En kolay kredi ödenmeyen vergi
Yılmaz SEZER
Hem bu köşede, hemde değişik ortamlarda vergilerin toplanamadığını, tahsilatın tahakkuka oranının düşük olduğunu, yapılandırmaların çok sık olarak çıkarılmış olmasına rağmen amacına ulaşmasının zor olacağını müteakip defalar yazmış ve söylemiştik. Mükellefl er iyi niyetli olarak vergisini ödemek istemekte, vergi beyannamelerini yasal süresi içinde vermektedirler.Yine aynı şekilde mükellef vadesi geçen borçları için yapılandırma çalışmalarına destek verip yapılandırma müracatını yapmakta ama elinde olmayan nedenlerle vadesi gelen vergi borçlarını ödeyememektedir. Yaşanılan ekonomik sıkıntının, reel sektörün nakit ihtiyacının olmasının ve bankaların kredi vermek konusunda fren yapıyor olmasının, vergilerin vadesinde ödenmemesi konusunda önemli etkenler olduğu tarafımızdan düşünülmektedir.
Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre geçen yıl merkezi bütçe gelirlerinin yüzde 14 vergi gelirlerinin ise yüzde 17 kadar artmış olduğu görülmektedir. Yani aslında artış oranının düşük olduğu söylenemez. Buna karşın vergi gelirlerindeki tahsilat oranı ise oldukça azalmıştır. Yani aslında bütçedeki artış fiktif bir artış olmaktan öteye gidememiştir. Örneğin 2017 yılında Katma Değer Vergisi^’nde (KDV) tahsilatın tahakkuka oranı yüzde 49.5 oranında gerçekleşmiştir. Bize göre bu oran oldukça düşük bir oranda kalmıştır. Aslında tahakkuk eden KDV nin yüzde 50’si ödenmemekte olup, bir şekilde mükellefin cebinde kalmaktadır. 2000’li yılların başından 2017 dönemin sonuna kadar olan tahsilat tahakkuk oranları dikkate alındığında, gerçekleşmenin yıllar itibariyle azaldığı 2017 yılındaki rakamların ise iyice dibe vurduğu ve bize göre düşündürücü bir sınıra geldiği görülmektedir. Yine bir örnek verecek olursak 2017 yılında cezalardaki tahsilat oranı yüzde 17.1 olarak gerçekleşmiştir. Yani kesilen cezaların ancak yüzde 17’si tahsil edilebilmiştir. 2018 yılının ise 2017’den farklı bir çizgide olmayacağı tarafımızdan düşünülmektedir. Bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 85’inin vergi gelirlerinden oluştuğunu düşünülecek olursak, tahsilatın düşük kalması halinde bütçe gelirlerindeki aksamaların ulaşacağı boyutta daha iyi anlaşılabilmektedir.
Mükellefin iyi niyetli olarak vergisini ödemek istemesi , ekonomik sıkıntının etkileri ile piyasanın sıkıntılı olması ve nakit para dönmemesi sonucu vergisini ödeyememektedir. Bir de buna, yıllar boyu kendi öz sermayesi olarak gördüğü, kabul ettiği krediyi bankalardan kullanamaması eklenildiğinde; çözümü (yanlış da olsa) vergi borcunu ödemeyerek Maliye Bakanlığı’ndan bir nevi kredi kullanarak üretmeye çalışmaktadır. Bu piyasa şartlarında bankalar kredi kullandırmaya çok fazla nazlanırken, Maliye Bakanlığı ise çaresiz kalmaktadır! Hemde aylık yüzde 1.40 faiz oranından (yıllık yüzde 16.80 ) Mükellef banka önlerinde kredi için beklemek yerine vergisini ödemeyerek, dolaylı olarak kredi kullanmaktadır. Bu nedenle, yukarıda açıkladığımız üzere KDV'nin ancak yarısı tahsil edilebiliyor. Buradan; “en kolay kredi ödenmeyen vergi olarak“ karşımıza çıkmaktadır. Bu durum hem mükellefler açısından hemde devlet bütçesi açısından sürdürülebilir olmaktan bize göre çıkmış görülmektedir. Mevcut durumun kısa zamanda değişmesi de mümkün değil gibi gözükmektedir.Yani vergi gelirlerin de artış olsa bile tahsilat gerçekleşmeyecektir.
Dolayısıyla bütçede öngörülen gelir de sağlanamayacaktır. Bu durumda geriye tek çare kalıyor dolaylı vergileri ve özellikle de Özel Tüketim Vergisi’ni (ÖTV) arttırmak. Niye mi? hem oranı yüksek, hemde tahsilatı tahakkuka bağlı olduğu için kolay tahsil edilebiliyor. Yani tahsil edilmeme riski yok denecek kadar az bir vergi, geriye bize göre tek bir sorun kalıyor o da sorun sayılırsa! Vergi adaleti daha çok bozulacak ama yapacak bir şey yok!