Emtia fiyatları tehlike sinyali veriyor
Son haftalarda emtia fiyatlarında ve bunları temsil eden fiyat endekslerinde yaşanan hareketlilik, belirsizlik ve kırılganlığın yeniden artmaya başladığına işaret ediyor. Petrol ve altının liderlik ettiği emtialar son altı ayın en yüksek düzeyine erişti ve bardağın dolu kısmını görmeye şartlanmış pembe gözlüklü hayal tacirlerini rahatsız etti, uykularını kaçırır hale geldi. Riskten kaçınma eğiliminin geri dönmesi ihtimalinin artması finansal piyasaları rahatsız etti; içine girilen durgunluktan çıkış yolu bulunamamışken enflasyon beklentilerinin olumsuzlaşmaya başlaması bu yıla ilişkin beklentileri farklılaştırdı. Geçtiğimiz hafta genelinde emtia fiyatları yükselir iken sermaye piyasalarında satış baskısının artması, gelişmekte olan ekonomi paralarının kısmen değer kaybetmesi ve bu koşullarda euronun dolara karşı değerlenmesi kafaları karıştırdı. Bir yandan emtia fiyatlarının yükselmesi diğer yandan doların değer kaybı, ABD için yeni bir parasal genişleme olasılığını önemli ölçüde azalttı. Yeniden artan enflasyon baskısı, kısa vadeli faizlerin 2014'e kadar artırılmaması ihtimalini de geriletti. Euro Bölgesi'ne ilişkin belirsizlik ise azalmadı: Avrupa Merkez Bankası'nın yönetim değişikliği sonrasında parasal genişlemeye ivme vermesi belki günü kurtarıyor ancak emtia fiyatlarının da yukarı yönde harekete geçerek enflasyon baskısının artmasına sebep oluyor. Normalde İtalya ve İspanya gibi önemli ve sorunlu AB üyelerinin tahvil faizleri geriledikçe emtia fiyatları yükseliyor, parasal genişlemenin boyutu yaşanacak fiyat hareketlerinde etkili olacak gibi görünüyor. Orta vadede euronun değeri de bu durumdan etkilenecek, parasal genişlemenin dozu değer kaybında ne enflasyon baskısının şiddetinde etkili olacak. Eğer euroun değer kaybetmesini ve enflasyon tehlikesinin büyümesini istemiyorlar ise sorunlu üyeleri kaderlerine terk etmek ve paylarına düşen devasa maliyetlere katlanmak zorunda kalabilirler.
Euronun son haftalarda kayıplarını kısmen geri almış olması çelişkili bir görüntü sergiliyor, fakat bu durumun kalıcı olması pek olası görünmüyor. Açılan pozisyonların kapanmaya devam etmesi, parasal genişlemenin umutlardan daha sınırlı kalacağı beklentisi veya görece büyük bankaların Avrupa Merkez Bankası'ndan uzun vadeli borç almak yerine denizaşırı risklerini azaltmaya çalışması gibi eğilimler çelişkinin sebebi olabilir. Euro Bölgesi üyeleri ne yaparlarsa yapsınlar itibar kaybının dalgalı bir şekilde devam etmesini önleyemeyecek gibi görünüyor.
Emtia fiyatlarındaki yukarı yönlü hareket Arap baharı olarak tanımlanan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki istikrarsızlığın büyüyerek kronikleşmesine tehlikeli bir kısır döngüye girilmesine sebep olabilir. Zira enflasyon baskısının artması çaresizlik ve tepkiselliği besliyor; İran örneğinde olduğu gibi petrol gibi emtialarda arz daralması yolu ile olumsuzlukları artırabiliyor. Ayrıca ortaya çıkan istikrarsızlıklar, farklı hesaplar içinde olanlara müdahale etmek ve çıkar sağlamak için gerekli bahanelerin oluşmasına katkı yapıyor!.. Önemli bir ticaret yolu kavşağı olan Doğu Akdeniz'e ilişkin çıkar çatışması riski büyümeye devam ediyor. Filler veya öyle olma niyetindekiler tepişiyor, otlar eziliyor...
Emtia fiyatları yolu ile küresel düzeyde enflasyon baskısının sebebi ne olursa olsun bir şekilde artıyor olması Türkiye ekonomisini de etkiliyor. Hem enflasyon hem de cari açık beklentileri bozuluyor; durgunluk endişesi ve buna bağlı gelişmeler tüm eğilimleri etkiliyor. Eğer 2011 yılının ikinci yarısında emtia fiyatları gerilememiş olsa ekonomimizin görünümü ne olurdu sorusunu yanıtlamaya çalışır isek, yaklaşan tehlikeyi daha iyi anlayabiliriz. Şüphesiz cari açık daha büyük olur, dış finansman daha yetersiz kalır, Türk Lirası'nın değer kaybı ve faizler daha yüksek seviyelere ulaşırdı; piyasalarda oldukça tehlikeli dalgalanmalar yaşanabilirdi.
Küresel düzeyde belirsizlik ve kırılganlığı önemli ölçüde artıran emtia fiyatlarının yükselişine izin verilmeyeceği, bu tehlikeden kaçınmanın mümkün olduğunu iddia edenler çok yanılıyorlar. Haklı olduklarına herkesi ikna etmek için de petrol ve İran'ı işaret ederek olumsuzluğun geçici olduğunu öne sürüyorlar. Bardağın dolu kısmını abartmaya çalışanlar 2006 yılında petrol fiyatında yaşanan yükseliş için de kasırgaları bahane etmişlerdi, fakat fiyatlar küresel kredi krizine kadar hızlanarak artmıştı. Parasal genişleme, para politikalarının bir daha sıkılaşmamak üzere gevşetilmesi temel sebeptir. Bugün için normale dönmek bir alternatif değildir tercih ise durgunluğun enflasyonist olması lehine kullanılmıştır ve böyle olmaya devam etmektedir. Hal böyle olunca emtia fiyatlarının yükselmesi, enflasyon baskısının artması, böyle olmayacağı varsayımına göre şekillendirilmiş tüm beklentilerin değişmesi kaçınılmazdır. Küreselleşme denilen kuralsızlık ve sorunları ağırlaştırma pahasına günü kurtarma yaklaşımları iflasa koşmaktadır. Sorunların yayılmasını ve hızla büyümesini önlemek adına yapılanların tam aksi sonuca hizmet ettiğini görmemek yönündeki basiretsizlik insanlığın geleceğini karartmaktadır.