Endişelerim var benim

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

55 yaşına gelmişsin, eh yaş kemale erme­se de yaklaşmış; bu saatten sonra çok mu büyük beklentilerin var hayattan diye biri­si sorsa bana, elbette var derim. İnsanın ha­yattan beklentileri sadece kendisi için mi ol­malı, ailesi için, sevdikleri için, vatanı için ve elbette dünya için.

Şöyle bir etrafa bakmaya dünyadan başlasam diyorum, dünya karışık. Bir tarafta anlamsız gerçek savaşlar devam ederken, öte tarafta koltuk savaşları; halen dünyada açlıktan ölen yüzbinler, gelir dağı­lımında bir türlü daha fazla denge sağlana­maması, tükenen kaynaklara rağmen doğa­yı koruma adına halen yeterince duyarlı bir toplum olunamayışı, gibi, gibi, gibi.

Ülkemi­ze dönüyorum, hangi birinden başlasam di­ye karar veremediğim pek çok konu başlığı. Her birisi ayrı bir makale konusu. Ekonomi­den söz etsem başka, sosyal problemlerden bahsetsem bambaşka. İyi giden şeyler de var elbet, ama nedense yaşadıklarımın ve oku­duklarımın etkisi ile ortaya çıkan ruh halim, benim her sabah biraz daha endişe ile uyan­mama neden oluyor.

Dış ticarette endişelendiren rakamlar değil, izlenecek politikalar

Örneğin Haziran ayı dış ticaret rakam­ları açıklandı ve dış ticaret açığında önceki aylara göre artış meydana geldi ve bu durum beni endişelendirdi. İhracat geçen yılın Ha­ziran ayına göre yüzde 10,6’lık bir düşüşle 18,6 milyar dolar olurken, ithalat yüzde 4,1 gerilemeyle 25 milyar dolar olarak tamam­landı.

Bu rakamlara göre dış ticaret açığı Ha­ziran ayında yüzde 21,4 artışla 6,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Doğal olarak dış ti­caret hacmi de aynı dönemde yüzde 6,9 ora­nında azalarak 43,6 milyar dolar oldu. As­lında beni endişelendiren durum bir ayın rakamlarına bakılarak ortaya çıkan negatif tablo değil. Haziran ayında bayramın olması nedeniyle pek çok işletme 9 gün üretimi ve ihracatı ya durdurdu ya da kıstı, dolayısı ile rakam düştü.

Ancak elbette kur etkisi ile za­ten bir parça düşeceği öngörümüz de üzeri­ne eklenince ortaya da böyle bir tablo çıktı. Beni endişelendiren asıl husus ise bundan sonrası ile ilgili. Zira dış ticaret açığı ile il­gili olarak bu ay ilginç bir durum gerçekleşti ve Ticaret Bakanımızın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten de bir açıklama geldi. Şimşek,” Haziran’da dış ti­caret açığının, geçici olarak takvim etkisiy­le arttığına işaret ederken, geçen yılın aynı ayına göre yıllık açık ise 31 milyar dolar ge­riledi. Bu yıl dış dengede önemli bir iyileşme sağlayacağız.

Bunun kalıcı hale gelmesi için enerjide dönüşüm ve yeni sanayi politikası kilit rol oynuyor, hedefimiz cari açığın mil­li gelire oranını kalıcı olarak yüzde 2,5’in al­tına çekmektir.” derken bu açıklamaları ile endişelerimi daha da körükledi. Neden di­ye merak edeceksiniz, çünkü bu durum ba­na her geçen gün üretimin de ithalatın da ge­lecek yeni vergi yükleri ile daha da zorlaşa­cağının, ithalatı zorlaştırma yöntemi ile dış ticaret açığının kapatılmaya çalışılacağının, büyük resmin ise kaçırılacağının sinyalleri­ni veriyor.

Bu sıra yeni vergiler ile gündem­den hiç düşmeyen Sn.Şimşek’in dış ticaret açığını kapatma yönündeki formüllerinde asıl üzerinde durması gereken hususun üre­ticinin üzerindeki yükü azaltmak olduğunu, başta enerji olmak üzere üretim maliyetleri­ni arttırıcı değil, bilakis azaltıcı tedbirlerin öncelikli olması ile ancak dış ticarette kalı­cı iyileşmenin sağlanacağının altını çizmem gerekiyor. Enflasyon ile kurun başabaş yol almadığı durumlarda ihracatın da artmasını beklemek mucizeden öteye ne yazık ki geçe­meyecektir. Üretim artmadan ne ihracat ar­tar, ne de kişi başına düşen gelir yükselir.

Enflasyon oranı değil, oranlar arasındaki fark beni endişelendiriyor

Bir diğer endişem ise açıklanan enflasyon rakamlarına ilişkin. TÜİK’e göre Haziran ayı enflasyonu %1,64 ve yıllık enflasyon %71,60 iken, İTO’ya göre bu rakamlar %3,42’ye %82,14, ENAG’a göre ise %4,27’ye %113,08. Herkesin baktığı yer farklı, ama herkesin ya­şadıkları aynı. Enflasyonu doğru tespit ede­memek beni endişelendiriyor. Zira gerçek bir veriye ulaşamadığımız taktirde, ne alı­nan tedbirlere, ne memur ve emekli maaşla­rına, ne de kira zamlarına ilişkin açıklanan veriler insanları tatmin etmeyecektir. Ülke­mizin kronik sorunlarından bir tanesidir ve­rilerde yeknesaklık sağlayamamak. Bu veri bir de enflasyon olunca endişelenmemek el­de değil. Gri listeden çıkmamızın pembe tab­losuna kapılmak yerine önce verilerimizi da­ha doğru okumamız gerektiğini söylemeden edemeyeceğim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sezon sonu, sezon başı 13 Aralık 2024
Devalüasyon olmadan olmaz 06 Aralık 2024
Sermaye göçü 29 Kasım 2024