En, boy; haritalar ve gazeteler...
Gazeteniz DÜNYA, dünden itibaren boyutlarını değiştirdi. Hemen tüm gazeteler gibi... Dünyada da tercih edilen yeni boyutlarımızı fırsat bilip mizanpajımızda bazı değişikliklere gittik... İçerik
cephesinde ise ekonomiyi size işini doğru yapmaya odaklanmış titiz bir haritacı gibi detaylarıyla sunmayı görev biliyoruz. Tabii, daha da zenginleştirerek...
Biraz tartışmalı ama...
Bilinen ilk harita Anadolu'da...
8200 yıla tarihleniyor...
O dönemde dünyanın en büyük yerleşimlerinden biri olan Çatalhöyük'te...
2 metre 75 santimlik bir duvar resmi... Resimde, 80 binanın
kuşbakışı planı... Uzakta da püsküren bir yanardağ görülüyor...
***
Kimi uzmanlara göre, bu duvar resmi dünyanın en eski şehir planı...
Bir başka ifadeyle dünyanın bilinen ilk haritası...
Son zamanlarda ise farklı bir yorum peydah oldu...
Deniyor ki, bu ne bir haritadır...
Ne de bir geometrik tasarım...
Olsa olsa bir leopar derisi desenidir...
***
Her neyse...
Antik dönemden kalma harita olduğu tartışmasız örnekler de var...
Çoğu yine yakın coğrafyamızdan...
Örneğin Kuzey Irak'ta...
Kerkük yakınlarındaki antik Nuzi kentinde bulunan haritada...
Irmaklar, kentler, hatta özel bir arazi parçasının ve sahibinin de belirtildiği ayrıntılı bölgesel plan yer alıyor...
Bu plan, aynı zamanda üzerinde yönlerin gösterildiği en eski harita olarak da kabul ediliyor...
***
Bilinen ilk dünya haritasına gelince...
Geçen ay, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları bir çalışma yayımladı: Antik Dönemden Günümüze Haritacılar...
"Tarihsel öneme sahip haritalar eşliğinde" sunulan bu çalışmada 2600 yıl önce Mezopotamya yapılmış bir kil haritaya da yer veriyor...
Dünyayı düz ama yuvarlak gösteren bir harita: Daire şeklinde bir suyla kuşatılmış 7 ada!
***
Haritacılığın ‘altın çağı' ise çok daha yakın...Yerli, yabancı hemen bütün uzmanların başlangıç olarak üzerinde uzlaştığı tarih belli: 29 Mayıs 1453...
İstanbul'un fethi...
Bu tarihte, Bizans tarihe gömülünce...
Doğu ile ticaret yolları tamamen Osmanlı'nın kontrolüne geçti...
Venedikliler, Cenevizliler ve diğer tüccarların işi zorlaştı...
Batı, zengin Hindistan'a, Çin'e ulaşması için yeni yollar arayışına girdi... Fatih Sultan Mehmet'in eylemi Avrupa'yı alternatif rotalar aramaya iterken yepyeni bir çağı da başlatmış oldu: Keşifler Çağı...
***
Keşifler Çağı'nda haritalıcılık bir bilimdi...
Ama aynı zamanda bir sanat dalıydı da...
Haritacılar özel kişilerdi...
Parşömenin başına oturup, o sırada sürekli genişleyen dünyayı resmediyorlardı...
Avrupa'yı, Akdeniz'i, Ortadoğu'yu resmederken çok sorun yoktu da...
Ama daha Batı'ya ya da daha Doğu'ya gittikçe işler karışıyordu...
***
Öyle ya... Acaba oralarda ne vardı? Dünyanın sonu mu? Canavarlar mı? Yoksa suyundan bir tas içince size ölümsüzlük veren ‘gençlik pınarı'...
Ya da zengin altın madenleri mi? Kimse bilmiyordu ki...
O zaman devreye hayal gücü giriyordu...
***
Doğrusu, haritacılar da insanların hayal güçlerini iyice alevlendirmede bir hayli yardımcı oldular...
Kaleme kuvvet, uzak diyarları, haritalarını alması muhtemel kişilere göre şekillendirdiler...
Pasifik'in uzak köşelerine ejderhalar... Hint Okyanusu'na deniz canavarları... Atlantik'e dev balinalar çizdiler... Bilmedikleri yerleri boş bırakmak yerine hayallerle süslediler...
***
Canavarları olabildiğince korkutucu...
Altın madenlerini de en çarpıcı biçimde resmettiler...
Uzak ülkelerin yerlilerini alabildiğine egzotik tasvir ediyorlardı ki...
Daha çok harita satabilsinler...
Ve haritacı olarak namları iyice yayılsın...
Bu haritaların ne kadar işe yaradığı, ne kadar doğru kılavuzluk yaptığı onları pek ilgilendirmiyordu...
Ama daha fazla satabilmek için popüler olmaları şarttı...
***
Pek çok yönden gazetecilik de haritacılığa benziyor...
Kapsayıcılık önemli...
Ama detaylar da çok önemli...
Onun için, gazeteciliği harita çizmek gibi de düşünebiliriz...
Bill Kovach ve Tom Rosenstiel, bana göre, gazetecilik üzerine yazılmış en iyi kitaplardan biri olan "Gazeteciliğin Esasları" adlı çalışmalarında biraz daha ileri gidiyorlar:
"Gazetecilik, bizim modern haritacılığımızdır..."
Ve ekliyorlar: "Gazetecilik, vatandaşlar için toplumda yollarını bulmalarını sağlayacak bir rehber yaratır. Yararı ve varolmasının ekonomik nedeni budur..."
***
İkili, ‘haritacılık' kavramının, gazeteciliğin neleri konu alması gerektiği sorusunun aydınlanmasına da yardımcı olacağı kanısında...
"Gazeteciliğin değeri de bütünlüğüne ve orantısallığına bağlıdır" diyorlar...
Tüm ‘haritalarda' olduğu gibi...
"Sansasyonel bir davaya ya da ünlü birisinin karıştığı bir skandala hak etmediğini bilmelerine rağmen, satacağını düşünerek gereğinden fazla zaman ve alan ayıran gazetecilerin, daha iyi sattığı için İngiltere'yi ya da İspanya'yı Grönland büyüklüğünde çizen haritacılardan bir farkı kalmaz..."
***
Fark etmişsinizdir...
Dünden itibaren gazeteniz DÜNYA'nın boyutları değişti...
Hemen hemen bütün diğer gazetelerle birlikte...
Dünya basını da büyük ölçüde bu yeni boyu kullanıyor...
Biz de, ölçü değişikliklerini fırsat bilerek bazı değişiklikler yaptık...
Kimi okurlarımız, dostlarımız aradı... Ortak görüşleri; yeni boyuyla birlikte gelen mizanpaj değişikliklerinin DÜNYA'ya daha fazla dinamizm kattığı yönündeydi...
Doğrusu sevindik...
Çünkü, amaçladığımız da oydu...
***
Kil tabletlerden GPS'e...
Deri üzerine çizilen antik haritalardan Google Earth'e...
Haritacılık bir hayli biçim değiştirdi...
Ama özü, işlevi aynı kaldı...
Gazetecilik de öyle...
Haberlerinizi hangi boy kağıda bastığınız...
Ya da hiç kağıda basmayıp, ekranlardan ya da elektronik ortamda paylaşmanız...
Bir yere kadar önem taşıyor...
Hiç şüphesiz, biçimin öz üzerindeki etkisi inkar edilemez...
Ancak en önemlisi içerik...
Değeri olan şey işlevsel, kılavuzluk eden bir içerik...
DÜNYA, her zaman okurlarına kaliteli bir içerik sağlamak için çalıştı...
Öyleyse yeni dönemde de rota belli: Doğru haritacılığa devam...