Enflasyon, büyüme ve işsizlik açısından zor dönem

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Önümüzdeki birkaç yıl enflasyon, büyüme ve işsizlik açısından sorunlu geçeceğe benziyor. Bu dönemde ABD ekonomisinde işler yolunda gittikçe bizim gibi ülkeleri bazı sorunlar bekliyor. Birincisi, ABD'de parasal sıkılaştırma ve faiz yükseltme sürecinin başlaması, Türkiye'nin de aralarında olduğu yükselen piyasa ekonomilerinin dış kaynak bulmakta eskiye kıyasla zorlanacakları anlamına geliyor. Bundan en çok etkilenecek ülkeler şüphesiz dış kaynak girişine çok fazla bağımlı olan ülkeler. Baş sıralarda Türkiye var. İkincisi, arz tarafında rahatlatıcı gelişmeler olmadıkça, büyüyen ABD ekonomisi petrol talebinin de yükselmesi demek; petrol fiyatlarına yukarıya doğru baskı oluşabilir. 

Geçen hafta haziran ayı enflasyon verilerini öğrendik. Temel enflasyona bakarsanız değişen bir şey yok. Tüketici enflasyonu ise yükseldi. Sorun, hem temel enflasyonun hem de tüketici enflasyonunun 2004'ten bu yana düşük olmayan bir ortalama etrafında bir yukarıya bir aşağıya dalgalanmaları. Bu ortalama, tüketici enflasyonu için yüzde 8.4, temel enflasyonu için ise yüzde 6.7 (I göstergesi). Haziran ayında tüketici enflasyonu yüzde 8.3, temel enflasyon ise yüzde 5.6 idi. Çok farklı değiller ortalamalarından. İhracat pazarlarımızdaki rakiplerimizden daha yüksek bir enflasyona sahibiz bu nedenle. Farklı bir ifadeyle, onlara kıyasla belirgin bir maliyet dezavantajımız var ve bu durum uzun yıllardır değişmiyor. Sorun şu ki, yaşamakta olduğumuz kur ve ham petrol fiyatları artışı süreci, hem temel hem de tüketici enflasyonunun bu ortalamalardan çok da farklı olmamasına yol açacak gibi görünüyor. 

Hafta başında mayıs ayı sanayi üretim verisi açıklandı. Birkaç rakamla durum şöyle: Yılın ilk beş ayında, bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde 2.1 oranında arttı sanayi üretimi. Oysa 2012'nin ilk beş ayındaki üretim artışı yüzde 3.3 düzeyindeydi. Daha kötü bir performans var. Dönem kısaltılırsa biraz daha olumlu bir tablo ortaya çıkıyor. Nisan ve mayıs ayında, yine bir yıl öncesinin nisan ve mayıs ayına kıyasla, yüzde 3.3 oranında artış var. Bu oran yılın ilk çeyreğindeki sanayi üretim artışının iki puan üzerinde. Salt mayıs ayı üretimine bakınca artış yüzde 2'ye düşüyor. Bu düşüklüğe takılmamak gerekiyor. Sonuçta bir aylık gözlem; sanayi üretiminde aydan aya böyle oynamalar normal. 

Hatırlarsanız ilk çeyrekte yüzde 3 oranında büyümüştük. Tarihsel ortalamamızın oldukça altında ama tahminlerin üzerindeydi. Bu 'sürprizin' arkasındaki temel neden kamu harcamalarının büyümeye verdiği katkıydı. Kamu harcamaları çıkarıldığında ise büyüme oranı sıfıra düşüyordu. Oysa sürekli kamu harcamalarına dayanarak büyümek, bütçeye getireceği yük nedeniyle sürdürülebilir değil. Arzu edileni, özel harcamaların büyümeyi tetiklemek açısından yetersiz kaldığı dönemde, bütçe olanakları el veriyorsa, kamu harcamalarının kısa süreliğine devreye girmesi. Arkasından da özel yatırımların ve özel tüketimin onu izlemesi.

Ne var ki özel yatırım harcamaları son dört çeyrektir düşüyor. Üstelik 2012'nin son çeyreği ile 2013'ün ilk çeyreğinde düşüş oranı çok yüksekti. İçinde bulunduğumuz ortamın belirsiz bir ortam olduğu açık. Faiz ve kur yükselişi ne kadar devam edecek? Dış kaynak girişi ne ölçüde azalacak? Açık ki bir çırpıda yanıtlanabilir sorular değiller. Belirsizlik, ekonomiye duyulan güvenin düşmanı. Böyle bir ortamda özel yatırımların hemen toparlanmasını beklemek gerçekçi değil. Önümüzdeki birkaç yıl boyunca son 60 yıllık ortalamanın altında bir büyüme beklentimin temel nedeni bu. Bu beklenti doğruysa, yüzde 10 civarında bir işsizlik oranı bizi bekliyor demek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018