Elon Musk’ın Twitter’ı başarılı olabilecek mi?
Her şey Elon Musk’ın 14 Nisan 2022 tarihinde ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu SEC’e Twitter’ı satın almak için başvuru yaptığında başladı. Bu sürede yaşanan birçok davalar ve gel gitlerin ardından Ekim ayının son haftasında satın alınma süreci tamamlandı. Musk’ın bu sürece olan yaklaşımını profiline eklediği “chief twit” yazısı ile anlayabiliriz. Devralma sürecinin hemen ardından CEO dâhil şirketin üst düzey dört yöneticisi işten ayrıldı. Musk şirkette artık uzaktan çalışmaya izin verilmeyeceğini ve çalışanların haftada en az 40 saat ofiste olmalarını beklediğini söyledi. Tabi istisnaların olabileceğini ve bu durumlarda onayı kendisinin vereceğini ekledi. Hemen akabinde şirket çalışanlarının neredeyse yarısını işten çıkartmak için süreç başlatıldı. Tüm bu gelişmelere bakıldığında, Twitter’ı Musk’ın yeni ve çok pahalı oyuncağı olarak yorumlayanlar oldu.
Geçtiğimiz haftalarda yaşanan “Mavi Tik” skandalı ile Twitter için işler iyice karışmaya başladı. Şimdilik yalnızca birkaç ülkede kullanılabilen “Twitter Blue” yani Twitter’ın ücretli üyelik sisteminde, kullanıcılar platformun genişletilmiş özelliklerini kullanmanın haricinde, platformun kullanıcılarına akredite olma özelliği verdiği “Mavi Tik”’i aylık 8 dolar karşılığında satın alabilme imkânı da sunmaya başlamıştı. Ancak bu özelliğin eklenmesinin hemen ardından, onaylanmış hesaplar üzerinden bu özelliğin kötüye kullanımı sebebi ile durduruldu. 8 dolar ödeyen onaylanmış kullanıcıların arasında, borsada yer alan firmaları taklit ederek şirketleri milyarlarca dolar zarara uğratan hesaplar olduğu gibi, bir dönemin önemli siyasilerinin hesaplarını taklit ederek insanları manipüle eden birçok kötü niyetli ve ırkçı paylaşımlar yapan sahte hesaplarda vardı.
Twitter tarafındaki en son gelişme ise, ABD seçimlerinin ardından Twitter’ın “daha fazla şiddeti kışkırtma riskinden” dolayı askıya alınan Donald Trump’ın hesabının yeniden aktif edilmesi oldu. Musk’ın göreve geldiğinde Twitter kullanıcılarını yoklamak için paylaştığı bir twitin ardından, geçtiğimiz Cuma günü Trump’ın geri dönmesine yönelik Twitter’da bir anket paylaştı. 15 Milyondan fazla kullanıcın oyu ile gerçekleşen anket sonucuna göre, insanların %51,8’i Trump’ın tekrar geri dönmesine yönelik oy kullandı. Anketin sonuçlanmasının ardından Trump’ın hesabı Twitter’da aktif edildi. Fakat Trump cephesinde bu durum henüz karşılık bulmadı. Zira Trump yılın başlarında “büyük teknoloji şirketlerinin tiranlığına son vereceğiz” diyerek kurduğu Truth Social’ı kullanmaya devam edeceğini belirtti. Açıkcası ben şahsen bu durumun pek uzun süreceğini düşünmüyorum. Uzun süre sadece Apple platformlarında kullanılan ve daha yakın zamanda Android işletim sistemli akıllı cihazlar için onay alan Trump’ın sosyal medya platformunun geleceğinin pek parlak olduğu söylenemez.
Oldukça kısa bir sürede yaşanan tüm bu gelişmelerden sonra Elon Musk gibi, dünyada teknoloji denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olan, gençlik yıllarından bu yana hemen hemen içinde bulunduğu bütün girişimlerde inanılmaz başarılar yakalamış birinin Twitter gibi aslında sosyolojik olarak incelenmesi gereken ve insanların yönlendirilmesinde en etkin role sahip platformlardan birinde başarılı olmasının kolay olacağını düşünmüyorum.
Özellikle basketbolda kullanılan bir tabir vardır. “Sıcak El Sendromu” maçın o anına kadar attığı her top basket olan oyuncunun, bundan sonraki atacağı tüm toplarında basket olacağını ve kaçırmanın asla mümkün olmadığını düşündürtür. Bu durum bazen o kadar ciddiye alınır ki, izleyiciler tüm topların o oyuncuya verilmesi gerektiğini düşünür. Oyuncu da bu duruma kendini kaptırır. Arka arkaya atılan basketlerin ardından rahatlar ve özgüveni artar. Her atacağı topun artık basket olacağına kendisini iyice inandırır. İşte tam da o noktada yorgunluğa ve kibre yenik düşerek, berabere giden final maçında son saniye sayısını kaçırarak takımın oyunu kaybetmesine sebep olabilir.
