“En kötüyü önermek...”
Koalisyon konuşmalarının ikinci turu başlanırken, bir yandan koalisyonun iki büyük parti arasında gerçekleşebileceği yorumları yapılıyor, bir yandan da koalisyon kurulamayacağı erken seçime hazırlık önerilerinin AKP yönetimince il başkanlıklarına iletildiği yönünde haberler medyaya yansıyor.
Şu anda koalisyon konusunda görülen tek seçenek olarak AKP-CHP koalisyonunun yüzde 66’lık ve 390 milletvekillik bir büyüklükle önemli işler başaracak, yeni kalkınma planına dayalı bir projeyi ortaya koyabilecek bir sonuç verebilecek, uzun süreli olabilecek bir koalisyon olabileceği, AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Çelik tarafından dile getiriliyor. Çelik, iyi bir koalisyon protokolüyle AKP-CHP koalisyonunun rahatlıkla yürütülebileceği, sürdürülebilir olabileceğine inancını belirtiyor. Partilerin tabanlarının farklı olmasının da koalisyon başarısında olumlu sonuç vereceğini düşündüğünü açıklıyor. Çelik, koalisyon görüşmelerinde 17-25 Aralık konusunun engel oluşturmadığını, bu konunun Melis’in işi olduğunu da belirtiyor.
AKP Genel Başkanı Başdanışmanı Çelik bu açıklamaları yaparken, Başbakan Davutoğlu’nun il başkanlarını bayram nedeniyle tek tek arayarak, “Biz koalisyon görüşmelerini son dakikaya kadar yürütmeye devam edeceğiz. Ama siz her an bir seçime gidebilirmişiz gibi teyakkuzda olacaksınız” dediği haberinin medyada yer alması, koalisyon barometresinde erken seçim, koalisyon beklentilerinin yüzde 50’lerle eşit olması sonucunun ortaya çıkmasına yol açtı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu ise partisi içindeki koalisyona karşı direnci kırmak için, “AKP ile koalisyonda yolsuzluğun sorgulamamak CHP’yi kapatmak olur” açıklamasını yaptı. Ayrıca, seçim öncesi vaatlerinden emeklilere iki ikramiye, asgari ücretin 1.500 liraya çıkarılıp vergi dışı bırakılması konularının takipçisi olacaklarını da belirtti,
İş dünyasından dostlarımla yaptığım sohbetlerde bayram sırasında da hemen hepsi “AKP-CHP koalisyonunun kurulması gerektiğini, seçimi önermenin yılı kaybetmek ve gelecek yılın ilk yarısını da belirsiz kılmak anlamına geleceğini belirtiler. Seçimi önermenin en kötüyü önermek “olduğunun altını çizdiler.
Bunun gerekçesinden söz ederlerken, “İçinde bulunulan belirsizliğin sona ermesi, ihtiyacımız olan yeni ülke hikayemizin ortaya konması, Yunanistan ve İran’daki gelişmelerin yarattığı fırsattan yararlanılması, AB ilişkilerinin geliştirilmesi için seçimle vakit kaybetmememiz gerektiği” konuları üzerinde durdular. Bu değerlendirmelerini yaparken doğan büyük koalisyon imkanın denenmeden seçime gidilmesinin, yeni bir belirsizlik dönemi yaşanması sonucunu beraberinde getireceğini söylediler.
Bu yeni seçim kararının “En kötü seçenek” olduğunu sohbetleri sırasında sık sık tekrarladılar. İki parti adına yapılan açıklamaların ise koalisyon konusunda anlaşabilecekleri bir ortam yarattığına inandıklarını belirtiler.