Enflasyon artışı durgunluğu derinleştirir
Gerek küresel gerekse ulusal düzeyde açıklanan son veriler ve yaşanmakta olan eğilimler belirsizlik ve kırılganlığın azalmadığına işaret ediyor. Son aylarda kayıplarını kısmen geri alan finansal piyasalar, şiddetli deprem yaratabilecek fay hatlarından biri olmaya devam ediyor. Zira ister pozisyonlarına aşık olduğu için deyin, isterse pozisyonları tarafından yönetildiği veya iyimser beklentiler yaratmak ve kredi açmazını hafifletmek için deyim sonuç değişmiyor; gerçekçi olamıyor, kıt kaynakları etkin dağıtamadığı gibi sorunların ağırlaşmasına hizmet etmek dışında bir şey yapamıyorlar. Bu durumda sorunların kaynağı durumundaki gelir dağılımı ve rekabet gücü sorunlarının ağırlaşması, kısır döngünün derinleşmesi kaçınılmaz oluyor...
2009 yılının ilk çeyreğinde ABD ekonomisi yüzde 5,7 oranında küçülmüş önümüzdeki hafta sonunda açıklanacak işsizlik oranının yüzde 9 düzeyini aşmış olabileceği tahmin ediliyor; başta petrol olmak üzere yükselen hammadde fiyatları ve düzenli olarak değer kaybetmeye başlayan dolar ise maliyet kökenli enflasyon beklentilerini hareketlendiriyor. Kısacası ABD'nin makro ekonomik görünümü iyi görünmüyor, son bir yılda yaşananlardan çok daha kötü günlerin yaşanma ihtimali giderek artıyor. Federal Reserve'nin itibarı hızlanan bir şekilde sarsılırken, ABD Hazine'sinin borçlanma imkan ve maliyetleri farklılaşıyor!.. Durgunluk aşılmasa, işsizlik artsa bile hiç olmaz ise mali sektörü kurtaralım ve kredi krizini çözelim derken enflasyon dinamiklerinin harekete geçmesi, genel durumun altı ay öncesine göre daha ciddi olması anlamına gelir. Fakat finansal piyasalar pozisyonu nedeniyle bu gerçeği fiyatlayamaz, tehlikenin büyümesini önleyecek tavrı sergileyemez...
Biraz geriye, 2004 yılının ilk yarısına dönüp anımsamaya çalışalım ABD ekonomisi sürdürülebilir olmayan bir şekilde yapısal sorunlarını ağırlaştırarak büyüyordu; talep kökenli enflasyon baskısı kendisini hissettirmeye başlamıştı. Amerikan Doları düzenli olarak değer kaybediyordu ve Euro'ya karşı 1,20 düzeyinin üzerine sıçramıştı; petrolün varil fiyatı ise 50 dolar düzeyini aşmıştı. Para politikasının iyice gevşetilmiş olması, menkul ve gayrimenkul piyasalarının balonlaşarak refah etkisi üretmesi talep artışını tetiklemiş enflasyon baskısı ciddileşmiş ve bir şeyler yapılması gerekmişti. 2004 yılı Haziran ayında Federal Reserve likiditeyi sıkmadan kısa vadeli faizleri ölçülü adımlarla yükseltmeye başladı, belli ki amaç balonları patlatmadan enflasyon baskısını zamana yaymak ve kısa vadedeki gelişmeleri kontrol altına almaktı. Pozisyonları tarafından yönetilen finansal piyasalar ABD Merkez Bankası'nın ne yapmak istediğini anlamak çabası yerine bildiğini okudu: Aşırı güven, batmalarına izin verilemeyeceği varsayımı bu süreçte etkili oldu.
Bugün ABD ekonomisi oldukça durgun, işsizlik artıyor ve talep yetersiz; kredi sorunu ise halen çözülmedi, fakat enflasyon baskısı harekete geçti. Dolar değer kaybediyor, fetrolün varil fiyatı 65 doları aştı; finansal piyasalarda özgüven yetersiz ve ABD Hazinesi'nin açtığı borçlanma ihalelerine yönelik ilgi sürpriz bir şekilde zayıflamaya başladı. Belli ki bazı oyuncular batmalarına izin verilemeyeceği varsayımına pek güvenmiyor, Merkez Bankası ve hazine itibar kaybederken daha tedbirli olma ihtiyacı hissediyor. Zira durgunluk ve enflasyonun birlikte yaşanacağı bir durumda kontrolün kaybedileceği kanaati güçleniyor, yetkililerin iyimser açıklamaları endişeleri gideremiyor.
Enflasyon ekonomik daralmayı hızlandırarak sorunlu kredi hacmini artırabilir. Enflasyon arttıkça kısa vadeli faizleri yükseltip yükseltmemek sorununu büyümesini önleyemiyor, fakat hazinenin yükünün kontrolsüz bir şekilde artacağını garantiliyor. Kısa vadeli faizler yükseltilse belki enflasyon endişesi azalacak, fakat başta hazine ve mali sektörde olmak üzere ekonomik daralmanın bilançolar üzerindeki olumsuz etkisi ağırlaşacak, kısır döngü oluşacak. Kısa vadeli faizler değiştirilmese önce FED'in itibarı azalacak ve enflasyonist baskı güçlenecek ve sonuç değişmeyecek...
ABD ekonomisine ilişkin bu durumun yaratacağı tsunami diğer ekonomileri de etkileyecek, ayrışma senaryoları bir kez daha çöp sepetine doğru yolculuk yapacak. Belirsizlik nedeniyle risk almayıp nakitte kalmak isteyenlerin elini yakmanın, güven bunalımının aşılması anlamına gelmeyeceği daha iyi anlaşılacak. Finansal piyasalar gelir dağılımı ve rekabet koşullarındaki olumsuzlukları görmezden gelip kredi krizini riskli ipotek senetleri ile ilişkilerindirmiş kendi açmazlarını tartışma gündeminden kaçırmıştı. Bu kez tüm sabit getirili menkul kıymetler tehdit altında ve yaratacağı sarsıntı muhtemelen daha yıkıcı olacak. Temeldeki sorunlar çözülmeden, parasal önlemler ile sorunların aşılamayacağı sıkıntı büyüdükçe daha iyi anlaşılacak...