Enflasyon böyle bir şey!

Levent AKBAY
Levent AKBAY AÇI KARŞI AÇI [email protected]

1 Ocak 2005 tarihinden geçerli olmak üzere TL’den altı sıfır atıldı. 1 milyon TL, 1 YTL olarak kabul edildi. Merkez Bankası’nın 2004 tarihli enflasyonu anlatan bir notunda “Yüksek enflasyon paranın alım gücünü azaltır ve aynı zamanda fiyat değişimlerini anlamayı zorlaştırır, örneğin Türkiye’de 1960’lı yıllarda 50-100 bin TL ile ortalama bir ev alınabilirken bugün bu para ile bir ekmek dahi alınamaması, enflasyonun alım gücünü zaman içinde ne denli azalttığının net bir göstergesidir” değerlendirmesi yapılıyor. Enflasyon sadece sabit gelirlilerin değil, şirketlerin, kurumların da dengesini bozuyor.

Şirketlerin verileri anlam yitiriyor, rasyonel hesap yapma yeteneği ortadan kalkıyor, aslında olmayan kârlar bile dağıtılabiliyor. Enflasyon dönemlerinde şirketlerin gerçek göstergelerinin bulunmasına ilişkin çeşitli yöntemler yok değil. Bunların en etkili ve çağdaş olanı da ‘enflasyon muhasebesi’.

Türkiye’de sadece 2004’te uygulanan ve sonrasında gündemden çıkan enflasyon muhasebesine ilişkin altyapı Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 29) “Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama maddesi adı altında enflasyon muhasebesinin genel ilkelerini sıralıyor. Burada öngörülen koşulların 2021’de gerçekleştiğini de unutmayalım.

Türkiye’de yasal altyapının hazır olduğu, ancak yapılan erteleme nedeniyle şirketlerin 31 Aralık 2023 tarihli mali tablolarında enflasyon muhasebesi uygulayabilecekleri de gelen bilgiler arasında. Bu Merkez Bankası’nın bağımsız denetimi ilgili kuruluş tarafından Uluslararası Finansal Denetim Standartları’na uygun olarak hazırlanmış, yapılan bağımsız denetim ‘Uluslararası Bağımsız Denetim Standartları’na göre yürütülmüş ve sonuçta ortaya bir rapor çıkmış.

Bu raporda; “UMS 29 uyarınca, bankanın fonksiyonel para biriminin yüksek enflasyonlu ekonomi para birimi (Türk lirası) olması nedeniyle, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın finansal tablolarına UMS 29 Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama standardı uygulanmıştır.

UMS 29 uyarınca Türkiye ekonomisinde yüksek enflasyonun varlığı ilk olarak 30 Haziran 2022 tarihinde sona eren ara raporlama döneminde tespit edilmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu'nun 4 Temmuz 2022'de yayınladığı enflasyon verilerine göre Türkiye'de Haziran 2022 itibarıyla Tüketici Fiyatları Endeksi'nin (TÜFE) üç yıllık kümülatif artışı %136 olduğu görülmüştür.

Buna göre, mali tablolar ve önceki dönemlere ait tutarlar Türk lirasının genel satın alma gücündeki değişimlere göre yeniden düzenlenmiş ve 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla Türk lirasının satın alma gücü cinsinden ifade edilmiştir” değerlendirmelerine yer verilmiş. Devamında ise “ 1 Ocak 2005 itibarıyla Türkiye'nin yüksek enflasyonlu olarak değerlendirilmesi sona ermiştir.

Bu tarihten önce edinilmiş veya üstlenilmiş, tarihi maliyet üzerinden ölçülen parasal olmayan kalemler ve özkaynak kalemleri, 1 Ocak 2005 tarihinden 31 Aralık 2022 tarihine kadar ilgili endeks uygulanarak düzeltilmiştir” İfadeleri kullanılarak yapılan değişiklikler sonrasında Merkez Bankası’nın enflasyondan arındırılmış gerçek performansı ortaya konulmuş.

Sonuç ne olmuş derseniz; Merkez Bankası’nın 2021’de 57 milyar 483 milyon lira olarak açıklanan net dönem kârı, düzeltmeler sonrasında 2 milyar 747 milyon lira olarak revize edilmiş. 2022’ye geldiğimizde Merkez Bankası’nın 72 milyar 21 milyon lira olan kârı 55 milyar 394 milyon lira zarar olarak revize edilmiş.

Kuşkusuz diğer performans göstergelerinde de büyük değişiklikler var. Anlaşıldığı kadarıyla, ‘enflasyon muhasebesi’ koşulların ortaya çıktığı 2021’den sonra uygulanmış olsaydı, bugün gerek bankacılık sektörü, gerek reel sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparken ayaklarımız daha fazla yere basacaktı!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Planlamaya geri dönüş 18 Eylül 2023
17. Madde 15 Eylül 2023
Asıl fren 2024’te… 13 Eylül 2023
Enflasyon birikirse!.. 06 Eylül 2023
Enflasyonda atalet 04 Eylül 2023
Kepenkler kapanmasın… 01 Eylül 2023