Enerji güvenliği derken istikrarsızlık yaratmak!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

 

Küresel düzeyde tırmanış eğiliminde olan siyasi gerginliğin, zaten aşırı sorunlu olan ekonomik yapı üzerindeki etkisini sınırlamak üzere çeşitli müdahalelerin devreye girdiği bir haftayı geride bıraktık. petrol konusu ise bu gelişmelerin merkezinde olmayı sürdürdü. Piyasalar ABD kökenli siyasi hamleyi destekleyecek şekilde yönlendirilmeye çalışıldı. Bir yandan İran ve bu ülkeden petrol alan ülkeler üzerindeki baskılar artırıldı; diğer yandan petrol fiyatının yükselmemesi ve olası diğer yan tesirlerin kırılganlık yaratmaması için sözlü ve örtülü müdahaleler önemli düzeylere ulaştı. ABD Başkanı, dünyanın İran petrolüne ihtiyacı olmadığını açıklarken, pek çok ülke gerekirse stratejik rezervlerini kullanıma açacağını dile getirdi. Euro Bölgesi ise kurtarma fonu ve istikrar mekanizmasının toplam kaynağını 800 milyar euroya çıkaracağını açıklayarak olası kırılganlık artışını sınırlamaya çalıştı. Türkiye ise hafta sonunda elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yapılan yüksek oranlı zamla sarsıldı.
Bu aşamada sormak gerekiyor. Piyasaların tepki vermesini her yöntemi kullanarak engellemek belirsizlik ve kırılganlık artışını, beklentilerin bozulmasını önleyebilir mi? Kesinlikle hayır; olsa olsa bir süre için gerçekler ile görüntü arasındaki fark açılır; güçlülerle onlara teslim olmak zorunda kalan güçsüzler arasındaki dengesizlik büyür ve istikrarsızık artar...
Durumu daha iyi anlamak için bu süreçte ülkemizde yaşanan gelişmelere ve olası sonuçlarına bir göz atalım. İran'dan petrol alımını azaltma yönünde karar alındı ve enerji fiyatlarına zam serisi hızlandı. Merkez Bankası, Türk Lirası'nın değerinde ek bir olumlu gelişme olmamasına rağmen istisnai günden normale dönme, ortalama fonlama maliyetini yeniden geriletme yönünde adım attı. Bu gelişmeler Türk ekonomisini nasıl etkiler bir bakalım; makro ekonomik göstergelerde olumsuz sapma ihtimali artacak. Büyüme beklentileri aşağı yönde enflasyon ve işsizlik verileri ise yukarı yönde değişecek. Türk Lirası'nın ek değer kaybı ve faizlerin yükselmesi gündeme gelecek. İç talep daralacak, fakat cari açık yeterince küçülmeyecek, fakat bütçe gelirleri umulanın gerisinde kalacak. Dış ticaret hacmi daralacak ve dış finansman imkânları olumsuzlaşacak. Kamu ve mali kesimdeki görünümün gerçeği yansıtmadığı kanaati güçlenecek, beklentiler yolu ile piyasaları manipule etmek daha da zorlaşacak. Bunların olmayacağı beklentisi ile risk alanlar görece daha büyük kayıplara katlanmak zorunda kalacak... Korku ile alınan kararların başka korkuları tetiklemesi önlenemeyecek!.. Dış güçlere boyun eğip komşularla ilişkileri bozmayı göze almanın maliyeti sıkıntı yaratacak.
ABD Başkanı muhtemelen seçimlere yönelik bir kumar oynuyor. İran üzerindeki baskıyı artırıyor. Alınan veya alınabilecek önlemler ile belirsizlik ve kırılganlık artışının kontrol edilememesi durumunda çok ciddi sıkıntılar yaşanması riskini alıyor. Başarılı olursa yeniden seçilecek ve ABD'nin konumu güçlenecek, aksi olur ise seçilemeyecek ve küresel düzeyde kaotik bir döneme girilecek. ABD dahil herkes kaybedecek... Dünyanın İran petrolüne ihtiyacı olmayabilir, fakat yaşanan arz daralmasının fiyatları yükseltmesi ölenemez. Bunu bildikleri için stratejik rezervlerin devreye sokulacağı beklentisi ile bu olasılığın speküle edilmesini önlemeye çalışıyor.
Yine sormak gerekiyor, gelişmiş ekonomilerdeki talep artışının durmasına, hatta daralmasına rağmen petrol fiyatları neden yükseliyor? Bunun tek sebebi İran olabilir mi? Yanıt yine kesinlikle hayır oluyor. Parasal genişleme ile petrol başta olmak üzere emtia fiyatları arasındaki güvensizlik yaratan güçlü ilişki kırılamıyor; bu gelişmelerin her birinin diğerini beslemesi önlenemiyor. Petrol fiyatı yükseldikçe daha çok banka ve ekonomi sorunlu hale geliyor, bunları kurtarmak için yapılan parasal genişleme petrol fiyatını daha yüksek seviyelere sıçratıyor. Kırılganlığın artması ve istikrarsızlığın büyümesi önlenemiyor. Bu kısır döngü öncelikle güçlü olma peşinde koşanların destekçilerini yıpratıyor, evdeki hesapların çarşıya uymasını engelliyor. Son altı ayda Avrupa Merkez Bankası devreye girmesi, petrol fiyatları bugünkü seviyelerine gelir miydi?.. İran nükleer girişimlerini askıya alır ise tüm sorunlar çözülecek mi? Veya 1979'dan beri yaptığı gibi önce tansiyonu düşürüp sonra bildiğini okumaya devam eder ise ne olacak?..
Yıllardır Çin'in parasını düşük değerli tutması ve İran gibi bazı ekonomilerin girişimleri sorunların kaynağı olarak gösterildi. Sorun olarak gösterilenlerin de küreselleşme denilen kuralsızlık sayesinde var olduğu gerçeği ihmal edildi. Küresel düzeyde durgunluk aşılamıyor ve enflasyon baskısının yükselmesi önlenemiyor, olumsuzluklara bahane aramak ise sorunların ağırlaşmasını önleyemiyor. Avrupa parasal genişlemeye gitti, Çin parasının değerinin belirlenmesini kısmen piyasaya bıraktı ama hiçbir şey düzelmedi. İran'ın geri adım atması da sonucu değiştirmeyecek. ABD'nin bütçe açığı azalmayacak, ekonomisi durgunluktan çıkamayacak.
Ne dersiniz Çin, İran'dan petrol almaya devam eder ise, ABD onlara da ambargo uygulayabilir mi? Yapmaya kalkar ise sonuçları ne olur? Böyle bir olasılığa karşı ABD mi, yoksa Çin mi daha çok hazırlık yapıyor?... Unutmayın, belirsizlik ve kırılganlığın yükseldiği dönemlerde hücum oynayanların ve onlara boyun eğenlerin hâlâ yapma riski çok daha yüksektir. Çaresizce alınan riskler büyük hüsranların sebebi olabilir... Yaşam koşulları ağırlaşan geniş kesimleri yönlendirmenin daha kolay olabileceğini sananlar yanılıyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar