“En büyük öğretmen yapılan hatalardır”
Anı kitapları yazan işadamları arasına Doğtaş Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan da “İş’te tecrübelerim” kitabıyla katılırken, kitabın başlığının altına "En büyük öğretmen yapılan hatalardır” cümlesini yerleştirmiş ve 6 bölümden oluşan kitabın ilk bölümünün başlığı da bu olmuş.
Davut Doğan ön sözde, “Ne kadar zormuş yazı yazmak. Bu nedenle saygı duyuyorum yazarlarımıza, kitap yazanlara... Bazen konsantre olursun. Yarım saat bile sürmez yazdığın yazı. Bazen de aylarca tek satır yazamazsın. Zor bir zanaat... Sonunda bitirebildik kitabı. Kısa öykülerimi, yaşadıklarımı, tecrübelerimi, bölüm bölüm toparlayabildim. Önsöz yazmak da bir başka dert.”
Doğan, ilk bölümde anlatımına yaptığı hatalara değinerek başlıyor.
“Üniversitedeki derslerde öğrenciler bazen soruyordu: ‘Hocam hep başarılı işler mi yaptınız? Hiç başarısız olduğunuz iş yok mu?' Ben de ‘Başarısızlık öykülerinin anlatılacağı bir konferans düzenlerseniz, sucuk fabrikasını nasıl batırdığımızı, Rusya’da nasıl çarpıldığımızı, Irak’tan mağaza kapatıp nasıl çıktığımızı anlatırım’ dedim” ifadesini kullandıktan sonra “İşte anlatıyorum” diyerek bu başarısızlık öykülerini kitapta anlatıyor:
1994’te ilk ihracat yaptıkları Arnavutluk’ta Tiran’da Al-Da Mobileri şirketini ardından, Makedonya’da Se-Do mobilya, Bulggaristan’da da Rdğtış-Bulgariayı kurduktan sonra Rusya’da Dok-Dos Moskova’yı kurmuşlar. Ama şirket kuruluşunu askıya alıp Rusya için kendilerine Türkiye’de bilinen bir derneğin genel sekreteriyle iş birliğini seçmişler. Mobilyaları TIR’lara yükleyip gönderemişler. İş birliği yaptıkları kişinin Moskova’daki ortağının deposuna mobulyalar indirilmiş. Malların gümrükleri ödenmediği için önce gümrüklerini ödemişler, ortak ödeme kararındaki TIR taşıma ücretini de ödemişler. Rusya’da personeline ücretlerini ödememiş ortak sırra kadem basınca firmanın bayan genel müdürü ile karşı karşıya kalmışlar. Mallar Moskova’da depo ve mağazada. Bayan müdürle tartışma büyüyünce “Cumartesi günü mafyam gelecek onunla görüşürsünüz” demiş. Rusya’da meğer herkesin bir mafyası, bir nevi güvenlik şirketi varmış. Malların bulunduğu depo bir Çeçen Mafyası’nınmış. Müzakere sırasında “Borç bizim değil, biz yeni geldik, eski şirket sizi dolandırmış” deseler de dinletememişler. Sonuç alamayınca kendi mallarını kaçırmak için onlar da bir mafya bulmuşlar. TIR'lar kiralayıp malların bir kısmını kurtarıp bir Türk firmasına teslim edip, “Sattıkça bize para göndererziniz” demişler. Aylar sonra malların üstüne bir de kira ödemişler. Doğan, “Bir kazık da onlardan yedik” diyerek, 'Tecrübe neydi' sorusuna “İnsanın hayat boyu yediği kazıkların bileşkesi...” diye cevap veriyor.
2003 Mart’ında Amerikalılar Irak’a girince, “Onların bir bildiği vardır” diye düşünüp Irak’a girme kararı almışlar. Irak’ta iş yapan bir Türk inşaat firmasının yardımıyla Bağdat’ta mağaza kiralayıp, dekorasyonu yapıp satışa başlamışlar. Eski Bursa bayilerini de Mağaza Müdürü atamışlar. Bir süre sonra işler ters gitmeye başlamış. Mağaza çatışmaların ortasında kalmış. Bir keresinde camları kıran kurşun içeri girip bir koltuğu delmiş. Buna rağmen bir süre direnmişler. Ama müdürleri mağazaya bırakılan “Irak’ı terketmezseniz öldürüleceksiniz” yazılı bir tehdit mektubu alınca dirençleri kırılmış. Malları bir Türk firmasına bırakıp Irak’ı terketmişler. Gelişmiş ülkelerda Hollanda ve Almanya’da da bu tür insanlar ve olaylarlada karşılaşmışlar.
Doğan, “Sucuk işi karlı dediler” girdik diye 5 ortak olarak yan iş olarak yaptıkları sucuk işinde nasıl zarara ugradıklarını da anlatıyor. "İşe sahip çıkamazsan, bilmediğin işe girip takip etmezsen, çalışacağın doğru adamları seçmezsen, finansı iyi yönetemezsen batarsın” diyor.
Doğan’ın kitabında bu başarısızlıklar yanında ortaklık, aile şirketi ve girişimcilik konularında başarılarla ilgili öyküler de yer alıyor.