Emin liman aranıyor
Euro bölgesi borç krizinin büyük ülkelere yayılması ve bankacılık sektörünü tehdit etmesi dünya borsalarında yeni bir satış dalgasına yol açtı. Avrupa liderlerinin borç buzdağının suyun üzerinde kalan küçük kısmı olan Yunanistan'in borçlarının yeniden yapılandırılmasında bile birlikte hareket etmeyi başaramaması küresel risk iştahını bozdu.
Avrupa'nın yüksek borç - durgunluk sarmalına girerek küresel büyümeyi aşağı çeken bir mali krize yol açma ihtimali fiyatlanmaya başlandı.
Risk iştahındaki bozulma hisse senedinden emtialara, gelişmekte olan ülke varlıklarından altına kadar uzanan bir yığın piyasada sert düşüşlere yol açtı. Son üç ayda euro bölgesi borsalarındaki düşüş yüzde 29'a, Wall Street' teki gerileme yüzde 14'e ulaştı. Büyümeleri güçlü, ekonomileri sağlam olan gelişmekte olan ülke varlıkları da küresel satış dalgasından olumsuz etkilendi. Riske karşı duyarlılığın artması gelişmekte olan ülke borsalarının eylül ayında yüzde 15 son üç ayda yüzde 23 değer kaybetmesine yol açtı. Emin liman olarak tanınan altın bile küresel dalgalardan nasibini alarak eylül ayı içinde yüzde 10 civarı değer kaybetti.
İhracatının yarıdan fazlasını Avrupa'ya yapan, yurtdışı borçlanmalarının üçte ikisini Avrupa'dan sağlayan Türkiye Avrupa borç krizinin yarattığı tsunamiden bugüne kadar çok fazla etkilenmedi. Kamu maliyesinin ve bankacılık kesiminin güçlü oluşu S&P'nin yerel para birimi notumuzu artırmasının ve İMKB'nin dünya piyasalarından ayrışmasını sağladı. MSCI Türkiye endeksi eylül ayında yüzde 3.5 artarak dünyanın en çok kazandıran borsası oldu. Son üç aylık yüzde 15'lik değer kaybı ile gelişmekte olan ülkeler geneline göre çok daha iyi performans gösterdi.
Küresel büyümenin düştüğü, emtia fiyatlarının gerilediği, G3 para politikasının genişleyici olmaya devam ettiği mevcut konjonktürde Türkiye gelişmekte olan ülkeler genelinden olumlu anlamda ayrışmaya devam edebilir. Ekonomi yönetiminin proaktif davranması sayesinde Türkiye küresel dalgalara karşı duşük kur ve düşük faiz desteğiyle giriyor.
Ancak kendimizi kandırmayalım. İMKB'nin mutlak anlamda para kazandırmasını beklemek gerçekci değil. Avrupa'nın uzun süreli bir durgunluğa girme ihtimalinin tartışıldığı ve küresel büyümenin Asya - Güney Amerika eksenine kaydığı bir ortamda Türkiye'nin emin liman olarak dünya piyasalarından ayrışmaya devam etmesi kolay değil.