En zayıf halkamız şu genç işsizlik

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN [email protected]

Bir Çin atasözü; zincir, en zayıf halkası kadar güçlüdür der. Kriz yerel de, olsa küresel de olsa zayıflıkları öne çıkartır. Jeopolitik de olsa, ekonomik de güçsüzlüklerimizi, zafiyetlerimizi ve nefsani kırılımlarımızı serer ortaya. 

Bizim için en zayıf halka olan işsizlik, içinden çıkılmaz iki büyük kördüğümü ifade eder. Bunlardan biri işgücüne katılım oranı, diğeriyse genç işsizliktir. İşgücüne katılım, kadınımızın iş ortamından uzak kalmasının yapısal bir yansıması şeklinde çıkar karşımıza. 70/30 oranındaki erkek kadın işgücü paylaşımımız, bizi ancak yüzde 50 gibi bir işgücü katılımına götürebilmektedir. Halbuki bizim de küresel normlara yaklaştığımız bir koşul için yüzde 65’li seviyeleri yakalamamız gerekli değil midir? Zaman ve koşullar değişse de bu değişmez. Hiçbir kriz öncesinde ya da sonrasında bu yapısal açmaz değişmez. İkinci büyük kördüğümüz olan genç işsizlik böyle değildir. Neslin devamı gençlerimizin işsizliği, bugüne dek karşılaşılmış her krizin istisnasızı olmuştur. Ocak 2007-Nisan 2015 dönemini ele alalım. Bu 100 aylık dönemde gerçekleşen yüzde 18.3 ortalama genç işsizlik, genel işsizliğin yaklaşık 2 katıdır. Bu düzey, Avrupa’nın kriz gediklileri İspanya ve Yunanistan’la boy ölçüşebilecek düzeydedir. Eylül 2008’de çöken Lehman Brothers’ın hemen ardından hızla ortalamanın üstüne tırmanan genç işsizliğimizle, 4 gencimizden 1’inin işsizliğine tanık olmuştuk. 

Ekim 2008 ile başlayan genç işsiz artışı Mart 2009’da yüzde 25’i bulmuş, Şubat 2010’daysa yüzde 23.5 ile daha minik zirveyi teyit etmişti. Ve yüzde 18.3 ortalamanın üzerinde kalıyor olmak Mart 2011’e kadar sürmüştü. Yabancı sıcak para yatırımının ya da teknik terimiyle carry trade’in Türk Lirası’nda pozisyon açtığı bir dönem için ortalamanın altına sarkıldıysa da artış eğilimi maalesef korunmuştur. Nihayet, Temmuz 2014 ve Mart 2015 arasında yine ortalamanın üstüne çıkılmıştır. Ve bu genç işsizlik grafiğinden ulaştığımız sonuç şudur: Kabaca beş gencimizden birisi gençlik sorunlarının, gelecek umutlarının, geçmiş birikimlerinin içinde kendi kaderlerine terk, kendi acılarıyla boğuşmaktadır. 

Peki, genç işsizlik Yunanistan’da mı bizde mi daha büyük bir sorundur? Jeopolitik risklerimize bakılırsa, Türkiye’de daha büyük. Yunanistan’ın ekonomik sorunlarının işsizliğe olan izdüşümü şeklindeki genç işsizleri, bizim ekonomik krizde verdiğimiz genç işsizlikle benzeşik bir sınırlı sosyolojik etkiyle sonuçlanabilir. Oysa bizde öyle mi? Bizim için genç işsizlik, uyuşturucu gibi kötü bir alışkanlıkla kol kola girip terörizme kayabilmeyi ifade eder. İspanyol, Yunan, Türk; hangi ırk olursa olsun genç işsizlik ülkeler için önemli bir sorundur. Yüzümüz, gözlerimiz ne renk olursa olsun; gözyaşlarımızın hep berrak bir kristal damlacıktan ibaret değil midir aslında?

wqergvb.png

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar