Emtialarda kalıcı yükseliş zamana bağlı
Ocakta yayımlanan ‘‘Altın dönemi başladı mı’’ başlıklı yazımın üzerinden dört ay; şubatta yayımlanan ‘‘Emtialara bu yıl Midas’ın eli değmeyecek’’ başlıklı yazımın üzerinden üç ay geçti. Önemli emtialar için yeni bir değerlendirme yapmak faydalı olabilir. Belli başlı emtialarda yükselişler görülüyor. Altın güvenli liman olarak görüldüğünden yükseliyor. Buğdaya yönelik talebin nedeni kuraklık. Bazı emtialar dönemsel açıdan dip fiyatlarını görmüş de olabilirler. Yine de, kalıcı yükseliş trendi için şartların henüz oluşmadığı söylenebilir.
Yılın ilk haftalarında Çin merkezli riskler konuşuluyordu. Sonra Ukrayna-Rusya ekseninde oluşan jeopolitik riskler gelişti. Bunların sonucunda altın fiyatı mart ortalarında 1400 dolara dayandı. Yaşanan rallinin kalıcı olmayabileceğini o dönemde belirtmiştim. Bugün de aynı fikirlere sahibim. ABD ve Avrupa’nın altın talebi düşüyor. Avrupa’da satışlar daha sınırlı. ABD’de altın talebi sert biçimde düşüyor. Asya’nın fiziki altın talebi fiyatta bir dip formasyonu oluşması açısından önemlidir. Örneğin; Asya’nın fiziki talebi 1180 dolar bölgesinde yüksekti. Bu dönemin en düşük seviyesi de o bölgede oluştu. Tabii sadece Asya talebi ile bir yükseliş trendi oluşmuyor. Başka faktörler de gerekiyor. Örneğin; Ukrayna ile Rus yanlıları arasındaki çatışmalara Rusya katılırsa yükseliş devam edebilir. Olaylar kötüleştikçe altın kısa dönemde 1350-1360 dolar bölgesini deneyebilir. Hatta mart ayındaki seviyeler bile test edilebilir. Bunun dışında, kısa dönemde fiyatı alıp götürecek finansal-ekonomik gelişmeler ortada gözükmüyor. Finans piyasalarını etkileyecek bir sistemik riskin ortaya çıkması, büyük ekonomilerdeki enflasyonun aniden artmaya başlaması gibi unsurlar etkili olabilir.
Geçenlerde bir televizyon yayınında Fed kararlarını ve bunların küresel piyasalara olası etkilerini tartışıyorduk. Bir ekonomist önümüzdeki aylarda ABD’de enflasyonun yükseleceğini, bunun da doğal olarak faizleri yukarı iteceğini söyledi. Açıkçası enflasyonda belirgin bir yükseliş beklemiyorum. Yıllardır DÜNYA’da; ‘‘Fed’in tahvil alım programları bir para basma operasyonu değildir. Bir varlık takasıdır. Fed tahvil alıyor. Karşılığında para veriyor. O paralar tekrar Fed’e geliyor. Tahvil alımlarından sonra özel sektörün net finansal varlıklarında bir değişiklik olmuyor. Programların enflasyon yaratma kabiliyeti sınırlı olduğu gibi, dezenflasyon baskısı bile yaratabilir’’ benzeri görüşlerimi yazıyorum. Geçen hafta ABD büyüme verisi ile birlikte yayımlanan Fed’in favori enflasyon göstergesinde düşüş vardı. Ekonomistler farklı enflasyon göstergelerini takip edebilirler. Ancak altın ve gümüş gibi enflasyona duyarlı emtiaların fiyat hareketlerini göz ardı etmemek gerekir. Her iki emtia da havayı iyi koklar. Bir enflasyon tehlikesi olsa, ilk olarak bu metallerde yükseliş görülür.
Gümüşün durumu altından daha farklıdır. Gümüş, bakırla ilişkilendirilebilir. Önemli bir endüstriyel metal olan bakır, gümüş için öncü gösterge olarak kullanılabilir. Gümüş, zaman zaman altınla birlikte de hareket edebiliyor. Fakat gümüşün endüstriyel kullanımı altına göre daha fazla olduğu için, bakırın hareketleri gümüş üzerinde daha etkili olabilir. Endüstriyel metaller, küresel ekonomik büyümeye duyarlıdır. Çin ve ABD ekonomisine yönelik beklentiler değişkenlik gösterdiği için bakır ve gümüş fiyatlarda net bir eğilim oluşmuyor. Gümüş 19-20 dolar bölgesinde sıkıştı. Büyük spekülatörler gümüşteki satış pozisyonlarını koruyorlar. Gümüşün 20 doları kalıcı olarak geçmesi için, bakırın desteğine ihtiyacı var. Spekülatörler, bakırda hafif de olsa alım pozisyonuna geçtiler. Bu durumun devam etmesi ile bakır 3 doların üzerinde kalabilir. Kritik 3.10-3.15 dolar seviyesi yavaş yavaş gündeme gelebilir.
Emtialara karşı temkinli duruşumuz sürüyor. Farklı sebeplerle çok kısa vadeli fırsatlar oluşabilir. Emtiaların kalıcı yükseliş trendine başlamasına biraz daha zaman var.