Elon Musk’ın bugüne kadar harikalar çıkarttığı işlere bakarsak (PayPal, Tesla, SpaceX, Boring Company v.b.) hiçbiri onun insanlar üzerinde deney yapabileceği alanlar değildi. Ticari olarak başarılı olduğu görülen tüm bu işlere rağmen başarısız olmaya çok yaklaştığı anlar da olmuştu. Elbette Twitter gibi bir platformun başarısız olmasını kimse istemez. Ama onu daha fazla özgürleştireceği iddiası ile satın alan Musk’ın, bundan sonraki süreçte kararları alırken daha dikkatli olması gerekecek.
FTX skandalı ve teknolojik fırsatları kaçırma korkusu
FOMO (fear of missing out) insanların güncel konuları, gelişmeleri, yeni bilgileri kaçırma korkusuna denir. Bu durum teknolojik olarak birçok zaman karşımıza çıktı. 2000’li yılların başında dot-com balonu olarak bilinen, teknoloji şirketleri için o zamana kadar gerçekleşmiş en ciddi çöküş yaşandı. O dönemde yatırım yapan milyonlarca insan ve yatırım şirketleri, teknoloji firmalarının çok hızlı bir şekilde yükseliş trendini kaçırmak istemediler ve inanılmaz bir talep ile tüm teknoloji hisselerinin değerleri kısa bir sürede 2-3 katına kadar çıktı. Ve tabi ki ardından çöküş geldi. O dönemdeki teknolojik gelişmeler ve internet çağının yükselişi gibi etkenlerden dolayı yatırımcılar, teknoloji alanında faaliyet gösteren borsaya açık şirketlere neredeyse gözü kapalı yatırım yapmaya başlamışlardı. Teknoloji şirketleri, gelir elde etme potansiyelleri, teknolojik altyapıları, iş planları ve daha birçok göstergeler göz ardı edilerek tamamen spekülatif bir şekilde yatırım alıyorlardı. Ve nihayetinde beklenen oldu. Endeksler 2001 de ciddi bir düşüş yaşayarak dot-com şirketlerinin çoğunun iflas etmesine sebep oldu. Balonun patlaması ile birlikte yaklaşık 5 Trilyon doların buhar olduğu söyleniyor. Tabi bu durum teknoloji şirketlerine olan güveni oldukça sarstı. Sonuç olarak bu şirketlerden bazıları olağanüstü büyüme kaydederek günümüze ulaşıp, endüstrilerini domine eder hale geldiler. Ancak yine de dot-com balonundan sonra toplanmaları ve kendilerine gelmeleri kolay olmadı. Yalnızca birkaç tanesi ayakta kalarak bu noktaya ulaşabildi.
Bu geniş giriş yazısını, aslında son dönemde yaşanan FTX skandalı ve NFT balonu konularına daha geniş bakabilmek adına paylaştım. 2009 yılında hayatımıza giren Blockchain tabanlı teknolojiler arasında en önde olan konu hepinizin kabul edeceği üzere Bitcoin gibi dijital paralar oldu. Bunun yanında NFT (non-fungible token) ya da TDK’nın kabul ettiği şekilde “Nitelikli Fikri Tapu” hayatımıza girdi. Doğru bir noktadan bakmayı başarabilirsek eğer Blockchain denilen teknolojinin altında ciddi bir gelecek yatıyor. Önümüzdeki yıllarda çok daha fazla gündemimizde olacak bu merkeziyetçi olmayan teknoloji, bizlerin daha güvenli, daha hızlı ve daha şeffaf olmamızı sağlayacak. Şu anda biraz maliyetli olsa dahi, bu teknolojinin bize sunduğu en popüler girişim Bitcoin oldu. Önümüze öyle bir şey koydular ki, hepimiz bir süre sonra bu yeni teknolojik ve inanılmaz fırsatların olduğu dijital paraya saldırdık. Bir gecede milyoner olan binlerce insandan tutun, evini arabasını satan, kredi kullanarak parasının tamamını bitcoin ve diğerlerine yatıran çılgın insanlar gördük. Gerçekte tüm bu teknolojinin altında yatan inanılmaz değer blockchain’i çoğumuz anlayamadık. Anlamak istemedik. Çünkü bir fırsat vardı. Hepimiz bir anda milyoner olmanın hayallerini kurmaya başladık. İşler bir süre daha yolunda gitti. İlk önce gençlerle ve sosyal medya platformlarında başlayan bu akım bir anda genele yayıldı. Artık sadece sohbet odalarında konuşulmuyor, küçük büyük bütün