En kötüsü geride kalmamış olabilir!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Bu hafta başında açıklanan bazı ekonomik veriler, Türkiye Ekonomisinin neden kırılgan olduğu ve en kötünün henüz geride kalmamış olabileceği kanaatini güçlendiriyor. Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız, geride bıraktığımız yılın son çeyreğinde yüzde 3 oranında daralmış. Bir yıl öncesinin aynı döneminde 7 milyar dolar seviyesinin üzerinde olan cari açık rakamı ise, bu senenin Ocak ayında 813 milyon dolar düzeyine gerilemiş. Sebebi ne olur ise olsun, döviz kuru ve faizlerde yaşanan sert dalgalanmalar sonuçlar üzerinde belirleyici olmuş; küreselleşmeci olarak bilinen kesimlerin tüm ezberleri bozulmuş!

Makroekonomik görünümü olduğundan daha iyi göstermek ve beklentileri yönlendirerek günü kurtarmak yönündeki girişimler, artık katlanılabilir olmayan yan tesirler nedeniyle son durağa gelmiş. Mali sektörün aktif kalitesindeki bozulmayı, cari açık ile tüm kesimlerin borç yükündeki artışı görmezden gelmenin yarattığı kırılganlıklar dayanılmaz sıkıntıların sebebi olmuş. Sorunların ağırlaşması pahasına günün kurtarılmasına yönelik masallar, işe yaramaz hale gelmiş. Kurlarda yaşanan artışların cari açığı küçültmediği söylemlerini ön plana çıkarıp, üretim ve emek yoğun konular yerine hizmetler konusunda uzmanlaşma senaryoları yazanların yobazlığı tescil edilmiş. Ekonomik kriz, gerçekleri görmezden gelenlerin sırtını yere yapıştırmış!

Ekonomide daralma ödenecek taksitin ilk bedeli

Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız, yaşanmışlıklardan türetilmiş dersler bundan sonrası açısından özel bir önem taşıyor. Kırılganlıklarımızı olabildiğince azaltmak ve bir daha benzer sıkıntılara düşmemek için, bedel ödemek zorundayız; bundan kaçınmanın artık faydası yok, zararı ise çok!

Ekonomideki daralma ödenecek bedelin ilk taksiti olabilir; cari açığın küçülmesi ve sorunların daha fazla ağırlaşmaması için gereklidir. Siyasi İradeye rağmen yaşanan kriz sayesinde, bu aşamaya geçilmiştir. Döviz kuru ve faizlerdeki artış iç talebi daraltmış ve cari açık küçülmeye başlamıştır. Döviz kuru ve faizleri piyasa dışı yaklaşımlar ile gerileterek kazanımları korumaya çalışmak, bu aşamadan sonra geçici bir süre için birilerini aldatmak dışında bir işe yaramaz; sorunları ağırlaştıracağı ve kırılganlığı azdıracağı için ödenecek bedellerin katlanarak büyümesine sebep olabilir.

Kırılganlığın azalması sürecinde iç talebin daralması önemli bir başlangıçtır. Makroekonomik görünümün bozulması, gerçekçi olmayan beklentilerin pek bir işe yaramaması, cari açık küçülürken bütçe açığının büyümesi normaldir. Yine bu süreçte sadece ekonomik ilişkilerin değil, sosyal ve siyasi olanların da sancılı bir değişim sürecinde olması sürpriz sayılamaz; güvenlikten dış politikaya diğer tüm konularda kapsamlı değişiklikler yaşanması doğaldır. Eğer bu sonuçları mümkün kılacak ekonomi politikaları ve öncelikler tasarlanarak devreye sokulmuş olsa idi, kur ve faiz dalgalanmalarının yıkıcı olabilecek şekilde devreye girmesine gerek kalmayabilirdi!

Bu konumda bir ekonominin cari fazla verecek duruma gelmesi mümkün değil

Küresel eğilimlerin seyri jeopolitik önemimizi artırarak seçeneklerimizi sınırlıyor. Bu konumdaki bir ekonominin, hizmetler konusunda uzmanlaşması ve bu alandan yaratacağı gelirler ile kazanımlarını koruyarak cari fazla verecek duruma gelmesi mümkün değildir. Üretim potansiyelinin öncelikle ve kararlı bir şekilde desteklenmesi, kırılganlıkların azalması ve ağırlaşmış sorunların çözüm yoluna girmesi açılarından hayati önemdedir. Son on yıl genelindeki gelişmeler, bu kanaati pekiştiren örneklerle doludur. Bu konu, en az iki kutuplu bir gelecek açısından önemlidir ve daha farklı bir seçeneğe başarı şansı tanımamaktadır.

Yerel seçimler öncesinde siyasilerin gerçeklerden kopması, bir yere kadar kabul edilebilir; seçim sonrasına ilişkin tasarımlar ve öncelikler çok önemlidir, bu konulardaki belirsizlikler ise çok yüksek düzeyli olmaya devam etmektedir. Gerçekler, en kötünün geride kalmadığına işaret etmektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar