Enflasyon ataleti inatlaşmaya evriliyor
Okuyacağınız yazı, enflasyon içeriğine sahip ne ilk ne de son olacak. Ağustos ayına ait enflasyon verisi bir kez daha gösterdi ki, en erken ve iyimser yaklaşımla Aralık ayına dek enflasyon merkezli yatırım stratejileri oluşturmaya devam edeceğiz. Şu an için beklentiler, 2018 yılının ilk yarısında, yüksek baz etkisinin de yardımı ile birlikte dezenflasyonist ortamın oluşması yönünde şekillenmekte. Ancak iyimserliğin önüne geçmek istemem ama bir süre daha konuya temkinli yaklaşmakta fayda olabilir.
TÜİK tarafından Ağustos ayına ait enflasyon verileri açıklandı. %0.15 olan piyasa beklentisinin ve %0.20 olan Grup beklentimizin ötesinde %0.52 düzeyinde aylık performans gözlendi. Beklenti dahilinde Ağustos ayı ile birlikte yıllık kalemin çift haneye taşınacağı düşünülüyordu. Bu kısımda problem yok. Tartışma konusu ise, manşet ve çekirdek kalemlerdeki fiyat artışlarının beklentinin ötesinde gelişmeye devam etmesi. Farklı nedenleri olduğunu düşünüyoruz. Tartışalım.
Öncelikle farklı yazılarda da değinmeye çalıştığım üzere Mayıs 2013 ile Ocak 2017 arasında kur şokunun, daha bilinen ifadesi ile birlikte “TL’nin değer kaybetmesi” sürecinin etkileri hissedilmeye devam ediyor. Bunu özellikle hizmet grubunda gecikmeli şekilde görüyoruz. Ayrıca, malumunuz olduğu üzere, biraz da geçmiş dönem alışkanlıkları ile birlikte Türkiye’de TL’nin maliyeti konusu açıldığında akla ilk gelen kavram dolar/lira kuru oluyor. Burada yükseliş ya da düşüş varsa hikayeye bu kısımdan devam ediliyor. Esas bakılması gereken ise sepet kurun seyri. Bu tarafta son birkaç aydır dikkate alınması gereken bir yükseliş var. Kimin etkisi sayesinde? Euronun. Ocak ayında TCMB’nin devreye soktuğu sıkı para politikası uygulamaları çerçevesinde Şubat-Haziran dönemi arasında ortalama sepet kur değeri sürekli düştü. Yani, TL, 0.5 ABD doları ve 0.5 Eurodan oluşan sepet kur karşısında değer kazandı. Ancak, Temmuz ve Ağustos aylarında hareket terse döndü. Ortalama sepet kur değerleri sırasıyla 3.83 ve 3.85 oldu. Şüphesiz ki enflasyona euro kanalı üzerinden bir geçişkenlik sürecinin başında bulunuyoruz. İhracatımızın önemli bir kısmı –yaklaşık %50’lik bölüm- AB’ye yapıldığından paritedeki yukarı yönlü gelişmeler bizi dış ticaret kanalında pozitif etkiliyor. Bu nedenle parite yükselişinden mutlu oluyoruz. Ancak resmin enflasyon tarafından baktığımızda ayrı bir sorun baş gösteriyor.
Öte yandan bir diğer önemli konu ise ekonomideki canlanma. Teşviklerin etkisi ile birlikte Mart ayından bu yana özellikle de ikinci çeyrek içerisinde ekonomide toparlanma hızı artış gösterdi. Bunu enflasyon verisi ile birlikte aynı gün açıklanan PMI verilerinden de teyit etmek mümkün. Ağustos PMI rakamı 55.3’e yükselerek imalat sanayindeki genişlemenin devam ettiğini gösterdi. Son 6 yılın en iyi büyümesi, son 77 ayın en yükseği, Mart 2011’den bu yana görülen en iyi performans gibi farklı sıfatları da hak ederek. Artan ivmelenme ile birlikte şirketlerin maliyetlerindeki artışı fiyatlara yansıtma imkanları da genişledi. Çünkü, iç talebin canlılığı devam ediyor. PMI raporunun detayında da yer aldığı üzere, iç siparişlerdeki artış hızı ihracat siparişlerinden önde gidiyor. Bu nedenle gerek yeni maliyet artışlarını, gerekse de geçmişten gelen ve yansıtmak için uygun talep ortamının oluşmasını bekleyen kesim bu durumu fırsat olarak değerlendirmek isteyebilir. Bu, sağlıklı çalışan bir piyasa ekonomisi için gayet doğal bir istek, yadırgamamak gerek. Ayrıca, girdi maliyetleri de Aralık 2016’dan bu yana ilk kez arttı.
Enflasyon konusunda genel beklenti, TCMB’nin yönlendirmeleri doğrultusunda Eylül-Ekim döneminde olası hesaplama değişikliği kaynaklı artış ve çift haneye gelme yönündeydi. Bir kez daha sürprizi önden ve yukarı yönlü olacak şekilde yaşadık. Bu nedenle yılın son ayında bir önceki yılın aynı dönemindeki vergi artışlarının fiyatlardan çıkacak olması nedeniyle beklenen tek hane olasılığı da düşüş gösterdi. Ancak hala daha ihtimaller dahilinde.
İster 1-2 ay daha çift hanede kalıp 2018’in ilk yarısında %8’ler düzeyine çekilelim, ister Aralık ayında tek haneli seviyeleri test edelim. Her koşulda enflasyon ile mücadelede ciddi sıkıntıları olan bir ülke pozisyonunda olmaya devam ediyoruz. Bloomberg Terminal hesaplamalarına göre gelişmekte olan ülkelerin TÜFE ortalaması Haziran ayında %3.4. Rusya, Hindistan, Endonezya, Brezilya ve Güney Afrika’da takip edilen bant %2.5-%4.5. Emsallerimizin iki katı yüksek seviyelerdeyiz. Bu nedenle TCMB’nin uyguladığı para politikaları sıklıkla değişiklik gösteriyor ve belirsizlik oluşuyor. %5 patikası kısa vadede zor görünüyor. Belki de %6.5-%7 bandı 2-3 yıl vade için hedeflenerek bu şekilde yeniden yola çıkılsa daha iyi olabilir. Ya da çekirdek enflasyonu da örtülü bir şekilde hedefleyebiliriz. Tartışılabilir. Tartışılması da sağlıklıdır.