toplantıların görüşmelerin gündeminde yer alıyordu. Herkes bir anda bitcoin uzmanı oldu. Binance, FTX gibi kripto borsalarda bir gecede dönen para gerçek borsaları aratmayan hale geldi. Bu balon bir süre devam etti. Ardından ülkelerin baskısı, makroekonomik dengeler ve benzeri sebeplerle, özellikle büyük yatırımcıların çekilmesi, çöküşü başlattı. Öncelikle küçük borsalarda sıkıntılar yaşandı. Ülkemizde de yaşanan Thodex vurgunu gibi birkaç olay, kripto borsalarına olan güveni azalttı. Büyüklerde ise başlangıçta sıkıntı olmadığı düşünüldü. Yatırımcılar cüzdanlarını daha güvenilir olduğu düşünülen bilindik borsalara taşıdı. Ardından geçtiğimiz aylarda sabit coin TerraUSD ve Luna isimli coin çöktü. Kripto para yatırımlarına odaklanan bazı fonlar iflas etti. Tüm bu süreçler yaşanırken daha güçlü olduğu düşünülen bazı borsalar çok parladı. Kripto paranın dahi çocuğu olarak adlandırılan henüz 30 yaşındaki Sam Bankman-Fried’ın sahibi olduğu FTX borsası da bunlardan biriydi. 17 milyar dolarlık serveti ile Forbes listelerinde yer alan Sam, geçtiğimiz günlerde bir diğer şirketi Alamada için FTX’deki yatırımcıların parasını kullanmakla suçlandı. Ne olduysa bundan sonra oldu. Bir gecede servetinin %90’dan fazlası eridi. İşlem hacmi açısından kripto para borsalarının en büyüğü olan Binance’in bir süredir FTX’i satın almak üzere görüşmeler yaptığı biliniyordu. Fakat FTX’de yaşanan gelişmelerin hemen akabinde Binance bu satın almadan vazgeçtiğini açıkladı. Tabi bu durum FTX için daha da büyük bir facia oldu. Göreve yeni gelen yönetimin yapmış olduğu açıklamalara bakacak olursak, durumun pek iç açıcı olduğu söylenemez. FTX’de göreve getirilen John Ray Ray III, Amerika’nın ünlü avukatlarından ve önemli bir iflas uzmanı. Daha önce birçok büyük firmanın iflas sürecinde görev almış olan John’ın CEO olarak ilk açıklaması “Gördüğüm en büyük kurumsal başarısızlık!” oldu. Bu açıklama durumun aslında ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor.
Yine bu blok zinciri teknolojisinin bize sunmuş olduğu en büyük nimetlerden biri olan NFT lerde de benzer bir süreç yaşanmaya başladı. Birkaç yıl öncesinde başlayan “Bored Ape” furyası sırasında üretilen değiştirilemez sanat eserleri, internet dünyasının en değerli NFT’leri arasında yer alıyordu. Halen ciddi bir takipçisi olan bu eserlerin bir dönem milyon dolarlara ulaşan değerleri ise bugünlerde dramatik bir düşüş içerisinde.
Bu yılın başında Kanadalı ünlü şarkıcı Justin Bieber tarafından 1.29 milyon dolara satın alınan bu çirkin maymunlardan birinin fiyatı, son yaşanan FTX skandalının ardından 60 bin dolar seviyelerine kadar geriledi.
Bundan sonra ne mi olacak?
Bundan sonra tıpkı 2000’lerde dot-com balonu patladığında olduğu gibi olaylar yaşanacak. İnsanlar FOMO yani bir şeyleri kaçırma korkuları yüzünden daha sonra geniş bir şekilde değineceğim Metaverse evrenlerindeki sanal arsa satışlarında da ciddi sorunlar yaşayacak. Şimdiden bu alanda ciddi sorunlar yaşanmaya başladı. Bir süre sonra ise bu teknolojiler zamanla hayatımızın tüm gerçek alanlarında kullanılmaya başlanacak. Tıpkı şimdiden birçok sözleşme konularının NFT’lere geçiş yapmaya başlaması gibi. Ve bu alanda gelişmeler yaşandıkça, daha stabil daha güvenilir firmalar ortaya çıkacak. Özetle bir şeyleri kaçırıyoruz korkusu ile hareket etmek yerine bu teknolojileri doğru takip edip, gerekli olduğu zaman hayatımızın içerisine alırsak daha az sıkıntı ile bu süreçleri atlatabiliriz. Teknolojik gelişmelerin, gerçekten gelişmesi için onlara zaman vermeli ve sabırla onları iyi bir amaç için kullanmayı öğrenmeliyiz.