En son paket: Sanayi politikalarına dönüş?

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

Hükümetin kamuoyu bilgilendirmesinde önemli sıkıntıları var. 4 milyar TL olduğu bildirilen ve şu ana kadar ardı ardına piyasaya sürülen 'paketlerin' içinde belki de en önemli olanı en son açıklanan paket. Ancak, paketin detaylarını alabileceğiniz tek kaynak Sn. Başbakan'ın konuşmasının, basın toplantısında bulunan gazete muhabirlerinin anladığı şekliyle basına yansıyan kısmından ibaret. Paketin doğrudan muhatabı olan ve paketin hazırlanmasında rol oynamış olması gereken hiçbir kamu kuruluşunun web sitesinde paketin detayı ile ilgili bir sunum, ya da metin yok.

Sn. Başbakan'ın konuşmasında 2009-2011 dönemi için açıklanan teşviklerin '4 milyar TL' olduğu söyleniyor. Bu rakamdan, getirilen teşviklerin bütçeye maliyeti kast ediliyor. Hesaplanan bu maliyetlerin bir kısmı henüz yapılmamış yatırımların yapılması durumunda bütçeye yansıyacak maliyetlere göre hesaplanmış. Yani bu rakamı üst seviyeli bir gösterge olarak almak doğru olacak. Paketin en önemli kısımları işletmelere bölgesel ayrıma dayalı kurumlar vergisi indirimi ve yatırımlar için Hazine arazisi tahsisi (1,4 milyar TL), fabrikaların öncelikli illere taşınmasına yapılacak nakdi yardımlar ve kredi faizi destekleri (340 milyon TL), meslek edindirme ve istihdam destekleri (1,3 milyar TL). Bu desteklere KGF'ye yapılacak 1 milyar TL'lik destek de eklenince toplam maliyet dört milyar TL'ye çıkıyor.

Gelelim eldeki bilgiler ışığında paketin önemli detaylarına. Paketin en olumlu ve önemli kısmını uzun süredir beklenen teşvik sistemi değişikliği oluşturuyor. Yatırım teşviklerinin bölge ve sektörlere göre yapılandırılması doğru ve bununla birlikte oldukça iddialı bir yaklaşım. Bu, Türkiye'de uzun süredir hüküm süren 'sanayi politikasızlığı' döneminin sonu sayılabilir mi?

Devletin, bazı sektörlere teşvik vermesi o sektörleri 'kazanacak' ve 'kazandıracak' sektörler olduğuna inanması manasına geliyor. Bu tür politikalar teknik olarak 'sanayi politikaları' arasında sınıflandırılıyor. Japonya dahil 'Asya kaplanlarının' kalkınması genellikle bu politikalara dayandırılıyor.

Bununla birlikte sanayi politikalarına şüpheyle bakan iktisatçılar da var. Bunların sorusu şu: Hükümetin doğru sektörleri seçmede piyasa ve şirketlerden daha mahir olduğunu nereden bileceğiz?

Sanayi politikalarının yanlış sonuçlarına Japonya'da tersane sektörü gibi çeşitli örnekler verilirdi. Zaman değişip son yıllarda tersanecilik dünyada ve Türkiye'de tekrar 'kazandıran' sektörler arasına girince bu tür argüman zayıfladı.

Bizim görüşümüz: Sanayi politikaları, çok büyük hatalar yapmadığınız sürece politikasızlıktan çok daha iyidir. Teşviklerin bölgesel ayrımı da doğru bir karar. Ancak, paketin yeni yatırım üretmek yerine sadece fabrika nakillerine sebep olmamasının sağlanması gerekiyor. Sıkışmış illerden az gelişmiş illere fabrika nakillerinin de, rekabet gücü ve soysal dengeler açısından Türkiye'ye fayda sağlayacağının altını çizelim. Ancak asıl önemli olan yeni yatırımların başlayıp başlamayacağıdır.

Öte yandan, KGF ile ilgili yapılacak düzenlemelerin yeni kredilere hasredilmiş olması çok önemli. Artırılacak garanti fonu kapasitesi, bankaların problemli kredilerinin kurtarılarak banka bilançolarına fayda sağlaması değil, yeni yatırımlara zemin oluşturması önemli. Ancak yine de mevcut ortamda KGF tedbirinden büyük fayda beklemek yersiz. Zira son birkaç aydır sorunun krediye ulaşamama da değil, kredi talebindeki düşüş olduğu görülüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018