Endülüs'te yengeç dansı

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cem.top@dunya.com Yalnız sarı-lacivertli renklere gönül verenlerin değil, kırmızı-beyaza aşık çok büyük bir kitlenin yani hepimizin maçıydı Sevilla-Fenerbahçe karşılaşması. Şampiyonlar Ligi'nde ikinci tura yükselme başarısını ilk kez gösteren bu iki ekipten maç öncesi ağır basan taraf şüphesiz Sevilla idi. Aslında Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan karşılaşma yüreklerde tur ümitlerinin yeşerdiği, Sevilla'nın yenilmez olmadığını yaşayarak öğrendiğimiz bir maç olmuştu. Her ne kadar İspanyol ekibi Kadıköy'de temposunu skora göre ayarladıysa da Fenerbahçe ataklarında zafiyeti ortaya çıkmış ve özellikle tandeminde ciddi sorunlar yaşadığını açık etmişti. O maçta defansın göbeğinde oynayan Julien Escude-Ivica Dragutinovic ikilisi Fenerbahçe'nin kanatlardan getirip ceza sahasına gönderdiği her topta adam paylaşımı ve yerleşim hatalarına imza atmışlardı. Turun ikinci etabı düşünüldüğünde bu futbolcuların oynayıp oynamayacaklarına dair var olan şüphe, Manuel Jimenez'in bu bölgeyi son lig maçında olduğu gibi Mosquera-Lolo ikilisiyle kapatabileceğini düşündürüyor ve bu da bizi umutlandırıyordu. Ancak maç öncesi kadrolar açıklandığında gördük ki, her iki takım da ilk maçtaki onbirlerinden birer oyuncuyu değiştirerek sahaya çıkıyorlardı. Fenerbahçe Roberto Carlos'un sakatlığında zorunlu olarak o bölgeye Vederson'u monte etmiş, Sevilla ise ilk maçın 63. dakikasında yaptığı değişikliği bu kez baştan yapmış ve o kadrodan Duda'yı çıkartarak yerine Diego Capel'i sahaya sürmüştü. Açıklanan kadrolar tıpkı ilk on birlerde olduğu gibi, taktik anlayışların da aynı kalacağının işaretiydi. Neydi o taktik anlayışlar? Fenerbahçe her zamanki gibi 4-4-1-1 taktiğini benimseyecek, orta saha işlerliğini kazandığı anda da rakibine oyununu kabul ettirebilecekti. Defansın önünde görev yapan Aurelio ve Selçuk'un kazandığı toplar Alex'in şefliğinde değerlendirilecek, kanatlardaki Gökhan-Deivid ve Vederson-Uğur ikililerinin performansı da skor tabelasını tayin edecekti. İlk maçta Sevilla defans bloğunun özellikle yan toplarda çizdiği görüntü maçın gidiş atına duran topların da etki edebileceğini gösteriyordu. Buna karşılık rakip Sevilla da özellikle Diego Capel'i maç başında sahaya sürerek sanki Fenerbahçe'nin restine "rest" diyor, karşılaşma da kanatlarda üst düzey bir mücadele vaat ediyordu. İspanyol ekip sağ kanadından Daniel Alves-Jesus Navas sol kanadından ise Adriano-Diego Capel ikililerini kullanarak süratli biçimde topu rakip sahaya taşıyacak ve tıpkı ilk maçta olduğu gibi üçüncü bölgede Navas ile Capel içeri kat ederek Fenerbahçe'nin savunma dengesini bozmaya çalışacaktı. Orta sahanın ortasını parselleyen Poulsen ve Keita da hem Alex'i gözaltında tutacak hem de Aurelio ve Selçuk'la savaşacaktı. Bu noktada Fenerbahçe'nin bir kişi fazla olması avantaj sayılabilir miydi? Kadıköy'deki maçta zaman zaman silik futboluna şahit oldğumuz Sevilla'nın evinde bir başka oynadığı da maç öncesi herkesçe kabul edilen bir gerçekti. La Liga'da aldığı 12 galibiyetin yüzde 69'unu (9 maç) Ramon Sanchez Pizjuan Stadı'nda alan rakip aynı zamanda evinde 2.61 gibi yüksek bir gol ortalaması da tutturmayı başarmıştı. Bu açıdan bakıldığında Sevilla'nın gol iştahı hem avantaj hem de dezavantajdı. Tabii Fenerbahçe'nin kontraya çıkabildiği ölçüde bir avantaj... Beklenen Sevilla fırtınasının kopması gecikmedi. Başlama düdüğüyle birlikte Fenerbahçe yarı sahasına yerleşmeye çalışan rakip, ilk on dakika sonunda iki sarı kart kalesinde de iki gol gören sarı-lacivertlileri adeta sürklase etti. Uzaktan atılan bu iki golde ilk göze çarpan kaleci Volkan'ın akıl almaz hataları oldu. Onuncu dakikadan sonra 2-0 geriye düşen Fenerbahçe, Sevilla'nın temposuna artık tempo yaparak karşılık vermek zorundaydı. Bu dakikadan sonra rakip yarı sahada daha fazla görmeye başladığımız Fenerbahçe; Aurelio, Deivid ve Uğur Boral'ın ataklara katılmasıyla birlikte rakip kalede tehlikeler yaratmaya başladı. Oyunun bu bölümünde özellikle Deivid'in serbest adam gibi tüm rakip yarı sahayı dolaşması Sevilla açısından problem teşkil ettiği kadar Fenerbahçe için de bir handikaptı. Toplu ve topsuz oyunda İspanyol ekibin defans organiasyonunu bozan Brezilyalı futbolcu aynı zamanda sağ kanatta Gökhan Gönül'ü Adriano ve Capel ile baş başa bıraktı. Geri koşmada problemler yaşayan Uğur Boral'ın da Vederson'a benzeri sıkıntıları yaşattığını söyleyebiliriz. Özellikle 15. dakikadan sonra maç öyle bir şekil aldı ki, ya Fenerbahçe golü bulup maça ortak olacaktı ya da Sevilla üçüncü golü bulup Fenerbahçe'nin umutlarını kıracaktı. 20. dakikada Fenerbahçe'nin kullandığı köşe vuruşunda Sevilla defansının ilk maçtan bu yana anlattığımız yan top zafiyeti nüksetti ve topu önünde bulan Deivid, Fenerbahçe'yi tura ortak etti. Gelen golün İspanyol ekibi ne denli tedirgin ettiği skorun 3-1'e geldiği 41.dakikaya kadar olan süreçte rahatça gözlendi. Takım savunmasını ön plana çıkarmaya çalışan Sevilla'ya karşılık Fenerbahçe özellikle Uğur Boral'ın kanadından toplar getirerek Kezman, Alex ve Deivid'e uygun pozisyonlar hazırlamaya çalıştı. Fenerbahçe adına bu dakikalarda bir gol bulunabilse belki de Sevilla paniğe kapılarak takım disiplinini kaybedecek bu da turun gelmesini kolaylaştıracaktı. Ancak 41'de sağ kanattan Daniel Alves'in ceza sahasına ortaladığı topu göğsüyle indiren Kanoute dönüp vuruşunu yaptı, Gökhan'a çarpan top Volkan'ı kontrpiyede bıraktı: 3-1. İkinci yarıya baskın ve etkili başlayan taraf yine sarı-lacivertli temsilcimiz Fenerbahçe oldu. 49'da yine bir yan topta Alex'in kafası dışarı çıktı. Bu yarıda Fenerbahçe rakip yarı sahaya daha fazla adamla gidiyor aynı zamanda bloklar arasındaki mesafeyi de açmamaya çalışıyordu. Jimenez'in talebeleri ise ayağa oynayarak oyunu soğutuyor ve pas trafiğinin sonunda mutlaka kanatlardaki Capel ve Navas'ı bulmak istiyordu. Bu yarıya özgü bir başka taktik değişiklik de Sevilla'nın Kanoute'yi zaman zaman orta sahaya çekerek Keita ve Poulsen'in önünde playmaker gibi kullanmasıydı. 63'te Selçuk-Semih değişikliği ile 4-3-1-2'ye dönen Zico gol için risk alıyor, çok adamla yarı sahasında bekleyen Sevilla ise bu hamleye 78'de Renato-Luis Fabiano değişikliği ile 4-5-1'e dönerek cevap veriyordu. Jimenez'in bu müdahalesinden yalnızca bir dakika sonra bir başka duran topta Deivid topu ağlara gönderince, skor 3-2'ye geliyor ve İspanyol teknik adamın planları suya düşüyordu. Kalan bölümde skorun getirdiği psikolojik etki her iki takımı da baskı altına alınca oyunu kontrol eden taraflar maçı uzatmaya götürdüler. Uzatmaya Poulsen-Maresca değişikliği ile başlayan Sevilla orta sahadaki mücadeleci ikilisini tazeledi. Ancak takımının bu takviyelere rağmen oyunu tutamadığını gören Jimenez Kone'yi sahaya sürerek yeniden çift forvetli sistemine döndü. Zico ise Uğur Boral ve Alex'in yerlerine Kazım ve Ali Bilgin'i oyuna dâhil ederek tartışılacak bir karara imza attı. Maçın penaltılara kalması halinde Alex'i oyundan almak akılcı bir hamle sayılabilir miydi? Nitekim 15'er dakikalık iki uzatmada çok ciddi bir gol pozisyonu yaşanmadı ve tur penaltılara başka bir deyişle şansa ve kalecilerin ellerine kaldı. Penaltılarda Volkan devleşti, Sevilla küçüldükçe küçüldü ve Türk futbol tarihinde bir başka sarı sayfaya bu kez lacivert bir kalemle yepyeni bir öykü yazılmaya başlandı. Teşekkürler Fenerbahçe! İlk maç sonrası yaptığımız ve aşağıda okuyacağınız tespitlerde bizi yanıltmadığın ve 70 milyon yüreği sevinçle havalara zıplattığın için: "İspanya'da oynanacak rövanş öncesi 3-2'lik galibiyeti yeterli görmeyenler olabilir. Doğrudur, iki ayaklı maçların ilk ayağını evinizde oynar ve 3 gollü galibiyete rağmen rakibinizden 2 gol yerseniz bu bir dezavantajdır. Ancak Sevilla-Fenerbahçe rövanşı bu genel kabulün dışında gelişecek bir maç olabilir. Çünkü Sevilla takımının defansı Ramon Sanchez Pizjuan Stadı'nda da Fenerbahçe'den gol ya da goller yiyebilir ve bu da kimseyi şaşırtmaz. Buradan hareketle maç 2-2 bitseydi dahi Fenerbahçe'nin tur şansının devam edeceğini ve 3-2'lik skorun sarı-lacivertliler açısından dezavantaj değil, avantaj olduğunu söyleyebiliriz. Rövanşta Sevilla'ya turu getirebilecek skorlardan birisi 1-0'lık galibiyet ancak bu maçı izledikten sonra ikinci maçın bu skorla bitmesi pek ihtimal dâhilinde görünmüyor. Bugün izlediğimiz ve Adriano, Escude, Dragutinovic, D.Alves'ten oluşan Sevilla savunması ideal tertipte devamlı oynayan bir dörtlü. Ve bu dörtlüye bakarak diyebiliriz ki, Fenerbahçe'nin tur umudu taşımaması için bir sebep yok! Sarı-lacivertliler deplasman atmosferini fobiye dönüştürmez ve akıllı oynarlarsa İspanya'dan turu alıp gelebilirler."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016