En heyecanlı Dünya Kupası’nı izliyoruz
Geçen hafta oynanan grup maçlarıyla Dünya Kupası’nda oynanacak 64 maçın dörtte üçü tamamlandı. Böylece, oynanan 48 maçla grup elemeleri bitmiş oldu. Oynanan maçlar televizyon başlarında bizleri, tribünde ise taraftarı çok mutlu ediyor, heyecanlandırıyor. Birçok futbol taraftarı, Brezilya 2014’ün izledikleri en heyecan verici Dünya Kupası olduğunu söylüyor. İstatistikler de bunu doğruluyor.
Messi’nin cazibesi, Hollandalı Van Persie’nin uçarak attığı gol ve Avustralyalı oyuncu Tim Cahill’in sol ayağıyla çektiği şut milyonlarca kişiyi ekrana bağladı. Özellikle, 2. tur Uruguay- Kolombiya maçında, Kolombiya’nın genç yeteneği James Rodriguez’in 28. dakikada Muslera’yı 25 metreden avladığı ilk golü belki de, bu Dünya Kupası’nın en şık golü olacak nitelikte. Kısacası, hem atılan gol sayısı fazla, hem de atılan gollerin kalitesi ve görselliği harika. Yani, bol gollü, heyecanlı ve keyifl i maçlar izlemeye devam ediyoruz.
Az pres, bol gol estetiği artırıyor!
2014 Brezilya Dünya Kupası aynı zamanda takımların oynadıkları futbol ile bizlere keyif veriyor. Hızlı, ofansif, az pres bol gol atılan bir Dünya Kupası’nı izliyoruz. Mücadele gücü yüksekte olsa, nem ve sıcaklığın pres tembelliği getirdiğini söyleyebiliriz.
Yine, FIFA istatistikleri bize gösteriyor ki, bu turnuvada topun oyunda kalma süresi geçen Dünya Kupası’na göre 1.7 dakika fazla olmuş ve 55.7 dakika olarak gerçekleşmiş. Rakibe yapılan pres’in diğer dünya kupalarına göre daha az agresif olması, takımların maç başına ortalama isabetli pas sayılarının da yükselmesini beraberinde getirmiş. Nitekim, bir önceki Dünya Kupası’nda maç başına isabetli pas sayısı 353 iken, bu sayı 2014 Brezilya’da 384 olarak gerçekleşmiş. Yine, oyunun güzelleşmesine bir başka katkı da kırmızı ve sarı kart sayısının bir önceki Dünya Kupası’na göre daha az olmasından geliyor. 2010 G. Afrika’da maç başına sarı kart oranı 0.3 iken bu turnuvada 0.2’ye; kırmızı kart yüzdesi de 3.8’den 2.8’e düşmüş durumda…
En fazla golün atıldığı Dünya Kupası
Bu Dünya Kupası’nda takımların yetenekleri ve güçleri ölçüsünde daha ofansif oynamaya çalıştıklarını gördük. Hiçbir takımda “haddini bilme” gibi kompleksli bir oyun anlayışının olmadığını, teknik ve yetenekli takımlara karşı rakiplerin üst düzeyde mücadele ederek maça ortak olmaya çalıştıkları bir gözlemledik. Yine, bu Dünya Kupası ile takımların özellikle savunma anlayışlarında radikal değişikliklere giderek, klasik 4-4- 2 formasyonu yerine daha çok 3-5- 2 dizilişleriyle birlikte oyun içinde 5-3-2 dizilişlerine yönlendiklerini gözlemledik. Bu anlayış gereği kanat oyuncularının yine kanat beklerinin devreye girdiği üçlü savunmayla kademe oluşturularak durdurulmaya çalışıldığı, 3. bölgede rakibe baskı yapma yerine daha çok 2. bölgede alan savunması yaparak, rakip defansın oyun kurmasına izin verildiği, orta sahanın hızlı geçildiği, bunun sonucunda da gollerin arkası sıraya gelmeye başladığını televizyon ekranlarından izledik.
Goller…Goller
Bu Dünya Kupası’nda şüphesiz en çok heyecanı goller yarattı. 2014 Brezilya Dünya Kupası’nda grup aşamasında oyun başına düşen gol ortalaması 2.83 oldu. Bu oran, 1954’te ulaşılan 5.3’lük gol oranından sonraki en yüksek gol oranını bize gösteriyor. 2010 Güney Afrika’da bu oran 2.3 olarak gerçekleşmişti.
Karşılıklı goller
Resmi FIFA verilerine göre, son 10 Dünya Kupası’nda, iki takımın da gol attığı maçların oranı yüzde 47 iken, bu oranının en yüksek olduğu kupa yüzde 56 ile 1982 Dünya Kupası. En düşük oranın ise yüzde 38 ile 2006 ve 1974 Dünya kupalarında gerçekleştiğini görüyoruz. Bu Dünya Kupası’nda iki takımın da gol atma oranıysa yüzde 56’ya yükseldi. Bu istatistikle 2014 Brezilya, 1982 İspanya’yı yakalamış oldu.
Galibiyetle biten maç oranı en yüksek Dünya Kupası
Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere 2014 Dünya Kupası, grup eleme maçlarında takımların aldığı 39 galibiyetle, 1978’ten bu yana bugüne kadar en fazla galibiyete ulaşılan bir Dünya Kupası oldu. 1990 ve 1994 Dünya Kupası’nda yüzde 78 olarak gerçekleşen “Galibiyetle biten maç oranı”, 2014 Brezilya Dünya Kupası’nda en yüksek düzeyine, yüzde 83’e ulaştı.
Son dakikada kazananlar
1999’da Barcelona CampNou’da Manchester United’ın, Bayern Munich’le oynadığı UEFA Şampiyonlar Ligi finalini 1-0 yenikken uzatma dakikalarında bulduğu iki golle kazanması hâlâ akıllarda. Brezilya’da grup aşamasında yedi maçın kaderi son beş dakikada belli oldu. Hiç bir Dünya Kupası’nda bu olmadı. Her ne kadar grup maçı olmasa da, Hollanda- Meksika ikinci tur maçı 1-1 devam ederken, Hollanda’nın son dakikada kazandığı penaltıyı gole çevirerek Meksika’yı elemesi de bu turnuvada maçların ne kadar heyecanlı geçtiğinin bir göstergesi olarak görülebilir.
Yine, bu Dünya Kupası’nda oynanan maçların %44’ü, birer gol farkıyla bitti. Bu da maçların ne ölçüde çekişmeli geçtiğini bize gösteriyor. En son 1990 İtalya’da bu oran yakalanmıştı. En düşük oran ise yüzde 17 ile Almanya 1974 olmuştu.
Statlar çok güzel
Brezilya bu Dünya Kupası’na hizmet vermek için 12 stada yaklaşık 3.6 milyar dolarlık yatırım yaptı. Bu statların yenilenmesi ve FIFA standartlarına getirilmesi için harcanan 3.6 milyar dolar, bugüne kadar Dünya Kupalarında statlar için yapılan en büyük harcamayı oluşturuyor. Ancak, gerek statların atmosferleri gerekse ileri yayın teknolojilerinin ve ilk kez gol çizgisi teknolojisinin kullanılması, keyifl i maçlara ayrıca bir görsel güzellik katıyor. Bu da, Dünya Kupası maçlarını izlemek için ayrı bir nedeni oluşturuyor.