Enflasyon düşmezse tasarrufun işi zor

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN [email protected]

4w5t.png

Tam bir ikilem içindeyiz. Bir yandan yıllık cari açığımız, öte yandan kemikleşmiş tasarruf yetersizliğimiz. 2015 yılsonu öngörülerinde 38 milyar dolar cari açığımız, GSYIH’nın yüzde 4.5’u düzeyinde sonuçlanacak. Merkez bankasının enflasyon hedefinden hükümetin faiz dışı fazla öngörülerine kadar, her konuda en önemli kazancımız petrol fiyatı gerilemesidir. Ham petrol 2015’i $45/ons ortalamayla değil de $90/ons şeklinde tamamlayacak olsaydı, cari açığımız 52 milyar dolar ve yüzde 6.1 seviye ile bizi dış finansmana çok daha bağımlı kılacaktı. Düşüşün kamu finansman yararı 14 milyar dolar. Tasarrufu yüzde1.65 artırdığımız zaman da cari açığın iyileşmesine eşdeğer bir sonuç elde edebiliriz. Ham petroldeki düşüş, bire bir tüketim talebindeki daralmadan kaynaklanmıyor olsa da sonucu deflasyonu artırıcı yöndedir. Oysa tasarruf artışı, çok daha sağlıklı bir reformist dönüşümünün uygulanmasına olanak da sunacaktır. Peki, tasarruf artışı büyük resimde nereye oturur?

Krizlerden korunmayı temin eden en temel güvence, sürdürülebilir sağlam politikalardır. Bu sistem de 3 ayak üstünde duruyor: a) enflasyon b) yapısal reformlar c) basiretli borçlanma. Tasarruf artışı, hem mali kesimin hem de reel kesimin borçlanmasında sağgörü için bizim için yükseltilmelidir. Öte yandan dış finansman gereksinimimizi de gizleyemiyoruz.

Bir taraftan tasarrufu artıralım istiyoruz. Öte yandan reel faizi farklı ölçü ve ölçütlerle veriyoruz. Bir analoji olarak irdelersek, nominal faiz düzeylerimizle bir top veriyoruz. Bunun sonuçları yerli vatandaş için pinpon topu, yabancı yatırımcı içinse basket topu oluyor. Reel faiz kazançlarını karşılaştırdığımız tablomuzda oklarla izleyebileceğiniz kutucuklarda şu farklılık ortaya konulmaya çalışılıyor: Birincisi Japonya’dan borçlanan yatırımcıdır. Yüzde 0.9 ortalama borçlanma faiziyle temin edeceği fon kaynağını, Türkiye’de sıcak para olarak plase edecek olsun. Ülke riskini üstlenmeyen bir bakışla, BIST ağırlıklı ortalama reposuna yönelebilir. Türkiye’den yüzde 9.58 kazanır. Ülkesine dönerken, enflasyon ve borçlanma maliyetini öder. Böylece, yüzde 7.85 reel faiz kazanca ulaşması mümkün olur. İkincisi Euro bölgesinden aynı yol izlerse yüzde 7.19 (Japonya’ya göre sınırlı düşüş, eksi enflasyondan kaynaklanmaktadır.) ve üçüncü ABD'yi tercih ederse yüzde 4.16. Kazancını Türkiye’de tasarrufa dönüştürmek isteyen Türk vatandaşı için reel faiz yüzde 2.89 düzeyinde kalır. 

Enflasyon düşmedikçe tasarrufun içi boştur. Nominal faizler yükseltilemez. Kamu borçlanma maliyetlerimiz artar ve yabancıya sunduğumuz reel faiz çok yükselir. Ne yapıp edip enflasyonu yüzde 5’e çekelim. Yapısal reformları uygulayalım. Takipçisi olalım. Reel kesimde aşırı borçlanmaya izin vermeyelim. Borçlanmamızda basireti öne çıkartalım. Bakın o zaman tasarrufun için nasıl dolacaktır? 

Kaynak: FED_ Monetary Policy Report July 2014, ECB _ Montly Report Jan 2015, BOJ_ Recent Economic and Financial Developments Jan 2015.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar