En kritik enerjimiz: İnsan kaynağımız
Askeri darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016 tarihinin üzerinden yaklaşık beş gün geçti. Peki bu ülkede “Türkiye’de darbeler dönemi kapanmıştır” lafını eden kimdi, kimlerdi?
Hatırlamıyorum ama azımsanmayacak bir kesimin bunu düşündüğünü, buna inandığını biliyorum.
Ama görüldü ki hiç de öyle değilmiş. Şimdilik büyük bir felaket atlatılmış görünüyor. Umalım ki öyledir ve böylesi bir daha yaşanmaz.
Ama artık “bir daha yaşanmaz” demek de o kadar kolay değil.
Tüm bu yaşananları ve sonrasını düşününce aklıma gelenleri, tabii yine enerji sektörü eksenli olarak paylaşmak istiyorum. Bu köşe açılalı yaklaşık dört yıl oluyor.
DÜNYA Gazetesi Enerji Sayfası’nı hazırlamaya başladığım ilk bir yıl içinde birkaç kez, enerji sektörünün en önemli sorunlarından birinin insan kaynağı olduğunu yazmıştım bu köşede.
Hala öyle düşünüyorum.
Enerji her ekonominin yakıtıdır.
Bu sektör Türkiye açısından, başka ekonomilere oranla çok daha fazla önemlidir. Çünkü bu ülke, fosil kaynaklar açısından fakir olsa da, bu kaynakların sınırlar arasındaki geçiş güzergahı üzerinde yer alan bir coğrafyada yer alıyor. Ve büyüyen ekonomisinin enerji ihtiyacı da artıyor, artacak. O yüzden enerji konusunda işin sadece teknik boyutundan anlayan insan kaynağına değil aynı zamanda enerji stratejisini ve politikalarını geliştirecek yetkin kadrolara da ihtiyaç var.
Darbenin yönlendiricisi ve uygulayıcısı olarak gösterilen, adını bile anmak istemediğim malum cemaatin geçmişine bakmakta yarar var.
Bu cemaat, yaklaşık 40 yıldır insan kaynağına yatırım yapıyor.
Kendine bağlı kişileri, gerekli eğitim süreçlerinden geçirip kritik noktalara yerleştirilme işini büyük bir titizlikle uyguladı. Kendi elemanlarının liyakati olmasa bile gerekli süzgeçlerden geçmelerini sağladı. Bugüne kadar hani hükümet gelirse gelsin, bu süreci tıkır tıkır işletti. Gerektiğinde medya gücüyle ve devlet içine yerleştirdiği kendi müritleri eliyle, önlerinde durmak isteyenleri hiçbir ahlaki kıstası gözetmeksizin harcamanın yolunu buldu. Şimdi geriye dönüp, buna çanak tutanların kendilerini sorgulamasında yarar var.
Türkiye enerji sektöründe ihtiyaç duyduğu, liyakatli insan kaynağını yetiştirme konusuna büyük önem vermeli. Bundan kastım sadece elektrikçi, petrolcü, solarcı, madenci, doğalgazcı vs. değil.
Enerji meselesinin öneminin farkında ve bu konuda da bilgiyle donanmış hukukçulara, bankacılara, bürokratlara, finansçılara, sigortacılara ve hepsinden önemlisi dirayetli kamu yöneticilerine ihtiyaç var.
İşe bir noktadan başlamak istiyorsak, o nokta ülkeyi darbeye götüren sürecin mimarı kabul edilen yapının alt üst ettiği, sistematiğini bozduğu insan kaynakları meselesi olmalı. Adama göre iş değil, işe göre adam ilkesini gerçekten gözetirseniz, hakkaniyetli davranırsanız, sepetinizdeki çürük elma sayısı da o oranda daha düşük olacaktır.