En ucuz emek ile Ekonomiyi sürdürme Politikası istiham sorununu Büyütüy
Her şeyin başı üretim.
Üretim demek yüksek katma değer yaratmak demek.
Yüksek katma değer üretimin her aşamasında çıktı fiyatı ile girdi fiyatı arasındaki farkı büyütmek demek.
Örneğin girdi 20 ise çıktı 100 Olacak. Aradaki katma değer farkını mülk sahibi,emekçi,para sahibi ve müteşebbis, "kira/ücret/faiz/kâr" olarak paylaşacak.
Katma değerlerin toplamu milli geliri artıracak. Ülke ekonomisi büyüyecek.
İnsanların geliri artacak. Daha fazla tüketecekler.talep yaratacaklar. Refah toplumu ortaya çıkacak.
Özet olarak üretim (katma değer artışı/büyüme) iş yaratacak, aş yaratacak.
Geliniz görünüz ki büyüme bizde iş yaratmıyor.
Kriz işsizlik sorununun boyutunu daha da artırdı.
Demek ki bizim üretim modelimizde bir yanlışlık var.
Yanlışlığın başında katma değeri düşük, basit teknolojiye dayalı, sanayaileşmeye daha yeni başlayan, fakir ülkelerin ürettiği mallara kilitlenmemiz.
Biz Pakistan, bengaldeş gibi ülkelerin ayda 100 dolar ücret alan işçilerinin ürettiği malları üretiyoruz.
Almanların, İtalyanların ayda 3000 euro alan işcilerinin ürettiği mallarle rekabet etmeyi göze alamıyoruz.
Sonuç olarak bizim ürünlerimizin maliyet yapısında işcilik ücreti öne çıkıyor.
Bizim üreticimiz ayda 100 dolara işçi çalıştıran Belgaldeş ,Pakistan işvereni ile rekabet edenmiyor.
Mustafa Sönmez, bu olumsuz yapıya ek olarak döviz kuru politikasındaki yanlışların da istihdamı olumsuz etkilediğine değiniyor.
Diyor ki," Sanayide en az işçi ile iş çevirmenin nedenleri arasında vergi ve prim yükü var. Ama, Asyalaşma modelinin önemli bir parçası olan döviz kuru politikası da istihdamdan caydırıcı nitelikte.
Çünkü çark, sıcak para girişi ile dönüyor. Sıcak para çekmek için düşük kur-yüksek faiz politikası uygulanıyor.
Düşük kur ise sanayide emek-makine bileşiminde , makineye göz kırpıyor, işçiyi işsiz bırakıyor. Dahası, düşük kur, ithal girdiyi cazip kılarak yerli ara malı sanayisini ve işçisini işsiz bırakıyor.
Sanayideki bu durum inşaat ve hizmetlerde de farklı değil. İnşaattaki teknoloji gözler önünde. Koca gökdelenler en az işçi ile bir-iki ayda dikiliveriyor."
Mustafa Sönmez, Türkiye'de büyümenin istihdam sorununa çözüm getiremediğini rakamlarla anlatıyor.
Diyor ki,"2008'e, yılda yüzde 7'yi bulan ortalama büyümeye rağmen, istihdamın pek artmadığı görüldü. Küresel krizin etkisi altına girilen 2004'ten 2009'da da sanayide istihdam yüzde 7 azaltıldı ve 314 bin sanayi işçisi işsiz kaldı. Üstelik aynı dönemde sanayide reel ücretlerin yüzde 7 geriletilmesine rağmen, işten çıkarmalar devam etti.,ediyor."
İSTİHDAMIN SEKTÖREL DAĞILIMI:2004-2009
İstihdam Tarım Sanayi İnşaat Hizmet
2004 19.632 5.713 3.919 966 9.033
2005 20.067 5.154 4.178 1.107 9.628
2006 20.423 4.907 4.269 1.196 10.051
2007 20.738 4.867 4.314 1.231 10.327
2008 21.194 5.016 4.441 1.241 10.495
2009 21.206 5.208 4.127 1.237 10.634
2008-09,% 0,1 3,8 -7,1 -0,3 1,3
2008-09(Bin kişi) 12 192 -314 -4 139
Kaynak;TÜİK veri tabanı, 2009 verisi yıllıklandırıldı.