Enflasyon nereye kadar düşebilir?

Geçtiğimiz yıl içinde %80 seviyesinin üzerine çıkan yıllık tüketici enflasyonu bu sene baz etkisinin de katkısıyla beraber gerilemeye devam ediyor. Hafta içinde %2.3 ile beklentilerin altında kalan nisan ayı enflasyonu ile beraber yıllık enflasyon %43 düzeyine indi.

TCMB ise son enflasyon raporunda yani ocak ayında piyasa ile paylaştığı %22.3 tahminini değiştirmeyerek yineledi. Yaşadığımız deprem felaketlerinin ardından artacak bütçe harcamaları, petrol fiyatlarının OPEC+ kararı ile yukarıda kalmaya devam ettiği bir senaryoda enflasyonun buraya kadar inmesi beklentisi ne kadar gerçekçi?

Tabii dolar kurunun ocak ayından buy ana serbest piyasada %10 değer kaybının yaratacağı gecikmeli fiyat artışı baskısı da es geçilmemeli.

Seçimlerin yarattığı belirsizlik ve yatırım araçlarının açıklanan ve hissedilen enflasyonun altında kaldığı bir ortamda öne çekilen tüketim talebi ekonomide çarkların dönmesini sağlıyor. Ancak diğer taraftan da talep kaynaklı enflasyon ile yaşamaya devam ediyoruz.

Sadece beklenti mekanizmasının bozulması ile beraber aylık bazda %3-%4 civarı bir patikada devam edeceğimiz beklentisi ile yılsonunda %40 ve altında bir rakam görmemizin zor olduğunu düşünüyorum. Ülkemiz için önemli bir girdi kaynağı olan turizm sezonuna gelinirken, gelen misafirlerin artan tüketim talebi anlamına geleceği de madalyonun diğer yüzünü oluşturuyor. Sözün özü, talep canlıysa ya da canlı kalması öncelik ise fiyat istikrarının sağlanması oldukça zor.

Geldiğimiz %43 seviyesinde dünyada gıda enflasyonunun 12 aydan beri üst üste düştüğünü de hatırlatalım, başta İstanbul olmak üzere Ankara’da çalışanların geçinme endeksini ölçen kurumların TÜİK endeksleri ile belirgin biçimde ayrışması ya da dünyada bizim gibi TL kullanan yegane ülke olan KKTC’de ölçülen enflasyonun çok daha yukarıda olması da düşündürücü.