En büyük eserin sahibine

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Ata’m.Biliyorum ki ne kadar güzel kelime seçsem seni anlatmak için, ne denli övgü dolu cümle kursam yad etmek için; hiçbirisi yeterli olmayacak, hepsi senin büyüklüğünün yanında çok küçük kalacak. Ama bugün başka bir şey yazsam, adeta kendimi sana ihanet etmiş hissederdim.

Ata’m, tek bedende vücut bulmuş iki ayrı kişi gibisin benim için; birisi Cumhuriyet’i kurana kadarki süreci yöneten asker Gazi Mustafa Kemal, diğeriyse 100 yılı deviren Cumhuriyet ile başlayan, ilkeleriyle, bugün sahip olduğumuz hak ve özgürlüklere sahip olmamızı sağlayan Atatürk.

Tek bedende vücut bulmuş iki ayrı kişi gibisin benim için. 1911 senesinde gönüllü olarak Trablusgarp Savaşı’na katılan, 1913 yılında Edirne’yi Bulgarlardan geri alan, 1914 yılında yarbay olduktan sonra kendi isteğiyle 1. Dünya Savaşı’na katılan, Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı'nda önemli görevler üstlenen, Çanakkale Savaşı’nda büyük bir kahramanlık ile itilaf güçlerinin Çanakkale’yi geçmelerine engel olan, 16. Kolordu Komutanlığına atandıktan sonra Muş ile Bitlis’in Ruslardan geri alınmasını sağlayan, Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak Kurtuluş Savaşı'nı başlatan, Erzurum ve Sivas Kongrelerini toplayarak vatanın kurtuluşu içi izlenecek yolları belirleyen, 1919 yılında Ankara’ya gelen 23 Nisan 1920’de TBMM’yi açan, 1919 ile 1922 yılları arasında süren Kurtuluş Savaşı neticesinde Anadolu’da ulusal direniş hareketinin öncülüğünü yaparak bugün sahip olduğumuz bağımsızlığa bizi kavuşturan ve 29 Ekim 1923’de en iyi eserim dediğin Cumhuriyet’i ilan ederek bugün tam bağımsız olarak yaşamamıza öncülük eden sen.

Ve ardından “Bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun, bir ulus ilim ordusuna sahip değilse, savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır. Bu nedenle bir an önce büyük, mükemmel bir ilim ordusuna sahip olma zorunluluğu vardır.” diyerek asıl mücadelenin henüz yeni başladığını ifade eden ikinci sen.

“Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır.

Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar.” sözün, geleceğe bıraktığın mirasın tam olarak anlaşılmasında bizler için önemli bir yol anahtarı oldu, olmaya devam edecek.

Atam; söylediğin her söz, ilkelerinin her biri; bizlere birer pusula, modern Türkiye için rehber, çağdaş bir ülke olma yolunda yol haritası oldu. Bizler biliyoruz ki sen, sadece bağımsızlık mücadelesinin lideri değil, aynı zamanda modern Türkiye'nin mimarı ve kurucusu oldun. Bizler biliyoruz ki sen, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte ülkeyi modernleştirmek ve laikleştirmek için köklü reformlar yaptın.

Bizler biliyoruz ki sen, din ve devlet işlerini ayrıştırarak laik bir cumhuriyet modelini benimsettin, kadın haklarını güçlendirdin, eğitimde reformlar yaptın ve yeni hukuki yapılanmaları hayata geçirdin.

Bizler biliyoruz ki belirlediğin yol haritası ve o yıllarda ortaya koyduğun vizyonundan, sadece Türk halkı değil, tüm dünya ülkeleri istifade etti. Ata’m, daha on iki gün önce bizlere emanet ettiğin en büyük eserinin 100.yılını coşku ile kutladık. Bir yanımızla aramızda olmayışının üzüntüsünü, diğer yanımızla sayende sahip olduğumuz hür ve çağdaş bir ülke olmanın gururunu hissederken; aramızdan ayrılışının 85.yılının hüznünü iliklerimize kadar yaşıyoruz.

Ata’m, tüm dünyanın aynı anda koşulsuz saygı duyduğu bir lidere sahip, tek millet olmanın gururu ile, “Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez” sözünü biran bile aklımızdan çıkarmamaya ant içerek, bu 10 Kasım’da da hepimiz kendi irademizle senin huzurunda saygıyla eğileceğiz. Ve emin ol, her ne pahasına olursa olsun senin en büyük eserine sahip çıkacağız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar