta geldi. TÜFE yüzde 3.50 dolayında tahmin ediliyordu, gerçekleşme yüzde 6.30’u buldu. Böylece dokuz aylık artış yüzde 19.37’ye, yıllık artış yüzde 24.52’ye ulaştı.
2003 bazlı yeni seri TÜFE’de böylesine yüksek oranlar daha önce hiç görülmemişti. O yüzden 1994 bazlı eski seriye baktık, daha yüksek oranları ne zaman görmüşüz, diye. Her ne kadar iki seriyi karşılaştırmak pek doğru değilse de eldekiyle yetinmek durumundayız. Buna göre daha önce aylık en yüksek artışı yüzde 10.4 ile 2001’in nisanında görmüşüz. Yıllık en yüksek artış ise yüzde 24.9 ile 2003’ün temmuzunda gerçekleşmiş.
Yüzde 20.8’e ne kaldı ki!
İkinci gerçek; yeni ekonomi programında (YEP) yılın tümü için öngörülen yüzde 20.80’lik tahmin hayal oldu. Tabii ki buna bağlı olarak bir dizi başka göstergeyi, özellikle de gelecek yılların enflasyon hedefl erini yeniden masaya yatırma durumu ortaya çıktı. Ancak şu da bir gerçek, gelecek yıl işler biraz yoluna girerse bu yılki gerçekleşme yüksek olduğu için baz etkisinden dolayı yıllık enfl asyonun hızla gerilediğini de görebiliriz.
Ekimde ne olabilir?
Üçüncü gerçek; “Eylül böyleyse, fiyat artışlarının tavan yaptığı ekim ayında halimiz ne olur” sorusunu ister istemez sormaya başladık. Ekim aylarındaki fiyat artışı ortalama yüzde 2 dolayında. Yani 2 puan bir anlamda cepte! Eylüldeki tempoyla gidersek, henüz tahmin yapmak için erken belki ama ekimde TÜFE’de çift haneye yakın bir oran gelebilir.
Son dönemde ham petrol fiyatları da tırmandı gidiyor. Şu durumda kurda son dönemde sağlanan görece iyileşmenin etkisi petroldeki artışla törpülenmiş olacak ve enerji ithalatında bir ucuzlama, bir maliyet düşüşü görmemiz zorlaşacak.
Üretici yüzde 50’ye dayandı
Dördüncü gerçek; üretici fiyatlarındaki artıştan TÜFE’ye olan yansımayı henüz tam görmediğimizi söyleyebiliriz. Kaldı ki iki endeks arasındaki makas üretici fiyatları lehine giderek açılıyor. Yurtiçi üretici fiyatları endeksi eylülde yüzde 10.88 arttı, dokuz aylık artış yüzde 38.96’yı buldu, yıllık artış ise yüzde 50’ye dayandı. Yİ-ÜFE’deki yıllık artış yüzde 46.15 oldu.
Üretici fiyatlarından tüketiciye yansımada genel artış çok da önemli değil. Asıl bakılması gereken ara mallar ve enerji grubu. Bu gruplardaki durum bir felaket! Ara mal grubundaki fiyat artışı eylülde yüzde 10.26, dokuz ayda yüzde 41.75, son bir yılda ise yüzde 51.96 oldu. Enerji grubundaki durum ise çok daha vahim! Aylık artış yüzde 25.55, dokuz aylık artış yüzde 67.27, yıllık artış yüzde 78.29 düzeyinde.
Nobel bizim!
Beşinci gerçek; eğer birileri çıkıp üretici fiyatlarının bu iki önemli grubunda bu boyutlara varan fiyat artışının tüketici fiyatlarına yansımayacağını, yansımaması gerektiğini, yansıtılmaması gerektiğini söyleyebiliyorsa ve tabii ki bu gerçekleşebiliyorsa bunu söyleyenler daha şimdiden gelecek yılın Nobel iktisat ödülüne hak kazanmış demektir.
Bırakın siyasetçi konuşsun!
Altıncı gerçek; siyasetçinin vatandaşa moral vermek için kur artışının ekonomide bir tahribata yol açmayacağını, fiyatları fazla etkilemeyeceğini söylemesini ne yazık ki artık normal karşılar olduk. Hiç olmazsa sırtında yumurta küfesi olmadığını düşündüğümüz akademisyenler, gazeteciler gerçeğin böyle olmadığını artık görseler ya da görmek isteseler de gerçekler daha yalın bir şekilde dile getirilebilir olsa...
Ücret artışları ne olacak?
Yedinci gerçek; fiyatlardaki bu artış hızı yılbaşında yapılması gereken ücret zamlarıyla ilgili kaygıları daha da artırıyor. Geçenlerde asgari ücretin yüzde 25 dolayında artırılmasının gerekebileceğini yazdığımızda bu oranı yüksek bulan okurlar çıkmıştı. Gidişat, bu oranın bile aşılmasının gerekebileceğini ortaya koyuyor.
İşsizlik tırmanacak
Sekizinci gerçek; Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak yeni ekonomi programını açıklarken işsizlik oranının bir süre yüksek seyredebileceğine dikkat çekmiş, programda da bu açıklamayı doğrulayan oranlar yer almıştı. Ama öyle görünüyor ki yüksek ücret artışı gerektirecek bu ortam ve işlerin özellikle küçük ve orta boy işletmeler açısından çok büyük bir daralma göstermesi istihdamdaki düşüşü, dolayısıyla işsizlik artışını tahminlerin ötesine taşıyabilecek.
Kur artışı hızlanır mı?
Dokuzuncu gerçek; her ne kadar döviz kurunda şimdiye kadar yaşanan artış enflasyonun çok çok üstündeyse de, şimdi bu kez enflasyon kaynaklı bir kur artışı görülmesi söz konusu olabilir. Ancak enflasyon açıklandıktan sonra kurda ilk tepki olarak fazla bir hareket yaşanmaması bu yönde kayda değer bir hareketin olmayacağı şeklinde yorumlandı, en azından böyle bir beklenti doğdu.
TÜİK’in hakkı TÜİK’e...
Onuncu gerçek; TÜİK, oldum olası sayılarla oynadığı gerekçesiyle eleştirilir. Bir kişi hep ekmek yese, ekmeğin fiyatı da yüzde 50 artsa, onun için enflasyon yüzde 50’dir. Kitleler de en çok tükettikleri mal ve hizmetlerin fiyatından yola çıkarak, açıklanan enflasyonun gerçeği yansıtmaktan çok uzak olduğunu, buna da “TÜİK’in oranlarla oynamasının” yol açtığını iddia ederler.
İşte açıklanan eylül oranları, TÜİK’i bir kez daha akladı. Yapılan anketlerde yüzde 3.50 dolayında tahmin edilen TÜFE artışı yüzde 6.30 olarak ilan edildi. Bir dizi farklılıkları olduğu için TÜİK’in açıkladığı TÜFE ile bire bir kıyaslanmaz tabii ki ama İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı İstanbul’a ilişkin geçinme endeksi eylülde yüzde 4 arttı, yıllık artış ise yüzde 20’nin altında. Enflasyonu düşük göstermek isteyen şu durumda İTO mu yani!