Endüstri 4.0’ın serbestleştireceği sermayenin yönetimi
Bilim ve teknolojinin yarattığı yenilikler ekonomileri farklı bir verimlilik düzeyine taşıyacak. Özellikle bilişim, gömülü sistemler, üretim otomasyonu, makine ve sistem mühendisliği alanlarındaki gelişmelerle yaratacağı verimliliklerin ciddi miktarda “sermayeyi serbest bırakacağı” öngörülüyor.
Makinelerin, süreçlerin, sistemlerin bağlantılı hale gelmesi, optimum girdi kullanma olanaklarının artması, etkin kaynak tahsisi yapabilmenin koordinasyon koşullarını da değiştiriyor. Endüstrinin geleceğine ilişkin değer, beklenti ve davranışların yeniden yapılanacağına ilişkin güçlü göstergeler var.
Endüstri 4.0 tartışmalarını, yeniliklerin etkisi bağlamında da analiz etmeliyiz.
Endüstri 4.0 tartışmalarında üç temel yenilikten olumlu beklentiler kadar eleştirel yaklaşımlar da var.
Amacımız, Endüstri 4.0 tartışmalarında “Kurumsal kaynak tahsisi sürecine” dikkat çekerek tartışma gündeminde yer almasını önermektir.
Tutarlı bir strateji kavramına dayanmayan politikaların istenen sonucu yaratmadığını sayısız örneğinden biliyoruz. Endüstri 4.0 aşamasında doğru yönetişim yapabilmemiz için bütün bileşen ve bağlamları dikkate almalıyız. Kurumsal sermayenin tahsisi, kalkınma sürecinin büyük bütününün önemli bir parçasıdır; bu karar değişkeni zihinlerimizde netleştirmeden sağlıklı bir gelecek inşa etmemiz zordur.
Gündemdeki yeniliklerin kaynak yaratma performansı yüksektir. Kalkınma ve refah yaratmanın temel gücü sermaye birikimidir; sermayenin de kapsayıcı kurumlar aracılığıyla tahsis edilmesidir. Bu açıdan bakıldığında Endüstri 4.0 aşaması üç yenilik alanından etkilenecektir.
Söz konusu yenilikler; güçlendiren yenilikler, sürdüren yenilikler ve verimlilik yenilikleridir. (*)
1. Güçlendiren yenilikler
Yeni bir ürün, yeni bir metot geliştirildiğinde talep uyarılması aşmasındaki “geçiş sürecinde” üretilen mal ve hizmetler kitlelerden çok, harcanabilir gelirleri yüksek azınlıklar tarafından tüketilir. Mal ve hizmetlere az kişinin ulaştığı bu aşamada marjinal maliyetleri yüksektir; oluşturulan fiyat-maliyet dengesi, orta sınıfın satın alma gücünü aşar.
Genelikle karmaşık sistemlerle üretilen mal ve hizmetlerin yüksek maliyeti, birbirini izleyen yenilikler sonucu düşürülür; ürün ve üretim yöntemleri değişir; standart oluşur ve kitle üretimine uygun hale gelir. Bir başka yönüyle, süreçler yalınlaşır; sabit maliyetleri yüksek olsa da marjinal maliyetlerin düşmesi ölçek ekonomisi fırsatları yaratır. Ürünlerin yalınlaşması ve ucuzlaması, erişebilirliğini kolaylaştırır; tüketiciye erişebilirliği kolaylaştırır.
“Güçlendiren yenilikler” birbirini izleyen ve bütünleyen bir dizi yeniliğin biriken etkileridir. Öncelikle ürün ve üretim metotlarındaki güçlendiren yeniliklerin etkileri büyüktür. Metotlardaki değişme tedarik zinciri ve üretim süreçlerindeki karmaşıklığı yalınlaştırır. Yalınlaşan iş süreçleri, üretimin hız ve esnekliğini artırır. İşleme ve işlem hızının artması değer yaratma zincirindeki girdi maliyetlerini de düşürür.
Gözetim ve denetim olanakları gelişir; gerçek zamanlı geri-bildirimler ve gerçek zamanlı düzeltmelerle sistemin atık ve kayıplarını azaltır. Gözetim ve denetimin etkinleşmesi, ölçmenin yetkinleştirilmesini sağlar. Ölçmedeki her ince ayar, referans değerlerinin yeniden ayarlanması ve tanımlanması anlamına gelir.
Üretim sisteminde ölçmenin yetkinleşmesi, süreci tıkayan ayrıntıların keşfedilmesini hızlandırır. Keşfedilen ayrıntıların tanımlanması, sürecin betimlenmesi, öngörme ve önlem alma alanını genişletir; etkisini de artırır. Süreç betimlenebildiği için işi yavaşlatıcı etkenlerin ayıklanması kolaylaşır; karşılıklı-bağımlılıklar yoğunlaşır ve derinleşir. Böylece belli platformlarda üreticiler, alıcılar, sağlayıcılar bir araya gelerek arz ve talebin eşleşmesi sağlanır. Alışverişteki yoğunlaşma ve derinleşme, birikimi güçlendirir; geleceği güven altında gören insanlar servet ve sermayelerini daha etkin biçimde değerlendirir. Başlıklar halinde sıralanan bu oluşumlarda yer alan işgücünün profilinin niteliği de değişir.
Güçlendiren yenilikler ilk bakışta sıradan emeği açığa çıkarsa da, ekonomide “ağ etkisi” (**) nedeniyle yeni iş alanları ortaya çıkartır; orta ve uzun dönemde istihdama olumlu katkısı nedeniyle refahın yayılmasına katkı yapar: Ağ ne kadar genişse arz ve talep arasında o kadar daha etkin eşleşme sağlanır; veri ne kadar zenginse eşleşmeler de o derece başarıyla gerçekleştirilir. Ağ etkisi, aynı zamanda pazara giriş engellerini de oluştur.
2. Sürdüren yenilikler
Bugünün ürünlerinin dünkülerin yerini pekiştirmesini sağlayan da sürdüren yeniliklerdir. Sürdüren yenilikler ürünün işlevlerini geliştirir; performansını artırır. Üretim süreçlerinde, dağıtım sistemlerinde, satış ve satış sonrası hizmetlerde kapsamlı bir farklılaşma yaratmadığı için istihdam artırıcı etkisi sınırlıdır.
Sürdüren yenilikler, ürün farklılaştırmasına dayanır; farklılaştırma, endüstriyel ekonomi döneminin önemli rekabet araçlarından biridir. Üretilen mal ve hizmette kullanma kolaylığı yanında hız, esneklik, güvenirlilik ve konfor işlevlerini iyileştirir; ürünleri insan yaşamını kolaylaştırıcı hale getirir. Ayrıca, dayanıklılık değeri ekler; yarattığı albeni ile satış artırıcı etki de yapar.
Sürdüren yeniliklerin temel amacı “rakiplerin ataklarını” karşılayarak, tüketici nezdinde bir adım önde olmayı güven altına alabilmektir.
Sürdüren yenilikler sadece pazarlama odaklı değildir; kalite güveni kadar maliyette de tüketicininin koşullarını gözetir. Talebi uyarması için ürünlerin bir önceki versiyonundan belirgin farklılıklar içermesi gerekir; tüketici bu farklılığı bir bakışta anlarsa, ürünü tüketirken farkı hissederse, tavsiye yoluyla satış artırıcı etki de yapabilir.
Geçerli yapılara uyum düzeyi, değişen talepleri karşılama durumu sürdüren yeniliklerin özünü oluşturur. Sürdüren yenilikler çok fazla sermayeyi serbest bırakmaz, yeni yatırımlar yapabilecek sermaye birikimine çok fazla katkı yapmaz; ağırlıklı olarak ürünün pazardaki payını korur. Binek otomobillerinde tutan modeller sürdüren yeniliklere örnektir. Dayanıklı tüketim mallarında da bir önceki ürünün yerini alan yeni modeller sürdüren yenilikler kapsamında değerlendirilebilir.
Bir sonraki yazıda “verimlilik yenilikleri” ve “verimliliklere eleştirel yaklaşım” üzerinde duracağız.
(*) Clayton M. Christensen, “Kapitalist İkilem İçin Çözümler”, The New York Times / Sabah, 20.11.2012
(**) Marshall W. Van Aalstyne, Geofrey G. Parker ve Sangeet Paul Choudary, “Ürün Hatları, Platformlar ve Stratejinin Yeni Kuralları”, HBR/Türkiye, Nisan 2016