Emisyon primi ve vergilendirilmesi

Rüknettin KUMKALE
Rüknettin KUMKALE rkumkale.ymm@gmail.com

Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibarî değeri aşan kısmı emisyon primi olarak adlandırılmaktadır. 

Türk Ticaret Kanunu’nun “Primli Paylar” başlıklı 347. Maddesine göre, İtibarî değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamaz. Payların itibarî değerinden yüksek bir bedelle çıkarılabilmeleri için esas sözleşmede hüküm veya genel kurul kararı bulunmalıdır.

Bu hükümlere göre bir anonim şirketin hisse senetlerini nominal değerin üzerinde bir bedelle çıkartabilmesi için şirketin esas sözleşmesinde buna imkan sağlayan bir hükmün bulunması veya genel kurul kararı alınması gerekmektedir. Bunun yanında Türk Ticaret Kanunu’nun 480/2 maddesine göre Kayıtlı sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisi tanınabilir.

Çıkarma primi mal varlığını zenginleştirdiğinden şirketi güçlendirir. (TTK Md: 347’nin gerekçesinden) Türk Ticaret Kanunu’nun “Genel Kanuni Yedek Akçe” başlıklı 519. Maddesinin 2/a maddesine göre ; Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı, genel kanuni yedek akçeye eklenir. Buna göre emisyon primi Türk Ticaret Kanunu tarafından genel kanuni yedek akçe olarak kabul edilmiş olmaktadır. Diğer bir anlatımla emisyon primi şirket kârı olarak değerlendirilmeyerek Öz kaynaklar içinde “Kanuni Yedek Akçeler” hesabı altında “Emisyon primi” hesabı açılarak burada takip edilecektir. 

Kurumlar vergisi Kanunu’nun “İstisnalar” başlıklı 5/1-ç maddesine göre Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibarî değeri aşan kısmı kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur. 

Emisyon priminin vergiden istisna tutulması ve Kanuni Yedek Akçelere alınmasının şirkete nakit girdisinin yapılıyor olması ve özkaynakları kuvvetlendirmesi açısından önemli faydaları bulunmaktadır. 

Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun "Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar" başlıklı 17'nci maddesinin "Diğer istisnalar" adlı 4 numaralı alt bendinin "g" bendi uyarınca “Külçe altın ve külçe gümüş teslimleri ile kıymetli taşların (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci) 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre Türkiye'de kurulu borsalarda işlem görmek üzere ithali, borsaya teslimi ve borsa üyeleri arasında el değiştirmesi, döviz, para, damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil, varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikaları, Türkiye'de kurulu borsalarda işlem gören sermaye piyasası araçları ile metal,  plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının teslimi”,katma değer vergisinden müstesnadır.
Ayrıca,  6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun “istisnalar” başlıklı 29'uncu maddesinin (u) bendi hükümlerine göre " Bankalar, sigorta şirketleri, emeklilik şirketleri ve ipotek finansmanı kuruluşlarının kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerinin itibari değerlerinin üzerinde elden çıkarılması sonucu kendi lehlerine kalan paralar," banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna edilmiştir.

Danıştay  4. Daire’sinin 2008/9064 esas, 2009/3348 karar nolu kararında konuya açıklık getirilmektedir.
Uyuşmazlık, (…) emisyon primli hisse senetlerinin nominal bedeli üzerindeki tutarının daha sonra yapılan sermaye artırımında sermayeye ilave edilip tüm ortaklara hissesi oranında hisse senedi verilmesi suretiyle örtülü kazanç dağıtımında bulunup bulunmadığına ilişkindir.

İhtilaflı dönemde yürürlükte olan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17 nci maddesinin 1 nci fıkrasında, şirket, kendi ortakları, ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek ve tüzel kişiler idaresi, murakabesi veya sermayesi bakımlarından vasıtalı vasıtasız olarak bağlı bulunduğu veya nüfuzu altında bulundurduğu gerçek ve tüzel kişiler ile olan münasebetlerinde emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük fiyat veya bedeller üzerinden yahut bedelsiz olarak alım, satım, imalat, inşaat muameleleri ve hizmet ilişkilerinde bulunursa; aynı maddenin 3 üncü fıkrasında ise şirket, 1 numaralı fıkrada yazılı kimselerle olan münasebetlerinde emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük faiz ve komisyonlarla ödünç para alır veya verirse, kazancın tamamen veya kısmen örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Emisyon pirimi, hisse senetlerinin itibari değerinden fazla bir değerle çıkarılması halinde söz konusu olup, itibari değer ile payın çıkarıldığı değer arasındaki farkı ifade eder. Hisse senedi çıkarılması yolu ile şirket malvarlığı dışından bir kaynak yaratılmak suretiyle sermaye artırılmaktadır. Emisyon primli hisse senedi ihracı yoluyla sermaye artırımında amaçlanan, sermaye artırımına katılan ortaklar tarafından nominal bedelle alınabilecek hisse senedi adedi, emisyon primli bedelle alacakları hisse senedi adedinden daha fazla alacağından, malvarlığı sermayesinden daha fazla olan şirketteki sermaye artırımına katılmayan pay sahiplerinin zarara uğramamasıdır. Emisyon primli hisse senedi alan ortağın şirkette sahip olduğu hisse senedi sayısı artacağından ve bu hisse senetlerini yine rayiç değeri üzerinden devredebileceğinden, bu işlem nedeniyle zarara uğradığının kabulü mümkün değildir. Kaldı ki Türk Ticaret Kanunu'nun 466 nci maddesinde, hisse senetlerinin çıkarılmasında, çıkarma masrafları indirildikten sonra itibari kıymetten fazla olarak elde edilen hasılatların itfalara ve yardım ve hayır işlerine sarf edilmeyen kısmının kanuni yedek akçe olarak ayrılacağı belirtilerek emisyon primli hisse senedi satışına izin verilmiştir.

Raporda yer alan eleştirinin temelinde, davacı tarafından 1.11.2002 tarihinde yapılan sermaye artırımında ödediği toplam hisse senedi bedelinin emisyon primine isabet eden ve kanuni yedek akçe olarak ayrılan kısmının daha sonra gerçekleştirilen sermaye artırımında sermayeye eklenerek bu tutara isabet eden hisse senetlerinin nominal bedeli üzerinden tüm paydaşlara hisseleri oranında bedelsiz olarak verilmesi yatmaktadır. Bir diğer ifadeyle, nominal değer üzerinden çıkarılan hisse senetlerinin bedelinin davacının ödemiş olduğu emisyon primi bedellerinden karşılandığı ileri sürülerek bu husus eleştiri konusu yapılmıştır.

Türk Ticaret Kanunu'nun 466 ncı maddesinde hisse senetlerinin çıkarılmasında çıkarma masrafları indirildikten sonra itibari kıymetler fazla olarak elde edilen hasılatların itfalara veya yardım ve hayır işlerine sarf edilmeyen kısmının kanuni yedek akçe olarak ayrılması öngörüldüğünden davacı tarafından ödenen emisyon primi bedelinin kanuni yedek akçe olarak ayrılması yasal bir zorunluluktur. Yedek akçelerden yapılan sermaye artırımında ise şirkete nakdi veya ayni bir katılım sözkonusu olmadığından şirketin malvarlığında bir büyüme meydana gelmemektedir. Özkaynaklardan yapılan sermaye artırımında yeni çıkarılan payların karşılığını yedek akçeler oluşturmaktadır. Bu şekilde yapılan sermaye artırımında pay sahipleri, oluşan yeni payları oransallık ilkesine göre edinme hakkına sahiptir.

Dolayısıyla, inceleme raporunda yer alan, kanuni yedek akçe olarak ayrılması zorunlu olan emisyon primi bedeli karşılığında çıkarılan hisse senetlerinin tüm ortaklara hisseleri oranında bedelsiz olarak verilmesine yönelik eleştiride ve buna istinaden matrah farkı bulunmasında isabet görülmemiştir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İnovasyon 16 Ekim 2019
İşletme sermayesi 16 Temmuz 2019