Enflasyon baskısı kalıcı olarak azaltılabildi mi?

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Enflasyon rakamlarını, kısa vadede biraz olsun geriletebilmek için benimsenen yaklaşımların ve olası yan tesirlerin bu sonuçta etkili olduğunu dikkate almak gerekiyor.

Hafta başında açıklanan Şubat ayı enflasyon rakamları, piyasa beklentilerinin altında çıkmış ve yıllık oranlar hafifçe gerilemiş olsa da olumsuz baskıların hafiflemeye devam edeceği yönünde pek güven vermiyor. Daha açık bir ifade ile beklentilerin düzelmesine ve geleceğe yönelik belirsizliğin azalmasına katkı yapmıyor. Enflasyon rakamlarını, kısa vadede biraz olsun geriletebilmek için benimsenen yaklaşımların ve olası yan tesirlerin bu sonuçta etkili olduğunu dikkate almak gerekiyor.

Açıklanan verilere göre Şubat ayında Tüketici Fiyatları yüzde 0,16 ve Yurtiçi Üretici Fiyatları ise yüzde 0,09 oranlarında artmış; yıllık oranlar ise sırası ile yüzde 19,67 ve yüzde 29,59 oranlarında gerçekleşmiş. Eğer finansal piyasalar talimatlı işlemler ile yapay bir şekilde yönlendirilmemiş, enflasyonla mücadele adı altında aktarım mekanizmaları olabilecek en yüksek düzeyde baskı altına alınmamış, tanzim satışları devreye sokulmamış, dolaylı vergi indirimleri uzatılmamış ve fiyatı yönlendirilen bazı önemli ürünlerde belirgin gerilemeler yaşanmamış olsa idi sonuç böyle olamazdı. Söz konusu eğilimlerin hiçbiri sürdürülebilir olmadığı için, beklentiler düzelmez ve belirsizlik azalmaz; tam aksine kırılganlık algısı yeni rekorlara yelken açabilir.

Ticaret savaşları, parasal normalleşme jeopolitik gerginliklerle güçlenen durgunlaşma, öngörüleri zorlaştırıyor

Ayrıca yerel seçimler sonrasına ilişkin olarak dikkate alınması gereken olası eğilimler, olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor. 2019 yılının ikinci çeyreği ve sonrasına ilişkin olarak, riskten kaçınma eğilimini besleyebilecek küresel belirsizlikler yüksek düzeyini korumaya devam ediyor. İyimser beklentiler ile geçiştirilmeye çalışılan ticaret savaşları, gelişmiş ekonomilerdeki parasal normalleşmeye ilişkin her türlü sürprize açık anormallikler, dindirilemeyen jeopolitik gerginlikler ve İran konusundaki olası gelişmeler ile güçlenen durgunlaşma eğilimi öngörü yapılabilmesini çok zorlaştırıyor. Böyle devam edilmesi çok zor, temel eğilimlerde ne tür ve ne şiddette değişiklikler olabileceği bilinmiyor.

Ülkemizde ise son aylarda ön plana çıkan ekonomi politikası uygulamalarına, yerel seçimler sonrasında ayını şekilde devam edilebilmesi pek olası görünmüyor ve öncelikler konusunda net bir fikir yürütülemiyor. Zira ön plana çıkan mevcut kazanımları azami oranda korumaya çalışalım ve oy kaybını engelleyelim anlayışı, kısa vadede geçerli olsa da zor kararların alınabilmesi konusundaki büyük sıkıntıyı gizleyemiyor. Siyasi tercihler ekonomik olanlar ile çelişiyor, para politikası uygulamaları ile kredi genişlemesi konusundaki temennilerin gerçekleşebilmesi kolay olmayacak gibi görünüyor. Enflasyonu kontrol altına almak adına işsizliğin yeni rekorlara koşmasına veya üretimi desteklemek adına enflasyon baskılarının artmasına karşı olanların, uzlaşarak ortak bir paydada buluşabilmesi kolay olmayacak gibi görünüyor.

Uluslararası Para Fonu ile flört edilmesi, iç ve dış siyasetteki gelişmeleri ne yönde etkiler?

Bir an için yerel seçimler sonrasında yapay olduğu bilinen ve aşırılık sınırlarını zorlayan eğilimlerin duraklamak zorunda kaldığını varsayarak sorgulayın! Finansal piyasalar hangi düzeylerde ve nasıl bir oynaklıkla nerede denge bulabilir, bu süreçte beklentilerde ne türden dalgalanmalar yaşanır? İstenmeyen eğilimlerden kaçınmak ve beklentileri kontrol altında tutmak adına Uluslararası Para Fonu ile flört edilmesi, iç ve dış siyaset konusundaki gelişmeleri ne yönde etkiler? Büyük olasılıkla, iç talep daralmaya devam eder ve makroekonomik görünüme ilişkin beklentiler düzelmez ve zorlamaya dayalı masallar pek bir işe yaramaz.

Şubat ayı enflasyon rakamlarının beklenenden iyi çıkması, geleceğe yönelik endişeleri hafifletmiyor. Kıt kaynakların israfı ve piyasa mekanizmasının çalışamaz hale gelmesi pahasına ortaya çıkan bu sonuç kimseyi rahatlamıyor. Yerel seçim endişelerini görmezden gelirseniz, sonuç üzerinde etkili olan yaklaşımların tutarlı bir yönünü bulabilmek de kolay olmuyor. Sorunları ağırlaştırmak pahasına sonucu geçici olarak farklılaştırmak türünden tercihler güven vermiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar