Enerji fetişizminin alemi yok!

Mehmet KARA
Mehmet KARA ENERJİ GÜNDEMİ [email protected]

Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin enerji tercihi ne olmalı sorusuna yerimiz elverdiğince cevap aramaya çalışmıştık. Orada enerji kaynağı tercihi merkezli bir cevap arayışı söz konusuydu ve yenilenebilir kaynaklara ağırlık vermenin gerek küresel trendler, gerekse dışa bağımlılıktan kurtulma çabası gereği kaçınılmaz olduğunu vurgulamıştık.

Bu kez meseleye enerjinin üretimi ve tedariki değil, kullanım/ tüketim cephesinden bakmaya çalışalım.

Evet, Türkiye birincil enerji kaynakları açısından dışa bağımlı. Çünkü eldeki bilgilere göre, bu ülke ulaştığı ekonomik büyüklüğün yol açtığı enerji talebini karşılayabilecek fosil yakıt rezervlerine sahip değil.

O halde gerek üreterek, gerek ithal ederek tedarik edilen enerjiyi en verimli şekilde kullanmak kritik öneme sahip. Dikkat, enerji tasarrufundan değil, verimliliğinden söz ediyoruz. Yani az kullanın da tasarruf edin demek durumu kurtarmaz. Çünkü tasarrufun da bir sınırı var.

Oysa verimlilik, tasarrufu da kapsayan çok daha geniş bir yaklaşım. O halde kim, nerede ne yapmalı? Biz başlayalım, herkes üzerine düşeni alsın kullansın.

Yakıt cimrisi taşıt araçlarının kullanımı özendirilmeli. Bunun için gerek akaryakıt satışından gerekse araç ithalatından ve satışından alınan vergilerle oynanabilir.

Enerji düşmanı elektrikli araç gereçlerin ithalatı, üretilmesi, satışı yasaklansın. Bu konudaki standartlar kamu ihale şartnamelerine girsin.

Enerji yoğun sanayi kolları zorunlu olmadıkça desteklenmesin. Birim enerjiyle en yüksek katma değeri sağlayacak iş kolları özendirilsin.

Sanayi yatırımlarında en verimli makina/ekipman kullanımı teşvik edilsin. Bu yüzden sabit yatırım tutarı artıyorsa, başlangıç yatırımın geri dönüş süresini kısaltacak mekanizmalar oluşturulsun.

Enerjiyi daha verimli kullanmayı sağlayacak inovasyon/yenilik ve buluş/patent gibi faaliyetler teşvik edilmeli. Büyük ölçekli marka ve şirketlerin bu tür çalışmalar yapan kuluçka aşamasındaki girişimlere sunacağı destekler vergi dışı tutulmalı.

İhracat yapan firmalar desteklenirken, ürünün enerji yoğunluğu ve ülkeye bıraktığı katma değer hesaplanarak, enerji verimli sanayi kollarına avantajlar sunulmalı.

Bu ve benzeri başka çözüm önerileri de akla gelebilir.

Ama özetle, Türkiye birim enerjiyle ne kadar yüksek değer üretirse o kadar iyi.

Enerji arz güvenliği sorununu aşmış bir ülkenin bundan sonraki hedefi, öncelikle bu olmalı. Yani enerjiyi ucuza maletmek ve verimli kullanmak.

Çünkü enerji sadece enerji değildir. Ekonomilerin suyu, gıdası, gübresi, ilacıdır. O yüzden de ülkenin genel yönelimine dair tercihinden bağımsız bir enerji fetişizminin alemi yoktur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar